Penguenlerin sevimliliğine kandım...
Yazar: Murat Tolga ŞenPenguenleri severiz, beyazperdede karşımıza her çıktıklarında da mutlaka güçlü tepkiler veririz. Benim favori penguenlerim Madagaskar (Madagascar) adlı animasyonda yan karakter olarak karşımıza çıkan ama sonra kendi maceralarına kavuşan Skipper, Kowalski, Rico ve Private'tan oluşan çetedir. Neşeli Ayaklar (Happy Feet)'ın tap dansçısı penguenleri de sonra gelir herhalde...
Penguenleri izlemeyi sevdiğimizi bilen birileri epey bir zahmete girip Antarktika'ya gitmiş ve Kral penguenlerinin üreme, avlanma ve yaşama döngüsünü kameraya almış. Birileri diyorum çünkü IMDB üzerinde bile filmin yönetmeninin adına ulaşmak mümkün değil...
Madem uçamıyoruz, o halde sosyalleşelim diyen kuşlardan olan penguenlerin belgesel gibi çekilmiş ama zorlama bir fikirle kurmacaya sürüklenmiş bu macerasındaki kahramanımız Rex adında bir Kral Pengueni... Ona Larry ve Moe adında iki kuzeni eşlik ediyor ama isimlerinin ikide bir çığırılmasından ibaret kuzenler bunlar... Akraba ilişkileri sıfır!
Bir Kral pengueni olan Rex, gençliğinin en diri zamanlarında Antarktika'daki Penguen Şehri'ne geliyor, orada genç ve ihtişamlı bir dişi penguen olan Patty ile tanışıyor ve aile oluyorlar. Sonra çok sevdikleri yumurtaları dünyaya geliyor, Patty (asıl adı Patagonya) avlanmaya çıkıyor, Rex yumurtasını dev fırtına kuşlarına, yağmacı martılara karşı koruyor ve en sonunda yavruları dünyaya geliyor ama işte penguen hayatı zor! Her gün başka bir bela... İçlerinde de doğanın çağrısı olunca kader aileyi bambaşka yerlere sürüklüyor. Rex kuzenleriyle bir süre haytalık yapıyor ama aile özlemi baskın gelince Penguen Şehri'ne dönmeye karar veriyor. Yol yine tehlikelerle dolu... Köpekbalıkları, katil balinalar ve salyalı denizaslanları... Biz de bu macerayı, ağır Xpand gözlüklerimizi takarak, Yekta Kopan'ın dublajıyla izliyoruz.
Penguen Kral 3D (The Penguin King 3D)'yi yazarken klasik film eleştirisinin dışına çıkıp, duyarlı bir seyirci gibi davranmaya çalışarak iki soru sormak istiyorum.
1-Neden 3 Boyutlu?
Öncelikle, 3D filmlerin, bu filmin de asıl hedef kitlesi olan çocuklar için hiç uygun olmadığını, onların gözlerini bozmaktan başka bir işe yaramadığını düşünüyorum. Çoğu filmde 3D, bilet fiyatını arttırmaktan, seyir anında ise kontrastı katledip detayların canına okumaktan başka bir işe yaramıyor ve burada da öyle olmuş. Ayrıca bizim izlediğimiz salonda dağıtılan Xpand gözlükleri çok ağır. Yetişkinlerin bile burun kemiğini acıtan bu gözlükler çocuklar için hiç uygun değil... Eğer sadece Xpand üç boyutlandırma formatında gösterilmiyorsa, Real 3D gösteren salonlarda izlemeniz daha konforlu olur. En azından hafif plastik gözlükler takmış olursunuz.
2-Neden dublaj, neden Yekta Kopan?
Twitter'da yaptığımız kısa görüşmede filmi getiren Calinos Film'in Yekta Kopan'ın dublajından çok memnun olduğunu öğrendim. Demek ki sorun basın gösterimine katılanlarda... 95 dakika boyunca Yekta Kopan'ın en çocuksu tonlamasıyla yaptığı dublajı dinlemek gerçekten ıstırap vericiydi. Yekta Kopan ismine hiç itirazım yok, Türkiye'nin en iyi çizgi film dublajı yapan isimlerinden biri mutlaka ama çok fazla duyuyoruz ve bu projeye uygun düşmemiş.
Gözümün gördüğüyle kulağımın dinlediği arasındaki uyumsuzluk beni internet üzerinde kısa bir arama yapmaya yönlendirdi ve Youtube'da filmin İngiliz sürümünü seslendiren Sir David Attenborough'un sesinin eşlik ettiği, filme ait bazı klipler buldum. Evet, doğru yaklaşım buydu! Maalesef film getiricilerimiz bu sürüme altyazı hazırlayıp göstermek yerine Disney senaristi Philip LaZebnik tarafından kaleme alınan ve genç penguenin ağzından anlatılmaya uygun olarak hazırlanan Amerikan sürümünün ayak izlerinden gitmeyi tercih etmiş. Tim Allen'ın seslendirdiği bu sürüm için de bizde Yekta Kopan tercih edilmiş ama çok eskimiş bir ‘ses' artık onunkisi, tek kişilik performansı rahatsız edici olabiliyor ki bu da basın gösteriminden çıkanların ortak fikriydi.
Yapımdaki yerelleştirme ne ölçüde bilemiyorum ama bazı mesajların beni çok rahatsız ettiğini de eklemem gerekecek, umarım öküz altında penguen aramış gibi olmam!
İnsan sosyolojisine bu kadar yakınlaştırılan bir öykünün içinde asil ve güçlü Kral penguenlerinin yanında nedense tembel siyahi vatandaşları hatırlatan Macaroni penguenlerini görmek ilginçti. Film boyunca Kral penguenlerinin bu işe yaramazlara benzemediği vurgulandı durdu. Fırtına kuşlarının penguen yumurtalarına dadandığı sekanstaki "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" hali de gözlerden kaçmadı. Bu filmi seyredecek küçükler için çok doğru mesajlar değil bunlar... Ayrıca filmde, küçük yaşlarda izlendiğinde travma sebebi olabilecek, yavru penguenlerin kuşlar tarafından gagalanarak yendiği sekanslar da var.
Penguen Kral 3D zorlu bir yapım, gidip de o iklimde film çekmek gerçekten cesaret işi, zaten bitiş jeneriğinde akan görüntülerden, film ekibinin başına bin bir belanın geldiğini görüyoruz. Hatta bu kısımlar filmin en ilgi çekici anlarıydı bile diyebilirim. Bunun dışında, iyi çekilmiş bir NG Wild belgeselinden ötesi değil Penguen Kral 3D, üstüne bir de gereksiz bir kurmaca hikâye eklenince arafta kalmış bir film çıkmış ortaya... Penguen sevimliliğinden nemalanmak isterken ıskalanmış bir hikâye...
Büyükler için mi yoksa küçükler için mi olduğunu çözemediğim bu filmi çok merak ediyorsanız ve iflah olmaz bir "penguen filmi" tutkunuysanız görebilirsiniz. Aksi takdirde BBC belgesellerinde çok daha fazlası var, hem de sahibinin (David Attenborough) sesinden!
murattolga@gmail.com / twitter.com/murattolga