Ridley Scott'ı kötülemek için söylemiyorum tabii ki ama, olaya James Cameron'ın müdahale etmiş olması gerçekten son derece olumlu sonuç vermiş. Kendine has tarzı hemen belli oluyor. İlk ve en önemli göstergelerden biri, şaşaalı, döneminin önünde bir film çekmiş olması. İkinci belirgin gösterge ise filmin uzun süresi! Şaka bir yana, film ne kadar kaliteli ve sürükleyici olsa da, kendi adıma bazen fazla uzun tutulmuş hissine kapıldım. "Sıkıntıdan baydı" anlamında söylemiyorum bunu. Karakterleri tanımamız, onlar hakkında bir şeyler hissetmeye başlamamız Alien'ın ikinci filmine nasipmiş. İlki de fazla kısa gibiydi. Derinliksiz, anlatacağını hemen anlatan bir filmdi. Bu sefer daha oturaklı, daha ağır ilerleyen, aynı zamanda daha tempolu bir film var karşımızda. Bana kalırsa en iyi devam filmleri listelerinde yer alması gerekenlerden. Finali bir türlü gelmek bilmiyor belki ama, bu süre zarfında sizi boş boş baktırmıyor film. Sürekli macera, aksiyon var. Ripley iyice ön plana çıkıyor doğal olarak. Özellikle bilimkurgu sevenler kaçırmamalı. Tabii döneminin önünde dedik ama, kimse de günümüz teknolojisini beklemesin, 1986'dan bahsediyoruz. Eldeki malzemeyle, eldeki kadroyla nasıl maksimum verime ulaşılacağının dersini veriyor Cameron, diğer pek çok eserinde de yapmış olduğu üzere yine yenilikçi ve farklı, bir adım öne geçebilmeyi başaran bir performansı var. Oyuncuların da hepsi başarılı. İleride dönüp izlemeyeceğim, ama izlerken bana keyif vermiş olan filmlerden biri "Aliens". Serinin devamında çıtanın düştüğü kanısı var, ben de merak ediyorum, bakacağım. Önemli bir film.