DC “süper kahraman” filmi bekleyenleri üzecek!
Yazar: Murat Tolga ŞenRobert Pattinson’ın Batman, Zoe Kravitz’in ise Kedi Kız olarak karşımıza çıkacağı yeni Batman filmi bugün vizyona giriyor. Sinemaları süper kahraman filmleri, bu alanı ise Marvel işleri domine ediyor ancak kime sorarsanız bu alemin en süper iki kahramanı DC’de. Biri Süpermen, diğeri ise ekran ve beyazperde yolculuğunu on yıllar önce başlayan Batman!
Ne yalan söyleyeyim; Artık süper kahraman filmlerinden soğumuş olmama rağmen, çocukluğumdan beri birlikte olduğum Gothamlı Batman’in bende ayrı bir yeri var, bu sebeple beklentim büyüktü.
Bob Kane ve Bill Finger tarafından yaratılan bir kurgu karakter olan Batman ilk olarak 1940'larda iki serial filmle perdede göründü. 1960'larda bir TV dizisi oldu ve o diziden uzun metrajlı film uyarlaması çıktı; 1966 yapımı Batman. 1980'lerin sonlarına doğru Warner Bros, Tim Burton'ın yönettiği ve Michael Keaton'ın oynadığı Batman ile karakteri pulp imajından kurtarmayı başardı. Üstelik çizgi romandaki karanlığı ve delilik halini korumayı başararak.
Sonraki Batman filmlerinin kaderini de bu seri tayin etti; Büyük bütçe büyük oyuncular! Tim Burton’ın ellerinde altın yumurtlayan bir tavuğa dönüşen Batman, 2005 yılında Christopher Nolan'ın yönettiği, Christian Bale'in oynadığı Batman Begins ile yeniden kanatlarını açarak Gotham’ın kötülerine korku saldı ve yapımcılarını çok zengin etti.
2022 mahsulü The Batman, henüz bir yıldır çatılarda dolanmasına rağmen suçluların kalplerine korku salan Batman'in, Riddler isimli bir seri katille mücadelesini konu ediyor. Gizemli bir seri katil olan Riddler, şehrin seçkinlerini hedef alıp bir dizi sadist ve hain saldırı gerçekleştirdiğinde Batman, Riddler'in izini sürmeye başlıyor.
DC, Batman’i defalarca kez reboot etmeye kararlı görünüyor çünkü elindeki en güçlü kahraman o, ünü Süpermen’i de geçti. Yeni filmin yönetmen koltuğunda oturan Matt Reeves bana göre bir stüdyo yönetmeni, reformist bir filmografisi yok ama eli yüzü düzgün işler çekiyor, üstelik Maymunlar Cehennemi gibi kült olmuş bir filmin hayranlarını küstürmemeyi başarmıştı.
Onun çektiği bu yeni Batman filmi, Gotham’ın alacakaranlığını Christopher Nolan’ın çektiği seriden de koyu bir tona ulaştırıyor. Çökmüş, çürümüş bir şehir, yozlaşmış polisler ve güç için her şeyi yapan siyasetçiler… Ve onlarla her şeye rağmen savaşan bir avuç uykusuz kahraman!
Açıkçası Matt Reeves, Batman’i yaratıcılarının eserine iyice yaklaştırmaya niyetlenerek bir süper kahraman filminden ziyade bir polisiye çekmiş. Neredeyse, içinde Batman olan bir Seven izler gibiydim. Bu yakınlık yadsınamayacak kadar belirgin. Saw ya da Zodiac gibi bazı gerilim filmleri de Batman’in senaryosuna sızmış. Bu durum, Marvel filmlerindeki gibi her sekansta özel efektler ve uçan kaçan kahramanlar izlemek isteyenleri hayal kırıklığına uğratabilir ama daha derinlikli, deliliğe meyilli ve melankolik bir kahraman filmi izlemek için de iyi bir fırsat.
Yine de çekilecek hikâye bu mu olmalıydı diye düşünüp duruyorum. Batman animasyonlarında onlarca harika senaryo fikri varken The Riddler’ın terörize ettiği Gotham’ı kurtarmaya çalışırken bir yandan da aile mirasıyla baş etmeye çabalayan bir Batman çok fazla yeni bir şey sunmuyor gibi. Matt Reeves burada görüntü yönetmeni Greig Fraser’dan destek alarak biçime yaslanıyor ve şimdiye kadar izlediğimiz en karanlık, umutsuz ve tekinsiz Gotham’ı gezdiriyor seyirciye. Görsel açıdan izleyen herkesin ağzının suyunu akıtacak bir film ama o araba takip sahnesi çok daha iyi çekilebilirdi. Bu kadar yakın planlara girilmese de olurmuş.
Film bana biraz uzun geldi, sanırım eldeki malzeme filmin uzunluğa yetişmiyor. Orada da Batman’le Kedi Kız’ın bolca bakışmalı, dudak bükmeli, göz süzmeli flörtünü izliyoruz. Robert Pattinson ne yaparsa yapsın, Twilight’taki yakışıklı vampir imajından kurtulamayacak. En iyi Batmobil bu filmde değil, en iyi Batman Robert Pattinson değil, en iyi Alfred Andy Serkis değil ama film iyi ve The Batman, sinemaya gitmek isteyenler için çok iyi fırsat. Artık HES kodu göstermenize de gerek yok ama siz yine de maskenizi çıkarmayın! İyi seyirler.
Murat Tolga Şen – murattolga@gmail.com