Hesabım
    Bir Hikayem Var
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Bir Hikayem Var

    Kaç hikayen var?

    Yazar: Melis Zararsız

    Japon korku filmlerinden alışık olduğumuz, kuyunun içinden çıkan zombi tenli uzun siyah saçlı korkunç genç kızın karşısına tecavüzcü Coşkun’u koyarsanız, bu komiktir. Buna gülünür, biz de öyle yaptık. Bir Hikayem Var adlı film böyle açıldı. Hatta bununla kalmadı, tecavüzcü Coşkun’dan kaçan zavallı kız kendisini  röpteşambır’lı Nuri Alço’nun kollarında buldu. Tüm film bu espri üzerinden mi gidecek derken bunun filmin içinde bir film çekimi olduğu ve Bir Hikayem Var’da aslında devamlılık asistanı olarak çalışan Mert adlı yakışıklı gencin (Kadir Doğulu) kendi filmini – filmlerini- çekmek istemesi üzerine başına gelenleri izleyeceğimizi farkettik. Güzel fikir doğrusu.  Ve ilginç bir film açılışı…

    Artık Mert karakterini takip etmeye başladığımız anlardan itibaren ise film seyrini değiştiriyor. Herşeyden önce, yakışıklılığına lafımız olmayan Kadir Doğulu’nun oyunculuğunda ciddi sıkıntılar olduğunu söylemek lazım. “Ezbere” oynadığı bu kadar belli olmasa keşke. Adeta “bana bu söylendi, bu text verildi, şu an bunu söylemeliyim” enerjisi okunuyor devamlı gözlerinden. Mert’in iki adet kankası var, bunlar başta birbirinden çok ayırt etmediğiniz, saçları başları dağınık, bir baltaya sap olamamış tipler. Bir süre sonra ise, hem ona diyalog daha çok yazılmış olduğundan hem de ayırtedilebilir  oyunculuk başarısından dolayı Bülent Çolak öne çıkıyor. Diğer oyuncu ile kıyasla (Emre Sungur) derinliği, dolayısıyla da inandırıcılığı daha fazla, daha yaşayan bir karakter canlandırmış Çolak.

    Çeşitli belgesel ve dizi setlerinde çalışmış, kendi kısa filmini de öyle böyle çekmiş biri olarak az da olsa film yapmak istemek adı verilen çılgınca dürtüyü,  hayalgücünün verdiği heyecanı, olmayana bile inanma isteğini bilir, hatta bu uğurda batmış, hayatı kaymış nice yönetmeni, kameramanı vs  da tanırım. Dolayısıyla Mert karakterinin film yapma heyecanını, hayalgücüyle üretmek istediklerini, bu uğurda aldığı yolu filan inandırıcı buldum aslında, yani hikayenin o kısmını inandırıcı buldum çünkü evet, böyle bir şey var. Cebinde kuruşu olmayan ama aklında fikri, gönlünde de sinema sevdası olan nice insan kendisini yok pahasına atar bu yola ve kimi batar, kimi çıkar. Deliliktir sinema bu anlamda. Bunu hatırlatmak adına aslında iyi bir fikir, genç bir sinemacıyı ele almak. Fakat maalesef hiçbir derinliği yok bu karakterin. Bu karakter neden böyle sürekli yalan söylüyor, neden bu kadar hayal dünyasına yeniliyor, aslında nasıl bir karakter, tüm hayatına yayılmış  kişilik özellikleri mi var, yoksa sadece iş film çekmeye gelince mi böyle, biz bu karaktere aferin mi demeliyiz, tu kaka mı yapmalıyız, bu karakter sonunda dersini mi alacak, bir şey mi öğrenecek yoksa zaten doğru yolda mıydı, bir türlü anlayamıyoruz. Aslında bir takım sonuçlara varmak için küçük detaylar eklenmeye çalışılmış. Örneğin iş hayatı için hep yalan söyleyen Mert, barınaktan aldığı köpek konusunda yalan söylemiyordu. Fakat bu küçük detaylar, Mert karakterinin içini doldurmada yeterli olmuyor ne yazık ki….

    Filme sadece konuştursun diye eklendiği çok belli olan bazı meşhur isimler var. Büyük usta Cahit Berkay, müzisyen Halil Sezai gibi. Gerçi filmin müziklerini de bu iki isim üstlenmiş ama filmde görülmeleri için aslında hiçbir sebep yok. Coşkun Göğen, Nuri Alço,  epey yaş aldığı gözlemlenen Selçuk Özer yeterince ilgi çekiciler zaten. Müge Boz ve Kadir Doğulu da taze güzellikleriyle göze hitap ediyorlar yeterince.

    Oyunculuğunu çok başarılı bulduğum fakat hep aynı/benzer rollerde izlemekten sıkıldığım Teoman Kumbaracıbaşı bu filmde belki gene çok farklı bir karakteri sergilemiyor, gene özgür, serseri ruhlu bir karakter ama bu kez bir motosiklet grubunun başkanı olarak saçı başı bandanası motorsikletiyle, en azından görsel anlamda gözümüze farklı geliyor ve iyi ki de öyle oluyor. Oyunculuğu her zamanki gibi iyi, sadece gerçekten onu çok farklı rollerde izlemek istiyorum halen.

    Filmde komik anlar yok değil, bazı espriler gerçekten hem güncel hem de zekice. Fakat filmin senaryosu çok sıkıntılı. Bırakın bir hikayeyi, filmde içiçe geçmeye çalışan, farklı flashback’lerle şaşırtıcı olmaya çalışan çok fazla hikaye var ama bunları topladığımızda maalesef bize hiçbirşey anlatmıyor. O kadar içiçe geçmiş hikayenin içinde o kadar çok şey havada kalıyor ki, tek tek saymak bile vakit kaybı olur. Keşke hikayeler biraz daha azaltılsaymış, farklı kurgu teknikleriyle bir başa bir sona gitmek yerine derli toplu başı sonu belli şekilde daha sade bir anlatım tercih edilseymiş ve gerçekten de keşke filmden çıktığımızda, güldük eğlendik, aynı zamanda da film çekmek isteyen gençler hakkında bu film şunları şunları söylüyor diyebilseydik. Haftanın, oyuncu isimleriyle dikkat çeken filmlerinden…

    twitter: @blossomel

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top