Alışılmış hikayesi olan bir romantik komedi....
Yazar: Duygu Kocabaylıoğluİspanya yapımı Ölümsüz Aşk (Bypass), aslında alışılmış hikayesi olan bir romantik komedi. Öyle ki yakın zamanda, özellikle artan kanser hastalığı teşhisleriyle bu tarz senaryolar daha çok kaleme alınır oldu. Hastalığını yeni öğrenen ve kısıtlı zamanı olan kadın/erkek, ömrünün geri kalanını haklı biçimde en güzel şekilde ve aşık olarak geçirmek ister. Karşı taraf olarak benzer duyguları beslemeseniz de ona acır, sever ve yanında olmak, destek olmak istersiniz. Sonra bir bakmışsınız ki siz de aşık olmuşsunuz. Geçtiğimiz dönemlerde vizyona giren Aşk Şimdi (Now Is Good), Bir Tutam Cennet (A Little Bit of Heaven) gibi filmler bu kalıp üzerinden giden örnekler...
Bu filmdeyse, dostlukları çocukluk yıllarına dayanan 4 arkadaş, Jone, Maria, Lukas ve Xabi zamanla birbirlerinden uzaklaşsa da kopmamışlardır. Ekibin çapkın ismi Xabi, iş için Bilboa’dan Barcelona’ya taşınmıştır ve birkaç yıldır arkadaşlarıyla görüşmemiştir. Bu arada Maria’nın kalbinde ciddi bir rahatsızlık ortaya çıkmıştır. Kalp kasında oluşan bir hasar sonucu kalp yetmezliği vardır ve modern tıbbın tüm çözümlerine rağmen en fazla birkaç haftalık ömrü kalmıştır. Haberi alan Xabi apar topar hastaneye gelir ve yıllardır Maria’nın kendisinden sakladığı sırrı Jone’den öğrenir. Maria Xabi’ye tanıştıkları günden beri hep aşıktır ama arkadaşlıkları bozulmasın diye itiraftan her zaman kaçmıştır ve şimdi ölmek üzeredir. Xabi hasta yatağında onu son günlerinde mutlu etmek için kendisinin de ona eskiden beri aşık olduğu yalanını söyler. Ama doğuracağı sonuçları hiç hesaplamadan söylediği bu masum yalan Maria’nın iyileşmesini sağlar! Şimdi Maria’nın hayatı bir anlamda Xabi’nin elindedir…
Hikayenin gerisi yalanların yeni yalanlar doğurması, pinpon topu gibi Barcelona-Bilboa arasında, yani hasta sevgilisi ile hamile sevgilisi arasında gidip gelen Xabi’nin durumu idare etmeye çalışırken kendi duygularının da değişmesi üzerinden ilerliyor. Bu arada arkadaş grubu arasındaki yanlış anlaşılmalar, ekibe bir şekilde dahil olan doktor Santi’nin gariplikleri filmin ara sıcak komedi sosları oluyor.
Santi karakterini oynayan İspanyol aktör Aitor Mazo, Patxo Telleria ile birlikte filmin ortak yönetmenliğini de üstleniyor. Mazo televizyon dizileri de dahil olmak üzere kırktan fazla yapımda rol almış deneyimli bir oyuncu olmasına rağmen, bu imza attığı ikinci uzun metrajlı yönetmenlik işi. Bazı geçiş sahneleri hariç filmde dişe dokunur yönetmenlik tercihlerinin olmaması ve kameranın hikaye akışına salt şahitlik etmesi, 97 dakikalık bu filmi keyifli bir seyirlik yapmaktan maalesef uzaklaştırıyor. Üstelik oyuncuların tutuklukları ve dublaj hissi veren seslendirme tercihi seyir zevkini daha da baltalıyor.
Aslında filmde bize yabancı olan bir Katalan-İspanyol atışması da mevcut. Zira bazı diyaloglarda geçen Katalanca biliyorsa/bilmiyorsa muhabbeti, bir takım göndermelere işaret ediyor ama ülke/kent kültürüne uzak olan uluslararası seyirci için bu espri göndermeleri de havada kalıyor. Oysa film, İspanya’nın önemli festivallerinden olan San Sebastián Film Festivali’nde En İyi Bask Filmi Ödülü için yarışmış ama yukarıda saydığımız kimi zaaflarından dolayı bu damarı başka festivallerde çok iyi değerlendirememiş gibi görünüyor.
Nihayetinde karşımızda, bir Pazar akşamı zaman geçirmek için televizyonda rastlasanız tercih edebileceğiniz türden bir romantik “çift” filmi var. Sinema açısından hikaye güzel ama sanatsal olarak zayıf bir alternatif.