Hesabım
    Kayıp Çocuk
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Kayıp Çocuk

    Haftanın önemli filmlerinden...

    Yazar: Banu Bozdemir

    Bu yıl İstanbul Film Festivali’nde izlediğimiz Devil’s Knot / Şeytan Düğümü’nün hemen  sonrasında Kayıp Çocuk ile karşımıza çıkan Atom Egoyan gerilim depoladığı iki filmiyle pek de başarılı bulunmadı açıkçası. The Captive/Kayıp Çocuk kayıp bir çocuk üzerinden pedofiliye göz atmaya çalışır gibi ama konuya fazla yenilik getirmeyen bir bakış açısıyla bakması filmi pek bir yerlere taşımıyor.

    Cannes’da Altın Palmiye için yarışan suçlu ve kurban ilişkisi anlamındaki çağrışımlar nedeniyle Michael filmi aklıma erişse de Kayıp Çocuk’un daha farklı bir yanı, farklı bir bakış açısı var . Baba faktörünün (ki küçük kızı onun yanındayken kaçırılıyor) sürekli sorgu haznesinde olmasının yanı sıra Cass Lane’i kaçıran Mika’nın kız büyüdüğü için ona olan ilgisinin yitimi galiba asıl filmin dikkat çekici yanı. Burada da Vincent Garenq’in filmi Yargısız geliyor akıllara. Farklı bir kurban seçen film The Captive’deki masum baba figürüne etki ediyor sanki.

    Filmde aile, kızı kaçıran Mika ve Cass o kadar iç içe bir durum sergiliyor ki izlerken olayların bu kadar çözümsüz kalmasına içerliyorsunuz. Çünkü Fargovari bir kasabada kara fazlaca bulanmış bir ortamda geçen filmde olayların çözümsüz kalması hikayenin gerilimini arttırmaktan çok bir süre sonra dibe çökmesine neden oluyor.

    Bir yandan kendisi de çocukluğunda kaçırılmış memur Nicole Dunlop’un hikayesi sararken bir yandan da Cass Lane’in diğer çocukları bu ağa çekmek için aracı olduğu bir durum akıyor filmde. Bir yandan Mika’nın Cass’in annesiyle oynadığı akıl oyunları filme farklı bir psikolojik boyut katmıyor değil ama hikayede tatmin edici olmayan bir şey var. O da olayların çözümü noktasında yaşanıyor. Baba Mathew ile memur Jeffrey arasında yaşanan gereksiz gerilimin filmi işgal etmesinin bir anlamı yokken, filmin bir yerlerinde ikilinin geriliminin sürekli patlaması gerçekten de sıkıcı. Film bir yandan da babayı kaybolan kızını bulması yönünden herkesten fazla teşvik eder bir halde. Kızın soğukkanlı tavırları ise ayrı bir konu. Film bir kayıp bulma hikayesinin içine o kadar fazla hikaye koymuş ki asıl dramın etkisi çıkmadığı gibi diğerlerinin de neredeyse bir katkısı olmuyor hikayeye.

    Bence pedofiL karakterin çocuk büyüdükten sonra ilgi yitimine uğraması ve başka çocuklar için Cass’i kullanması daha gerilimli bir hikaye olabilirdi. Yoksa kızı bulmak için yıllara yayılan ve bir şekilde babayı suçlayan bir bulamama hikayesi gerçekten de beklentileri karşılayacak gibi değil. Hikayede imzası da olan Egoyan son iki filmiyle biraz inişli bir grafik çiziyor. Yoksa gerilimi filmlerinde ustaca kullanan yönetmen kendisi. Özelikle yolunu kaybetmiş karakter Felicia’nın Yolculuğu’nu anlatırken gerilim unsuru bir hayli aktifti filmde. Bu filmde gerilim unsurunun kimin üzerinden kurulacağının belirlenememiş çatışması var. Ama yine de bir felaketin insanlara yaşattığı duyguların çeşitliliği açısından görülmesi gereken bir film. Egoyan karakterin psikolojisi ve gerilimi arasında bağ kurmaya çalışan yönetmenlerden. Bunu çoğu kez başardığını da söylemek mümkün. Kayıp Çocuk’a Ryan Reynolds acılı bir baba olarak çok damga vuramasa da filmdeki en kayda değer performans olduğunu söylemek mümkün. Kayıp Çocuk haftanın önemli filmlerinden.

    twitter.com/BanuBozdemir

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top