En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Amir Han
Takipçi
452 değerlendirmeler
Takip Et!
3,0
19 Ocak 2014 tarihinde eklendi
Hayatlarında mutsuz iki genç yaşadıkları sıkıcı dünyanın dehlizlerinden çıkış noktası olarak tesadüflere inanıp bunda bir sihr-i keramet olduğuna kanaat getirirler. Hayallerinde vamos diye bir gemi görüp bunu bulup bunla gideceklerdir bu diyardan. Hayatın gerçekleri buna izin verecekmi? Yada hayaller ne kadar gerçeğe dönüşebilir. Kadro da usta oyuncu yok. Bir tek Engin Hepileri ve Sırrı Süreyya Önder var onlarda anlık görüntüler. Amatör başrol oyuncular zayıf bir performans sergilemişler. Ama hikaye fena değildi. Festival filmlerinden hazzetmeyenlere tavsiye etmem. İzlerken sıkılabilirler. Fakat kendi monoton hayatından sıkılan ve her gördüğü ilginç şeyden medet umup hayal alemine dalan ve bunu kurtuluşuna delil sayan hayalperestler kendinde birşeyler bulabilir.
-Ali: Özür dilerim sen haklıydın. Ben de herkes gibiyim işte, yalnız bıraktım seni. -Eda: Rüya görmüyor musun artık?... ... Bir cuma akşamı, yemek sonrası bir kadeh şarap, bir tabak peynir eşliğinde film izlemek istiyordum. Uzun zamandır düşündüğüm bir filmdi. Kabul etmeliyim ki pandemi sürecinde, zaman zaman düştüğüm motivasyonsuzlukta bazı arzularımı harcamamak niyetindeydim. En güzel ve hayata bakışımda farklı hissettiğim zaman dilimlerine bırakmak istiyordum. İşte Ferah Feza filmini bu yüzden bu akşam izledim.. İyi ki de bu zaman dilimini beklemişim... Hayallerimin sınırlandığı bu süreçte (hayalperestlikten ölmek üzereyken bile sınırları olmayan biriyken), film benim dünyama (hiç görmediğim halde) içimde var olan tanıdık görüntü ve hislerle beraber gelmişti. Belirsizliğin olduğu sanılmasındı. Martıların bile diğer kuşlardan ayrı bir uçuş sırrı vardı. Ali bahsediyordu Eda'ya. Onların kendi aralarında konuşabilen, sımsıkı sarılabilen bir alanı oluşmaya başlıyordu böylece. Gün ışıklarının son hafifliğinde tepelere yürümek hiç bu kadar bana, kendime ait gelmemişti. Gemilere ve sokaklara, gün batımının- gün doğumunun- deniz sularınının derinliklerinin içine ben de onlarla beraber ruhumu fırlatmış gibi; bedenimi de koltuğa uzatarak izledim. Sıradan olmayan bir bölgede, sıradan olmayan kış mevsimi görüntülerini, kış etkisiyle...
Yapım takvimine göre geç karşılaştığım filmdi ama benim için tam zamanıydı. Bir film zaten, dönemler dönemler içinde, ilerleyerek gelmeliydi bize...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.