Hesabım
    Kayıp Balık Dori
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,5
    Muhteşem
    Kayıp Balık Dori

    Pixar'ın mucizevi devam filmi!

    Yazar: Oktay Ege Kozak

    Pixar o kadar mükemmeliyetçi bir stüdyo ki, devam filmlerinde orjinalle aynı hikayeyi adımı adımına tekrar etse bile yeni, ilginç, ve dürüst şeyler söyleyerek kendi ayakları üzerinde duran muazzam yapımlar yaratmayı başarıyor. Safi pragmatik olarak baktığımızda üç Toy Story filmi de ilk filmin hikaye yapısını olduğu gibi takip ediyor. Fakat serinin üçüncü bölümü hayranlar tarafından halen en çok sevileni. Bu demektir ki Woody ve arkadaşlarının eve dönme maceralarını üçüncü kere izlememize rağmen bu bilindik hikaye yaklaşımına o kadar çok duygu ve orjinallik ekleniyor ki, böyle bir devam filmine halen tek bir şahesermiş gibi yaklaşabiliyoruz.

    2003’de vizyona girmiş, teknik ve hikaye bakımından bir animasyon şaheseri olarak bilinen Finding Nemo’nun devam filmi olan Kayıp Balık Dori de işte bu tarzda mucizevi bir devam filmi. Bu yeni film, ilk yapımın hikaye şablonunu neredeyse dakikası dakikasına tekrarlıyor. Yapılan tek büyük değişiklik, ilk filmde çekingen baba Marlin ile unutkan balık Dori, Marlin’in tek oğlu olan Nemo’yu bulmak için Pasifik okyanusunun öbür ucuna macera dolu bir yolculuğa başlıyorlar, Kayıp Balık Dori’de ise Marlin ve Nemo, kaybolan Dori’nin peşinden gidiyor.

    Orjinal yapımda ara karakter olarak gösterilen Dori’nin devam filminde hikayenin odak noktası olması pek de şaşırtıcı değil, sonuçta bu karakter dünya çocukları arasında o kadar popüler ki, geçen yıl çocuklar arasında düzenlenen bir ankette Dori, hem Pixar, hem de Disney tarihinin en beğenilen karakteri seçilmişti. Çocukların kısa dönem hafıza kaybından yakınan Dori’nin masumluğunu ve canayakınlılığını çekici bulması gayet normal, fakat kanımca etrafındaki karmaşık dünyadan kendi çapında bir anlam yaratmaya çabalayan Dori’nin özellikle bu yüzden miniklerle kişisel bir bağlantı yakaladığını düşünüyorum.

    İlk film Nemo’nun ailesine dönüşünü anlatmasıyla ev ve ailenin önemine odaklanıyordu. İkinci film ise ilkinin temalarını alarak daha derine gidiyor, ev ve aile kavramlarının aslında ne kadar soyut olabileceğini inceliyor. Ayrıca bunun dışında engelli bir çocuğa sahip olan bir ailenin yaşamla nasıl başa çıktığını harikülade bir duygusal incelik ve mizah ile gösteriyor. Kayıp Balık Dori, Dori’nin çocukluğunu gösteren bir flashback ile açılıyor. Pixar, Up’da yaptığı gibi Disney’in animasyon filmlerinin başlangıcında ailelerin trajik bir biçimde ayrılmalarını betimleyerek seyirciyi hüngür hüngür ağlatan 80 yıllık geleneğini devam ettiriyor.

    Dori’nin ebeveynleri, kızlarını hafıza problemi yüzünden hep yanlarında tutmaya çalışıyorlar. Fakat ne yazık ki eninde sonunda Dori kayboluyor, ve zaman içinde anne ve babasının varlığını unutuyor. İşte bu noktada Marlin ile tanışıyor ve Nemo’yu bulmak için maceraya atlıyor. Şimdi ise Nemo’nun kurtarılmasının arasından bir yıl geçmiştir ve rastgele bazı anıların onu bulması sayesinde Dori anne ve babasını hatırlar. Onları bulmak için tek yapabileceği şey bir daha okyanusun diğer tarafına yolculuğa koyulmaktır. Bu yolculuk sırasında Dori’nin hem ailesini, hem de kendilerini unutacağından korkan Marlin ve Nemo ise Dori’nin peşinden gider.

    Filmin ilk perdesi okyanusta geçiyor ve ilk filmden sevdiğimiz bazı karakterler geri geliyor. Bu noktadan sonra kahramanlarımız kendilerini bir su yaşamı parkında bularak birbirinden çılgın maceralara atlıyorlar. İlk film ile kıyasla baştan sona aynı mekanda geçmesin diye bu su parkı ortamı yaratılmış gibi. Bu yeni mekan her ne kadar yaratıcı bir kaç espriye sahip olsa da (İlk Alien filmine göndermede bulunan bir sekans en komiği) Finding Nemo’nun iki balığın bir balığı bulmaya çalıştığı epizodik macerasını yeni de benzer bir biçimde takip ediyor.

    Fakat aralarında mizantropik bir ahtapot ve iç radarı çalışmayan bir yunusun da bulunduğu yeni karakterler hikayeyi her adım taze ve eğlenceli tutuyor. Filmin inanılmaz yaratıcı bir biçimde balıklarla dolu bir hikayeyi Fast & Furious serisine taş çıkartacak heyecanlıkta bir araba kovalamaca sahnesiyle bitirmesi ise kendi başına dahiyane bir orjinallik. Dori’nin anne babasını bulmak için girdiği obsesif macera ise, ev ve aile temalarının gerçek anlamını anlamasıyla duygusal bakımdan da gayet tatmin edici bir final sunuyor.

    Pixar’ın teknik mükemmelliğinden artık bahsetmeye bile gerek var mı? Geçen senenin The Good Dinosaur’undaki inanılmaz foto-gerçekçi arka planlar Kayıp Balık Dori ile artık CGI ve gerçek yaşam arasındaki ince çizgiyi göz göre göre kaldırıyor neredeyse. Finding Nemo ve 2000li yılların en iyi filmi olduğunu düşündüğüm Wall-E’nin yönetmeni Andrew Stanton, Kayıp Balık Dori ile Pixar’a geri dönerek belki de ilk filmden bile daha derin (Valla kelime oyunu yapmıyorum) ve başarılı bir devam filmi yaratıyor.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top