Sonunda yeni Star Trek serisinin üçüncü filmini izleme fırsatı buldum! J.J. Abrams'ın yönettiği, oldukça başarılı ilk iki Star Trek filminden sonra bu film için pek de heyecanlı değildim. Çünkü J.J. Abrams yönetmenlik koltuğundan ayrılmıştı ve fragmanları da o kadar başarılı değildi. Fakat, bu filmden umutluydum çünkü filmin senaryosu, çok sevdiğim oyuncu Simon Pegg tarafından yazılmıştı ve yeni yönetmen Justin Lin de, önceden yönettiği Hızlı ve Öfkeli serisine hayat kazandırmıştı. Peki Star Trek: Beyond başarıya ulaşıyor mu yoksa fragmanları gibi beklentileri karşılamıyor mu?
Serinin üçüncü filmi yine Kaptan Kirk ve Atılgan mürettebatının maceralarına odaklanıyor ama bu sefer her şey daha farklı. Atılgan gemisi, daha önce hiç kimsenin gitmediği gizli bir gezegene doğru yola çıkar ve bu sırada da tehlikeli Krall'ın saldırısına uğrarlar. Bunun sonucunda Atılgan yok olur ve bütün mürettebat gezegende mahsur kalır. Atılgan mürettebatı gezegende hayatta kalmaya çalışırken birbirlerine ulaşmaya çalışır. Bu sırada da orada yaşayan Jaylah, onlara yardımcı olur ve Krall hakkındaki gerçekler ortaya çıkar.
Öncelikle filmin eksikliklerinden başlayalım. Star Trek: Beyond'un ilk 10 dakikasında hikayeye girmekte biraz zorluk çekiyorsunuz. Çünkü olaylar biraz yavaş gelişiyor. Normalde, serinin ilk iki filmi hızlı bir giriş yaptıktan sonra biraz yavaşlayıp karakterlere odaklanıyordu. Bu film ise tam tersini yapıyor, filmin ilk 10 dakikasında karakterlerin yaşadıklarına odaklanıp ondan sonra hızlanıyor. Ama bu karakterleri biz çoktan tanıyoruz, bu yüzden ilk 10 dakikanın birazcık kısa kesilebileceğini düşünüyorum.
Bir de 1-2 sahnede görsel efektlerin ufaktan sırıttığını fark ettim ama olsun o kadar.
Filmin iyi yanlarına gelirsek, lafı uzatmadan şunu söyleyeceğim: Star Trek: Beyond, yeni üçlemenin en iyi filmi. Nedenleri de şunlar:
1-) Sevilen yan karakterlere daha çok zaman ayırılmış. Serinin ilk iki filmi daha çok Kirk'e ve Spock'a zaman ayırıyordu. Doktor Bones, Uhura, Sulu, Chekov ve Scotty gibi isimler ise sadece görevlerini yerine getiren kişiler olarak arka planda kalıyordu.
Beyond ise, bu karakterlere daha fazla zaman ayırmakla kalmamış, onları kullanmış da. Bu süre içerisinde de takım çalışmasını vurgulamış, bu karakterlere önem vermemizi sağlamış. Üstelik seriye Jaylah ve Krall gibi yeni karakterler getirmiş ve onların motivasyonlarını anlatmış, mükemmel sahneler yaratmış.
2-) Aksiyon sahneleri daha uzun ve daha etkileyici bir hale gelmiş. Star Trek: Beyond'un aksiyon sahneleri, son zamanlarda gördüğüm en iyi aksiyon sahneleri açıkçası. Krall'ın gemiye saldırısı o kadar etkileyici ki, bu sefer Atılgan mürettebatının sağ çıkamayabileceğini düşünüyorsunuz. Filmin geri kalanıysa biraz Mad Max: Fury Road gibi, durmayan aksiyondan ibaret sayılır. Aralarda da yapılan espriler ve üzerinde durulan karakterler ile film dengelenmiş.
Yalnız bahsetmeden geçemeyeceğim, filmin son 30 dakikası her haliyle mükemmeldi. Filmin 15 dakika daha erken biteceğini düşünmüştüm ama bu dev aksiyon sahnesi ilerlemeye devam etti ve ortaya doyurucu bir iş çıktı. Bu arada, filmin en sevdiğim sahnesi de Beastie Boys'un Sabotage şarkısının çaldığı yerdi. IMAX'deki etkisiyse daha bir etkili oluyor. Bu sahneyi mümkünse IMAX'de izleyin ve bu yaz gördüğünüz en havalı sahne olmadığını iddia edin.
Sadece, yönetmen Justin Lin aksiyon sahneleri içindeki yakın çekimlerde biraz kafa karıştırmış. Film 3 boyutu olduğundan yakın çekimler biraz rahatsız edici olabilir. Ama genel anlamda ortaya çok başarılı bir iş çıkarmış Lin.
3-) Senaryo. Yukarıda yazdığım gibi, bu filmin senaryosunu Cornetto Üçlemesi, Görevimiz Tehlike ve yeni Star Trek filmlerinden tanıdığımız Simon Pegg yazmış. Pegg'in oyunculuğunu çok severim ve bu filmde de beni kara çıkarmadı. Doyurucu karakterler, muazzam aksiyon sahneleri ve her haliyle yaratıcı bir film ortaya çıkmış.
4-) Nostalji faktörü. İlk iki filmin nostalji faktörü Leonard Nimoy'du. Bu film ise geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Nimoy'u çok güzel bir şekilde anıyor (ayrıca anmak demişken, bu filmin Leonard Nimoy'a ve Anton Yelchin'e adanması çok güzeldi). Ayrıca bu film, Star Trek'in 50. yılını çok güzel kutluyor, 1966 yılındaki diziyi ve eski filmleri izleyenler için birkaç tane de gönderme yapıyor. Ortaya çıkan sonuçsa çok hoştu.
Genel anlamda birkaç eksiği olsa da Star Trek: Beyond, kesinlikle yeni serinin en eğlenceli, en heyecanlı ve en başarılı filmi. Yapılan göndermeleri, başarılı aksiyon sahneleri ve karakterleri ile Beyond, bu yazın kaçırılmaması gereken filmlerinden birisi. Özellikle de IMAX'de izlemenizi tavsiye ederim. Atılgan mürettebatının gelecek maceralarını da merakla bekliyorum. İyi seyirler.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ "Sabotage" başta olmak üzere iyi kurgulanmış aksiyon sahneleri.
+ Yeni ve eski karakterlerin üzerinde daha fazla durması.
+ Simon Pegg'in senaryosu.
+ Krall başta olmak üzere yapılan makyajlar.
+ Yapılan nostaljiler ve IMAX faktörü.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- İlk 10 dakikasının biraz yavaş ilerlemesi.
TOPLAM PUAN: 9/10