En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Turgay Buğdacigil
Takipçi
2.099 değerlendirmeler
Takip Et!
3,5
3 Mayıs 2021 tarihinde eklendi
“The Happy Prince”, senaryosunu yazmanın yanı sıra Oscar Wilde karakterini de canlandıran Rupert Everett’in yönetmen koltuğunda oturduğu ilk uzun metrajlı sinema filmi…
İrlandalı edebiyat insanı Wilde’ın hayatının, sevgilisi Lord Alfred "Bosie" Douglas (Colin Morgan) ile yaşadığı eşcinsel ilişki nedeniyle suçlanarak yattığı iki yıllık hapis cezasının ardından gelen 1897 – 1900 yılları arasındaki “çöküş” dönemine odaklanılan bu biyografik drama:
“Homofobik” önyargılara sahip olan izleyicileri fena halde bozacaktır…
O yüzden de daha işin en başındayken, bu türden bir düşünce yapısına sahip olanlara, adını yerinde bir “gönderme” ile Wilde’ın, “The Happy Prince and Other Tales” (1888) isimli çocuk hikâyeleri kitabından alan bu filmden kesinlikle uzak durmalarını öneriyoruz…
Filmimize dönecek olursak…
Karısı Constance (Emily Watson) ve iki küçük oğlundan da uzaklaştırılan Wilde, Londra’daki Newgate Hapishanesi yıllarının ardından yapılan bir deniz yolculuğunun sonrasında soluğu, kuzey Fransa’daki küçük bir sahil kasabası olan Dieppe’de alır…
O, artık sürgündedir…
Hapishane koşulları yüzünden sağlığının iyice bozulmuş olmasının yanı sıra beş meteliksiz de kalmış olan bu adamı, eski dostları Robbie Ross (Edwin Thomas) ile Reggie Turner (Colin Firth), ilk günlerdeki kadar sıcak bir ilgiyle karşılayarak bağırlarına basarlar…
Ancak o ünlü yazar Oscar Wilde gitmiş yerine, “Aziz Sebastian” ve Charles Maturin’in gotik romanı “Melmoth the Wanderer” ın (1820), ruhunu şeytana satan karakterinden alan sıradan bir insan olan "Sebastian Melmoth" gelmiştir…
Ki, Wilde’da imzasını, dikkat çekmemek adına bu isimle atmaktadır bundan böyle zaten…
Bu arada, Wilde ve uğruna iki yıl hapis yattığı sevgilisi Bosie, yeniden bir araya gelip Bosie’nin annesi Lady Douglas’ın teklifini tartışırlarken Wild’ın, kendisini haftalık 4 GBP’lik bir harçlığa bağlamış olan karısı Constance’ın sağlığı da iyice bozulmuştur…
Ve derken Paris günleri de gelir çatar…
İşte tam da bu noktadan itibaren Wilde’ın hayatında ciddi bir hareketlenme ile çalkantı bir süreç de başlayacaktır…
Elbette bunları keşfetme işini, her zamanki gibi yine sizlere bırakıyoruz…
Fakat bitirmeden, son derece müthiş bir oyuncu kadrosu ve şahane performanslar ile karşı karşıya olduğumuzu da belirtmek istiyoruz…
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.