Peki evlenmek şart mı?
Yazar: Duygu KocabaylıoğluKentli, üst sınıf, modern kadının, bol komedi soslu aşk hayatının hikâyesini anlatmak bu topraklar için biraz özen isteyen bir iş. Zira "sex and city" vs. "drama queen" ekollerinin karışımında hala içimize sindiremediğimiz şeyler var. Bir sinema filmi olarak renkli bir iş ortaya çıkarttığınıza inansanız da, elinizdeki ürünün hedef kitlesini 12'den vuramamanız olası. Hele ki adı Romantik Komedi 2: Bekarlığa Veda olan bir filmi, 14 Şubat Sevgililer Günü'nde vizyona sokma stratejisi uygulayıp, o bol kalpli pastadan pay çıkartmaya çalışıyorsanız...
İlki 2010'nun yine şubat ayında seyirciyle buluştuğu Romantik Komedi konseptini serileştiren yapımcılar, çekirdek kadroyu (Cemal Hünal, Engin Altan Düzyatan Sedef Avcı, Sinem Kobal, Cemal Hünal, Gürgen Öz, Gökçe Özyol) aynı şekilde koruyarak yoluna devam ediyor. Fakat bu sefer hikayenin merkezi Esra ile Mert çiftinden, Didem ile Cem'e kaymış durumda.
Film Esra'nın gelinlik provası için gittiği mağazada, Didem'in ayna karşısında "Kesinlikle bu!" diyerek kendisine gelinlik seçmesiyle açılıyor. Üstelik henüz evlenme teklifi dahi almamışken! Film boyunca elinden düşürmediği "Evliliğe Giden Yol" kitabında yazan ve bir erkeğin parmağına yüzük taktırmak için gereken her şeyi yaptığına inanan Didem, yöntemlerinin Cem üzerinde işlemediğini fark ediyor. Koca bir senenin (!) sonunda hala tek taşı parmağına takmadığı için ilişkilerinde bir terslik ve Cem'in de hayatında kesinlikle başka bir kadın olduğuna gitgide kendisini inandırıyor. Hikayenin geri kalanıysa Didem'in Cem'i sürekli takip edip, kıskançlığı ile kıskaç altına alması üzerinden ilerliyor. Filme adını veren Antalya'daki bekarlığa veda partisini basma fikri de tabii ki kendisine ait.
Yine çok renkli biçimde lanse edilen devam filminde, maalesef ilk filmin sürükleyiciliği ve eğlence faktörü kesinlikle yok. 7 oyuncudan oluşan çekirdek kadro ve filmin senaristi aynıyken, gözler ister istemez yönetmen koltuğuna çevriliyor. İlk filmin yönetmenliğini reklam sektörünün yakından tanığı Ketche üstlenmişti; ikinci filmde ise karşımıza yine ilk uzun metrajlı sinema filmine imza attığı belirtilen Erol Özlevi çıkıyor. İlk filmin ‘yeterince' eli yüzü düzgün kotarıldığını ve eğlendirerek kendisini seyrettirdiğini düşününce, ikinci film için beklenti yine bu yönde olmuştu. Özellikle fragman yayınlandıktan sonra. Fakat gördük ki yine en iyi sahnelerin fragmanda biraraya toplanmış olduğu bir film var karşımızda.
"Adı üstünde Romantik Komedi, amacına hizmet eden ticari bir film, daha fazlasını beklememek gerek" düşüncesinden yola çıksak da başlı başına bekarlığa veda temasını kullanan Felekten Bir Gece (The Hangover)'nin de aynı ticari bakış açısından yürüyen ama aynı zamanda gülmekten kırıp geçiren, kalitesi oldukça üst seviyede bir yapım olduğunu hatırlamak gerek. Sözümüz ticari eğlence sinemasına değil, bu yönde işler ortaya koyarken de biraz daha özen gösterilmesine.
Yazının başında ifade ettiğimiz gibi, bu hikayelere ait inandırıcı işler çıkartmak zaten zorken, baştan savmacılık hemen su yüzüne çıkıyor. Bu açıdan Romantik Komedi 2 maalesef ayağı yere basan bir komedi değil, çapkınlığı eline yüzüne bulaştıran erkeklerin, aldatıldığına inan kadınlar tarafından basılmasından medet uman ve süresi uzadıkça da sarkan bir yapım. Bu kurgu içerisinde filmin güldürme potansiyeli olan yegâne sahneleri ise Gürgen Öz'ün canlandırdığı Yiğit karakterine ait. Hatta filmin tek yaşayan karakteri Yiğit desek abartmış da olmayız.
Uzun lafın kısası 14 Şubat'ta Sevgililer Günü konseptiyle vizyona giren Romantik Komedi 2: Bekarlığa Veda beklentilerimizin altında kalan bir yapım. Kısmet, tabii gerisi gelirse, üçüncü filme...
Dipnot: Sevgili Didem, evlenmek şart değil...
twitter: duygukocabay