‘Hökümet' gibi kadın!
Yazar: Banu BozdemirOyuncu Sermiyan Midyat, 2010 yapımı Ay Lav Yu filmiyle çıkmıştı karşımıza ve farklı kültürlerin anlaşamama sorunu üzerinden aşka yeni bir tanım getirmeye çalışmıştı. İkinci filmi Hükümet Kadın artık bir klasik haline gelen ve 'Bu bir BKM yapımıdır' diye bağıran bir yapıda kurulmuş. Yani politik altyapı komediyle harmanlanmış bir biçimde ilerliyor. Tabii ki bu filmi izleyenlerin aklına bu tür benzerliklerden dolayı ilk olarak Vizontele serisi gelecek.
Üç aşağı beş yukarı (zamanlama olarak da yakın) aynı bakış açısının ürünü olan bu filmlerde Hükümet Kadın'la birlikte dikkatimi bir kez daha çeken şey, ironik, komik ve politik bir Kürt komedi anlayışına yer vermesi. Vizontele'lerin mantığı da benzer şekilde kurulmuştu. Yine aynı formül şaşmıyor. Yani son yıllarda sinemamızda doğuya ilişkin yapılan filmlerdeki minimal ve çatık kaşlı imajı yıkıp yerine politik hicivler koyma yolunu seçmiş yine BKM ve Midyat. Aslında sinemamızda 60'lı yılların sonlarında, özellikle de 70'li yıllarda Atıf Yılmaz'ın önderliğinde bu tarz filmlere bolca imza atılmıştı. Çoğu doğuda hayat bulan filmler, ironisini de kaba komedi anlayışı üzerinden yapıyordu. Doğru yapılırsa etkili olduğu kesin tabii!
Hükümet Kadın da aynı yöntemi kullanıyor, hedef olarak filmi askeri darbelerin toplumsal ve kişisel sorunsalına çekmeye çalışıyor ama ne yazık ki dramatik yapının yeterince yaygın kullanılmamasına takılıyor ve etkili bir anlatım sunamıyor o yüzden.
Mardin'de geçen hikaye büyüme hedefindeki bir ülkenin altyapı sorunundan, kız çocuklarının okutulmaması ve erkek egemen bakış açısına kadar bir sürü konuya el atmaya çalışıyor. Hikayenin içine hala bir sorun olarak devam eden Türkçe ve Kürtçe dil karmaşasını da koymaya çalışıyor. Aslında tüm bunların dışında bakılırsa yapmak istediğinin klasik Yeşilçam kalıplarında bir film olduğu da gerçek. Yoksa dramatik yapının bu denli savruk olmasını kabul etmek zor tabii.
Sekiz çocuklu bir kadın olan Xate, belediye başkanı kocasına tam destek, kendi halinde bir kadın. Kocası ölünce kendisini Midyat'ın belediye başkanı olarak buluyor. Okuma yazma bilmeyen, belediye başkanlığından zerre anlamayan bir kadının anaç yöntemlerle kasabasına su getirmesini, kocasının yarım bıraktığı işi tamamlamasını anlatıyor diyebiliriz kabaca film için. Belediyecilik anlayışını bugünün yol-su-elektrik anlayışına yakın bir çizgide kuran film, 1960'lı yılların politik çizgisini bugünle özdeşleştirmek konusunda da ısrarcı davranıyor sanki. Ve baktığımızda da onca süreç içerisinde pek fazla şeyin değişmediğini görüyoruz.
Filmde iyiyle kötünün çatışmasına da yer vermiş Midyat, hatta kendisine filmin kötü adamı rolünü biçmiş. Ama yine de salt iyi ve kötünün çatışması yok filmde. Bir yandan ezilen, bir yandan dayanışma içinde olan kadınların halleri Xate üzerinden yansıyor perdeye. Film bir de tamamen Demet Akbağ üzerinden kurmaya çabalamış hikayeyi. Bir hükümet kadın imajı yaratmaya çalışırken bu yolda Akbağ'ın beyazperdedeki duruşunu sonuna kadar kullanıyor. Ama bir yandan da başarılı işlere imza atan Akbağ'ın olduğu her filmin başarılı olamayacağına da dikkat çeker gibi. Ercan Kesal filmin başlarında karşımıza çıkıyor ve sakin oyunculuğuyla Altan Erkekli'nin yerine oynuyor biraz da! Böylesi daha iyi olmuş!
Hükümet Kadın, derdini daha sakin anlatıp, BKM yapımı olduğunu bu kadar haykırmasaydı, belki de daha ilgi çekecek bir film olabilirdi. Yani BKM'nin her filminin aynı yönetmenin elinden çıktığını düşünüyor insan ister istemez.
twitter.com/BanuBozdemir