Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Habertürk
Yazar: Mehmet Açar
“Aquaman”, bence politik, psikolojik ya da düşünsel anlamda ilgiye değer hiçbir yan taşımayan gösterişli bir aksiyon. Denizde ve karada yaşayanların arasındaki ilişkilerden Hayao Miyazaki'nin "Deniz Kızı Ponyo" adlı animasyonda neler çıkardığını hatırladığımda hikâyenin zayıflığı daha net olarak ortaya çıkıyor. Bu arada, gerilim ustası James Wan'ın filme yönetmen olarak ne kattığını anlamak pek mümkün değil. Zaten filmin büyük bölümü bilgisayardan çıkmış görüntülerle dolu... Baştan sona bir özel efekt şovu seyrediyoruz... Özellikle deniz altında geçen sahnelerde tam bir fantazi dünyasındayız. Grafik olarak her karenin çok iyi tasarlandığı, özel efektlere müthiş özen gösterildiği kesin...
Eleştirinin tamamı için: Habertürk
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
Krallık’ müessesesine ‘Game of Thrones’dan (‘Kral Drogo’) aşina olan (ben ise ona şimdiki zamanın ‘Conan’ı vasfıyla aşina olmuştum) Jason Momoa’nın ‘Aquaman’de gayet iyi bir performans sunduğu filmin diğer ana karakterlerine Amber Heard (‘Prenses Mera’), Willem Dafoe (‘Vulko’), Patrick Wilson (‘Kral Orm’), Nicole Kidman (‘Kraliçe Atlanna’), Yahya Abdul-Mateen II (‘Black Manta’) gibi oyuncular hayat veriyor. Sicilya’da geçen aksiyon bölümünün bir adım önde gözüktüğü, davul çalan ahtapotlardan denizatlarının, köpekbalıklarının ve envai çeşit sualtı yaratığının cirit attığı kaotik savaş sahneleriyle bezeli ‘Aquaman’, aslında ‘uzay operası’ geleneğine yakın duran bir yapıya sahip. Özetle ‘suda aksiyon oynuyor’ diyebiliriz...
Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
Sabah
Yazar: Olkan Özyurt
James Wan'ın çektiği film kabul etmek gerekirse görsel açıdan etkileyici. Sebebi de çoğu sahnesinin sualtında geçmesi ve bu dünyanın atmosferinin iyi kurulmuş olması. Ki Wonder Woman'dan da biliyoruz ki, fantastik-epik hikayelerin görsel tasarımını DC Comics iyi yapıyor. Fakat iş hikaye anlatmaya gelince tıpkı Wonder Woman gibi Aquaman de çuvallıyor. Kanımca bunun sebebi süper kahramanların süperliklerine çok bağlı kalınması ve kahramanların bir karakter olarak görülmemesi. Çünkü Aquaman de Wonder Woman gibi olaylarla etkili bir şekilde mücadele ediyor etmesine ama hep bir tip olarak kalıyor...
Eleştirinin tamamı için: Sabah
T24
Yazar: Atilla Dorsay
Ayrıca tam bir dünya gezisi var filmde. Dinozorlu ‘kayıp dünya’lar... Afrika çölleri... Hint Okyanusu adaları...Ve de Sicilya adası. Ama bu tarih kokan mekan öylesine tahrip ediliyor ki... Sanki taş üstünde taş kalmıyor. Umarım gerçekten öyle olmamıştır!.. Ve de kimi tuhaf sahneler. Bir tür görsel ve hınzır mizah içeren... Örneğin bir kırmızı balığı yutan Atlanna- Nicole Kidman... Denizatına binmiş bir Kral Nereus…Ya da sayısız koluyla mükemmel davul çalan bir ahtapot!... Baş rolde bol dövmeli bedenine yapışık giysisiyle antik bir hippi gibi duran erkek irisi Jason Momoa. Ki bana hiç sempatik gelmedi. Valla kızımı istese vermem!.. Ve arada birkaç akılda kalan laf. Örneğin şu: “Bir kraldan daha iyisi ne olabilir? Elbette bir kahraman.” Doğru söze ne denir?.. Evet, tüm bunlar ilginç. Ama hepsi birden filmi sonuç olarak büyük bütçeyle kotarılmış bir ‘B filmi’ olmaktan kurtaramıyor. Bu kadarıyla yetinirseniz...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Habertürk
“Aquaman”, bence politik, psikolojik ya da düşünsel anlamda ilgiye değer hiçbir yan taşımayan gösterişli bir aksiyon. Denizde ve karada yaşayanların arasındaki ilişkilerden Hayao Miyazaki'nin "Deniz Kızı Ponyo" adlı animasyonda neler çıkardığını hatırladığımda hikâyenin zayıflığı daha net olarak ortaya çıkıyor. Bu arada, gerilim ustası James Wan'ın filme yönetmen olarak ne kattığını anlamak pek mümkün değil. Zaten filmin büyük bölümü bilgisayardan çıkmış görüntülerle dolu... Baştan sona bir özel efekt şovu seyrediyoruz... Özellikle deniz altında geçen sahnelerde tam bir fantazi dünyasındayız. Grafik olarak her karenin çok iyi tasarlandığı, özel efektlere müthiş özen gösterildiği kesin...
