Geçmişle günümüzün başarılı bir buluşması...
Yazar: Oktay Ege KozakSon yıllarda Hollywood’un X Jenerasyonunun çocukluğunda sevdiği çizgi dizileri veya oyuncakları nostaljinin gücünden para kazanmak amacıyla yüksek bütçeli filmlere dönüştürmesine tanık oluyoruz. Bu yaklaşım ile Şirinler ve Alvin and the Chipmunks gibi bayat ve sırf ‘Hatırlasana çocukluğunda bu çizgi diziler ne güzeldi’ düşüncesini yaratıp seyircinin beynine kolay yoldan dopamin pompalamayı amaçlayan bir sürü film var ne yazık ki. Fakat diğer yandan Lego Filmi gibi, yüzeyde sırf oyuncak satsın diye yaratılmış gibi görünen, faka kişisel yaratıcılığın önemini savunan orjinal yapımlar da çıkmıyor değil bu furyadan.
Charles M. Schulz’un ünlü çizgi roman serisi ve çizgi dizisinden uyarlanan Snoopy ve Charlie Brown Peanuts Filmi (kısaca Peanuts), Lego Filmi kadar bilindik nostaljik bir ürünü alıp beklenmedik tazelikte bir animasyon macerasına dönüştürmüyor belki. Fakat diğer yandan filmin yapımından sorumlu olan Blue Sky Animasyon’un ‘Çocuklara ve nostaljik büyüklere bir sürü rastgele parlak renk ve bayat espriler kakalayalım da parayı kapalım’ yaklaşımıyla değil de, Schulz’un ikonik karakterlerine saygı ve sevgi ile 21. yüzyılın üç boyutlu animasyonuna taşıdığı ortada.
Bu filmleri sevip sevmemenin elden geçirdiği karakterlerin çocukluğumuzdaki önemiyle en azından birazcık bağlantısı olduğunu itiraf etmeliyim. Fakat her ne kadar çocukluğumu Snoopy ve Charlie Brown ile geçirmiş olsam da sırf bu nostaljik elementler yüzünden yeni film versiyonunu sevdiğim de doğru değil. Sonuçta Garfield ile de büyüdüm, ama 2004 yapımı sinema uyarlamasından ne kadar nefret ettiğimi açıklamaya çalışsam az gelecektir.
İlk olarak filmin animasyon stilinden bahsedelim. Schulz’un kendine ait, ısrarla iki boyutlu çizimleri çizgi diziye mükemmel bir sadakat ile aktarılmıştı. Sıra bu karakterleri üç boyutlu bilgisayar animasyonuna uyarlamaya geldiğinde Blue Sky stüdyosu, karakterlerin bilindik iki boyutlu taslaklarının içine üç boyutlu elementler ekleyerek iki estetiğin arasında saygıdeğer bir çizgi yakalamışlar. Bu sayede hayranların severek hatırladığı Peanuts karakterleri formlarını korurken, bilgisayar teknolojisi ile olası yeni çocuk hayranlara ulaşılabiliyor.
Peanuts, hikaye ve karakter bakımından fazla bir yenilik katmıyor bu bilindik evrene, yani Schulz’un çizgi romanlarını ve televizyon dizisini yalayıp yutmuş bir hayransanız bu yeni Peanuts macerası bir ‘En popüler şarkılar’ albümü gibi gelecektir. Her zamanki gibi bir daha bahtsız melankolik çocuk Charlie Brown’un ve aralarında maceraperest köpeği Snoopy olmak üzere onunla dalga geçerken aynı oranda destekleyen arkadaşlarını takip ediyoruz. Filmin ana konusu, çizgi dizide de bir sürü bölümde oluşan bir hikayeyi uzun metraja aktarıyor, yani utangaç Charlie Brown’un esrarengiz Kızıl Saçlı Kız’a olan hislerini açıklamaya çalışmasını izliyoruz.
Bu konu tabii ki Linus, Lucy, Schroeder, ve tabi ki Snoopy gibi karakterlerin kısa komedi skeçlerini bir araya toplamak için bahane olarak yaratılmış, çizgi dizide olduğu gibi. Pek bir yenilik olmadan bir kere daha Lucy’nin Charlie Brown’a beş sente terapi yaptıktan sonra ayağının altından futbol topunu çekmesini, çılgın Peppermint Patty’nin inekimsi Marcie’ye işkence etmesini, ve tabii ki Snoopy’nin bir sürü alt-egosunu hayalinde maceralara sürüklemesini izliyoruz.
Snoopy’nin partici Joe Cool alt-egosu filmde görünüyor tabi, ama yapımcılar serinin has bölümlerinden birini, Snoopy’nin köpek evini Birinci Dünya Savaşı uçağına dönüştürüp hain Kırmızı Baron’a karşı savaşmasını muazzam son teknoloji animasyona uyarlayarak hayranları sevindiriyor. Filmin kalanının karikatürümsü estetiğinden uzaklaşarak daha fotorealistik bir görsel yapıya sahip olan bu hayalperest uçak savaşı sahneleri projeye yüksek bütçeli bir blockbuster havası da veriyor.
Sonuçta Peanuts, Schulz’un mitolojisini yeniden yaratmıyor, ama filmin etkileyiciliği ve sevecenliği de buradan kaynaklanıyor. Çünkü biliyoruz ki Schulz’un yarattığı bu karakterler zaten kolay kolay eskimeyecek. Filmin tek büyük değişikliği safi caz müziği yerine Meghan Trainor gibi pop yıldızlarının şarkılarını kullanması, ama günümüz çocuklarının ilgisini çekmek için de bu kadar minimal bir değişiklikten de şikayet edecek değilim.