Arap Baharı protestolarını bir grup protestocunun bakış açısından gösteren iyi bir belgesel...
Yazar: Oktay Ege KozakSesleri duyulmayan, ülkelerinin geleceği ve özgürlüğü için savaşan, bir araya geldikleri meydanlarda sırf isteklerini belirttikleri için bol bol gaz bombası, dayak ve hatta bazen kurşun yiyen gençler. Sahte demokratik bir ton edinmeye uğraşırken şiddeti tehdit eden tonunu gizlemek için de fazla efor sarf etmeyen despot liderler.
Bu görüntüleri bol bol biz de gördük geçen sene boyunca Türk halkı olarak, belki de bu gösterilere kişisel olarak katıldık. Bu yüzden 2010 yılında Arap Baharı adı altında gerçekleştirilen protestoları bir grup protestocu gencin bakış açısından gösteren Meydan, seyirciye gayet tanıdık gelecektir, her ne kadar film tamamen Mısır’da geçiyor olsa da...
Filmin öznesi direkt olarak Türkiye protestolarına paralel gidiyor ama bu kez kişisel görüşlerimden sakınacağım. Bu kararı vermemin sebebi gelecek yorumlarla ilgili değil, aynı oranda objektif bir lens ile protestoları yorum yapmadan gösteren yönetmen Jehane Noujaim’ın sükunetli stiline saygı duymamdır.
Daha önce Control Room gibi politik ağırlıklı filmlerde de lensini sadece gerçeği saf bir biçimde aktarmak için kullanan Noujaim, film hakkında verdiği röportajlarda vatanı Mısır’ın özgürlük adına çektiği acılar hakkında ne kadar tutkulu olduğunu gösteriyor. Fakat aynı zamanda biliyor ki bu mesele hakkında insanları eğitmenin en doğru yolu duygu sömüründen değil, dürüstlükten geçiyor.
Meydan, iç burkan dış ses anlatımlarla, Hollywood-vari abartı duygusal müziklerle gayet çıkarcı bir film olabilirdi, Michael Moore stili bir görsel deneme gibi. Sonuçta seyircide öfke ve acı hislerini körüklemek için yeterli görüntü var filmde, özellikle göstericilere olan şiddetli tepkileri göz önüne alırsak.
Fakat Noujaim, basitçe protestocuları kamerası ile takip ediyor ve gördüklerini aktarıyor. Bu tarz bir belgesel için gerekli olan, Mısır’daki politik durumu özetleyen açılış anlatımı bile profesyonel bir ses yerine genç protestoculardan birinin ağzından geliyor.
Noujaim’in protestocuların tarafını tuttuğu bu kişiliklere verdiği ağırlıktan belli oluyor. Dürüst olalım, otorite tarafının hikayesi bir polis memuru ve bir politikacı ile yapılan kısa röportajlar ile aktarılıyor ve protestocu tarafın hikayesi kadar dengeli değil. Fakat otoriteyi temsil edenlerin bütün medyayı kontrolleri altında tuttuklarını akılda bulundurursak, zaten kendi savunmalarını sunmak için yeterince imkanları olduğunu görüyoruz.
Bu demek değil ki Meydan, protestoculara yazılmış katıksız bir aşk mektubu. Film, Mübarek’in istifasından sonra oluşan karmaşayı ve özgürlük için protestocularla yan yana duran İslam Kardeşliği örgütüne karşı tekrar oluşan protestoları da gösteriyor. Laik gençler ve İslam Kardeşliği arasında oluşan tansiyon devrimin her zaman kolay olmayacağını gösteriyor.
Fakat sonunda Meydan, ideallerimiz için savaşmanın önemini basit olduğu kadar etkileyici bir yaklaşım ile betimliyor. Teknik bakımdan yılın en başarılı belgeseli olduğunu düşünmüyorum. Biraz dağınık bir montaja sahip ve gereğinden fazla uzuyor. Kanımca son yılın en rahatsız edici filmi The Act of Killing, En İyi Belgesel Oscar’ını kapacak ve hak edecek. Yine de Meydan, şu günlerde hepimize ilaç gibi gelecek bir film.