Hurriyet
Krallık’ müessesesine ‘Game of Thrones’dan (‘Kral Drogo’) aşina olan (ben ise ona şimdiki zamanın ‘Conan’ı vasfıyla aşina olmuştum) Jason Momoa’nın ‘Aquaman’de gayet iyi bir performans sunduğu filmin diğer ana karakterlerine Amber Heard (‘Prenses Mera’), Willem Dafoe (‘Vulko’), Patrick Wilson (‘Kral Orm’), Nicole Kidman (‘Kraliçe Atlanna’), Yahya Abdul-Mateen II (‘Black Manta’) gibi oyuncular hayat veriyor. Sicilya’da geçen aksiyon bölümünün bir adım önde gözüktüğü, davul çalan ahtapotlardan denizatlarının, köpekbalıklarının ve envai çeşit sualtı yaratığının cirit attığı kaotik savaş sahneleriyle bezeli ‘Aquaman’, aslında ‘uzay operası’ geleneğine yakın duran bir yapıya sahip. Özetle ‘suda aksiyon oynuyor’ diyebiliriz...
Sabah
James Wan'ın çektiği film kabul etmek gerekirse görsel açıdan etkileyici. Sebebi de çoğu sahnesinin sualtında geçmesi ve bu dünyanın atmosferinin iyi kurulmuş olması. Ki Wonder Woman'dan da biliyoruz ki, fantastik-epik hikayelerin görsel tasarımını DC Comics iyi yapıyor. Fakat iş hikaye anlatmaya gelince tıpkı Wonder Woman gibi Aquaman de çuvallıyor. Kanımca bunun sebebi süper kahramanların süperliklerine çok bağlı kalınması ve kahramanların bir karakter olarak görülmemesi. Çünkü Aquaman de Wonder Woman gibi olaylarla etkili bir şekilde mücadele ediyor etmesine ama hep bir tip olarak kalıyor...
T24
Ayrıca tam bir dünya gezisi var filmde. Dinozorlu ‘kayıp dünya’lar... Afrika çölleri... Hint Okyanusu adaları...Ve de Sicilya adası. Ama bu tarih kokan mekan öylesine tahrip ediliyor ki... Sanki taş üstünde taş kalmıyor. Umarım gerçekten öyle olmamıştır!.. Ve de kimi tuhaf sahneler. Bir tür görsel ve hınzır mizah içeren... Örneğin bir kırmızı balığı yutan Atlanna- Nicole Kidman... Denizatına binmiş bir Kral Nereus…Ya da sayısız koluyla mükemmel davul çalan bir ahtapot!... Baş rolde bol dövmeli bedenine yapışık giysisiyle antik bir hippi gibi duran erkek irisi Jason Momoa. Ki bana hiç sempatik gelmedi. Valla kızımı istese vermem!.. Ve arada birkaç akılda kalan laf. Örneğin şu: “Bir kraldan daha iyisi ne olabilir? Elbette bir kahraman.” Doğru söze ne denir?.. Evet, tüm bunlar ilginç. Ama hepsi birden filmi sonuç olarak büyük bütçeyle kotarılmış bir ‘B filmi’ olmaktan kurtaramıyor. Bu kadarıyla yetinirseniz...