Hesabım
    Hititya : Madalyonun Sırrı
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Hititya : Madalyonun Sırrı

    Çocuklara yerli, fantastik, alternatif...

    Yazar: Banu Bozdemir

    Hititya : Madalyonun Sırrı'nda öncelikle tüm çocuk hikayelerinde olduğu gibi iyilik ve kötülüğün savaşımı var ana hikaye olarak. Ama bir yandan da bize izlerken bir sürü filmin içinde dolaşıyormuş gibi hissettirdi. Mesela kötü Zabab'ın gözlerine bakanın taşlaştığı göndermesi Medusa'dan. Onun uzantısı olarak da Perry Jackson:Olimposlular Şimşek Hırsızı'na uzanıyor. En bariz örneği ise Son Hava Bükücü (The Last Airbender). O da hava, su, ateş ve toprak elementlerinin birleşiminin yarattığı gücün kullanımında yatıyor elbet. Üç kardeşin bir kapıdan başka bir dünyaya çıkışı ise Narnia Günlükleri: Aslan, Cadı ve Dolap (The Chronicles of Narnia : The Lion, the Witch and the Wardrobe)'ni hatırlatıyor, konu itibariyle korku unsurunu bir kenara atarsak King'in Tılsım romanından esinlenmeler de var vs...

    Hititya:Madalyonun Sırrı mutlu bir aile tablosuyla giriş yapıyor. Bir de üzerine yüklenen neşeli müzik az sonra olacaklar konusunda hiçbir ipucu vermiyor ki bu iyi bir şey! Amerika'nın mısır gevreğine karşılık burada yükseltilen bir ev poğaçası gerçeği de gözlerden kaçmıyor elbet kahvaltıda. Bunu neden belirttiğimi de şöyle açıklayayım: Filmin giriş havası pek Hollywoodvari geldi bana. Ama ev poğaçasıyla söndü o hava! Bir de babanın yabancı olmasını anlamadım, yani çözüme ya da gidişata bir katkısı yoktu.

    Hititya: Madalyonun Sırrı çocuklarını babalarıyla okula yollayan annenin eve doğru uçan karganın daha doğrusu kargadan bozma kötü adamın kavgasıyla devam ediyor ve anne ortadan kayboluyor. Üç çocuk annelerine ne olduğunu merak ederken, babanın rahat tavırları da ayrıca dikkat çekici! Bir ara babanın da bu işte parmağı var mı acaba diye düşünmedim değil ama meğerse olay dördüncü elementi temsil edecek olan Toprak'ın yakında doğacak olmasıymış. Baba çıkarken kilitlediği odasının sırrıyla kaldı!

    Biraz fantastik televizyon dizisi Selena havasını andıran filmde zamansız topraklar Hititya'yı temsil ediyor. Neredeyse tamamı Kapadokya'da çekilen filme iyi bir doğal plato olmuş mağaraları, girintili çıkıntılı dekoruyla. Görüntü yönetmeni Mirsad Heroviç'in varlığını da yabana atmamak gerek! Filmde Çağrı (Al Al Risâlah) filminden çıkmışçasına dolaşan dede Taru'nun sonrasında Cüneyt Arkın ve Jackie Chan karışımı figürlerle Zabab'ın (Gürkan Uygun filmde iki rolde) askerlerinin alayını telef etmesi, filmde var olan gizemin bir türlü kimse tarafından ortaya dökülememesi, annenin taş olacağını bile bile Zabab'ın gözlerine bakması filmin açmazları sıralamasına giriyor. Yani senaryo sırları tutmak ve bize sunmak konusunda ketum davranıyor ama zaten her şey başından belli! O yüzden kazanılan güçlerin geri dönüşü de heyecan verici olmuyor. Sürenin bir hayli uzun olması da özellikle çocuk izleyiciler açısından zorlayıcı olabilir.

    Gelelim oyuncu yönetimine. Tabii burada dikkatimizi çeken çocukların oyunculuğu oluyor. Aslında bizim sinemamızda çocukların oyunculuğu göz ardı edilen bir unsur. Büyüklerin dünyasına eşlik eden filmler de anlarım ama tamamını neredeyse çocukların oluşturduğu filmde performanslar konusunda ciddi çaba harcanması gerekiyordu. Ata binme artıları bir yana replik okutma yeterli gelmiş gibi görünüyor yönetmenlerimize.

    Yönetmenler demişken filmin iki yönetmeni var. Birisi birçok filmde kurgucu olan Ulaş Cihan Şimşek, diğeri de yapımcı A. Cengiz Deveci. İki yönetmenin en iyi başardıkları şeylerden biri efektler olmuş. Aslında efektler konusunda şaşırmamamız gerekiyor zira filmin arkasında bir Alman firması ve iyi bir bütçe var. Efektler artık yurtdışında muazzam bir biçimde hallediliyor, o yüzden filmin artısı burada öne çıkıyor. Net ve yumuşak görüntüler, iyi kotarılmış efekt çalışmasıyla en azından ortalama bir seyir zevki sunuyor...

    twitter.com/BanuBozdemir

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top