Almodóvar, her anlamda uçuyor...
Yazar: Ali Ulvi UyanıkDünyanın yüzde altı ila yedisini oluşturan gay nüfusu için bir resmi dil saptansa, bu İspanyolca olurdu sanırım. Bunca neşe, renk, yaşam sevinci akıp giderken, başka hangi dil, gay popülâsyonuna bu denli melodik bir ev sahipliği yapabilir ki?
Gay kültüre İspanyolcanın bu denli yakıştığını düşünmemdeki etkenlerin başında Pedro Almodóvar'ın filmleri geliyor. Onu Türkiye'de, 1990'da "Bağla Beni"(Átame!) ile tanıdık ve geriye dönüp tüm uzun metrajlı filmlerini de seyrettik... Cinsiyetler arasındaki şeffaf duvarı kaldırmasına, gezegenin en muazzam bulmacaları olan kadınlarına, çekincesiz cinselliğine, illa ki melodramlarının ördüğü ağlarına ve sokaklarında büyüleyici gözlü insanlar dolaşan ülkesine tutulduk. İspanya'ya ve diline âşık olduk... Ve şimdi o, türleri şaşırtıcı biçimde bileştirdiği önceki filmi "İçinde Yaşadığım Deri"'den sonra, 'her anlamda uçtuğu' bir film çekerek, hafiflemiş.
Almodóvar'ın 20.uzun metrajlı filmi "Aklımı Oynatacağım"(Los amantes pasajeros), gay mizahını iyice dışa vurduğu, tipik kadınlarıyla erkeklerinin ve entrikaların üzerinden şöyle bir geçtiği komedisi. Ona da çok yakışmış.
Peninsula (yarımada) Havayolları'na ait, Mexico City'e gitmek üzere hazırlanan bir uçak düşünün ki, daha pistteyken, özel hayatlarını tartışan yer görevlileri (yönetmenin iki gözdesi, baştan sıralarını savıyorlar: Antonio Banderas ve Penélope Cruz) yüzünden iniş takımlarından birine takoz kaçıyor! Bir kabin ekibi düşünün ki, üç tanesi zırıl zırıl kadınsı gay ve bu özelliklerinin altını sürekli çiziyorlar. İçlerinden biri, ekonomi sınıfındaki hosteslerle yolcuların içeceklerine gevşetici ilaç atarak tüm yolculuk boyunca uyumalarını sağlıyor... Zaten olaylar da, üçünün görevli olduğu 'business class'da yani ön tarafta cereyan ediyor. Ve bir kokpit düşünün ki, yolgeçen hanı ve de biri biseksüel, diğeri biseksüel adayı iki pilotu var!
Almodóvar, havalandıktan sonra kaçacak yerleri olmayan ve teknik sorun yüzünden ülke dışına çıkamayıp inecek pist arayan uçağın içine sıkıştırdığı karakterlerini, kendileriyle ve diğerleriyle yüzleştiriyor; eğip büküp zor durumlarda bırakıyor... Bu hafiflikte bile, her birinin, birer film olabilecek hikâyesini muhayyelimizi çalıştırarak anlatıp, bir kabin içinde sıkışıp kalanların nasıl da zincirlerinden boşalabileceğini gayet keyifli öykülüyor. Aslında tüm bir uçağa ve filme baştan sona seks kokusu yayarak, insanların günde bilmem ne kadar zaman seks düşündüğüne dair bir yığın araştırmanın laboratuarını kurmuş oluyor.
Film, en gergin seyirciyi bile yumuşatıp rahatlatabilecek bir kıvamda: Konuşmalarıyla müstehcen ama asla çirkin değil. Saçma sapanlığının da bir kalitesi var. Bu kalite, doğaldır ki, Almodóvar oyuncularından da kaynaklanıyor. "Annem Hakkında Her Şey"( Todo sobre mi madre), "Konuş Onunla" (Hable con ella), "Dönüş" (Volver) 'de çalıştığı oyuncularından bir grup, küçük rollerine, uçarılıklarla birlikte klâs katmışlar.
Yinelemekte fayda var. "Aklımı Oynatacağım", ağırlıklı olarak, gay olmanın dayanılmaz mutluluğu üzerine... Bazıları, her ne kadar, 'darkroom'larda (gay kulüplerde sınırlı seks yapılan karanlık bölmeler) kendilerini yıpratmayacaklarına dair söz verseler de, The Pointer Sisters'ın "I'm So Excited" (Çok Heyecanlıyım) şarkısıyla her an havalara uçabilirler. Aynen, filmdeki üç host gibi.