Suat Yalaz'ın çizgi roman karakterlerinden uyarlanan senaryosunu da Melek Öztürk ve Rana Mamatlıoğlu ile birlikte kaleme alan Kudret Sabancı'nın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Karaoğlan"; tarihi gerçeklerle hiçbir alakası bulunmayan, bir aksiyon komedi olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz...
Türk sineması bağlamında...
Dönemin döviz kurlarıyla...
Yaklaşık veya milyon ABD doları tutarındaki...
Hiç de fena sayılmayan 12 milyon TL'lik...
Ziyadesiyle sağlam bir bütçeyle çekilerek...
Brüt milyon TL'lik bir hasılat rakamıyla da...
Çok fena bir biçimde gişeye çakılmış olan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Film...
"Cengiz Han'ın hükümdar olmasıyla birlikte...
Asya'da bir Moğol istilası başlamış olup...
Öldüğünde de...
Kurduğu imparatorluk dört oğlu arasında...
İlhanlılar, Altın Orda, Çağatay Hanlığı ve Büyük Hanlık gibi...
Dört büyük hanlığa bölündü...
Bu hanlıklardan...
Altın Orda kuzeyden....
İlhanlılar da doğudan Anadolu'nun kapılarına dayanmış...
Ve böylelikle de...
Herkesin kendi başının çaresine bakmasının vakti gelmiştir..."
Şeklindeki bir bilgilendirmeyle başlarken...
***
Karaoğlan (Volkan Keskin)...
Tutsak alındığı dört eşkıya tarafından Tokuçar Noyan'a (Turgay Tanülkü) götürülmekte olan Çise Hatun'u (Özlem Yılmaz)...
Onların elinden kurtarır...
***
Evet...
Tarzı gereği gözünü budaktan sakınmayan Karaoğlan...
Çise Hatun'u kurtarır kurtarmasına da...
***
Beyaz perdedeki serüvenine...
Henüz biz ilkokul öğrencisiyken 1965 yılında...
Yönetmenliğini...
Uyarlanan çizgi roman serisinin yaratıcısı da olan Suat Yalaz'ın yaptığı ve başrolde de Kartal Tibet'in Karaoğlan karakterini canlandırdığı...
Severek izleyip...
Devamını da merakla beklediğimiz...
"Karaoğlan: Altay'dan Gelen Yiğit" ile ilk adımını attığını anımsadığımızda...
***
Gerek konunun işlenişi...
Ve gerekse de aradan geçen yaklaşık 50 yıllık süreye rağmen...
Görsel efekt, dekorlar...
Ve neredeyse bit pazarından alınmış...
Çakma marka giysiler gibi duran kostümlerdeki amatörlüğün sürdürülmeye devam ediyor oluşu...
***
Bizdeki...
Bu türden filmlerin...
Sadece 10 yaş altı çocuklara göre olduğu görüşünü...
Bir kez daha teyit etmiş olduğu kanaatindeyiz...
***
Ki zaten sırf o yüzden...
Ve de geleneksel üslubumuz gereği...
"Spoiler" vermek suretiyle, henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için anlatımımızı...
Kendimizi daha fazla üzmemek adına da seyretmeyi bıraktık...
***
Normal koşullarda...
Çocuklarıyla beraber izleyecek film arayan ebeveynler dışındaki kimselere önermeyeceğimiz filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; gereğinden fazla uzun tutulmuş...
Zaman kaybı niteliğindeki, 106 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,