Senaryosu, Stephen King’in aynı isimli romanından (1986) uyarlanarak, (aynen serinin ilk bölümü “It” de (2017) olduğu gibi) Gary Dauberman tarafından yazılan “It Chapter Two”, yönetmen koltuğunda Andy Muschietti’nin oturduğu fantastik bir drama…
6 Eylül 2019 tarihinde Amerika’da vizyona giren filmin, 6.5 (207.954 oy) ve 4.0/5 (25 bin üzerinde oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 6.1/10 (373 yorum) ve 58/100 (52 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, orta karar bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Ama biz yine de (35 milyon dolar olan birincisinin iki katını aşan) 79 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve 684 milyon dolarlık oldukça iyi bir hasılat rakamına da ulaşmış olan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun içinde:
i. “Losers Club / Kaybedenler Kulübü” üyesi altı eski arkadaşın, içinde dolandıkları kanalizasyon ve mağaralar dâhil (Port Hope, Ontario daki) dış mekanlar haricindeki her şeyin 4.5 hektarlık bir alanda kurulu olan devasa Pinewood Toronto Stüdyolarında inşa edilen set de,
ii. Post – prodüksiyon çalışmalarının da Lola VFX, Make VFX, Rodeo FX ve Soho VFX gibi görsel efektin piri firmalarca yürütüldüğü filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, teknolojinin tüm olanaklarının seferber edilerek yönetmenin emrine verildiği oldukça uzun devam filmlerden biri olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Hatta 2019 Eylül ayı içinde RUE MORGUE TV’ye verdiği bir mülakattan öğrendiğimiz kadarıyla, bununla dahi hızını alamayan Muschietti, “It” in iki bölümünün birleştirilip, iki üç yeni sahnenin de eklendiği bir "Super Cut" versiyonun peşindeymiş…
Ki, bize göre bu da nereden bakılırsa bakılsın (hafiften “çakır keyif” olmadıkça her bünyenin tek seferde hazmetmesi biraz zor olan) beş saati aşan bir süreye tekabül eder…
Aslında, filmin bir sahnesinde, James McAvoy’a bisiklet satan ikinci el bir eşya dükkânının sahibi olarak küçük bir rolde de olsa karşımıza çıkan Stephen King’in hikâyesi oldukça sağlam…
Muhtemelen yine kendisinin “gözetim ve onayı” ile “The Conjuring Universe / Conjuring Evreni” projesi filmlerinden de tanıdığımız Gary Dauberman tarafından yazılan senaryoda da her hangi bir sorun yok…
Filmin, Jessica Chastain, James McAvoy, Bill Skarsgård ve Finn Wolfhard’ın dikkatleri üzerlerinde topladıkları oyuncu kadrosu da yeterince iyi…
Üstelik “A Nightmare on Elm Street 5: The Dream Child” (1989) üzerinden yapılan nazik bir saygı duruşu da mevcut filmde…
Fakat gel ve gör ki, “Midway” in (2019) yorumunda da ifade ettiğimiz gibi yoğun “yeşil perde” ve “CGI” kullanımı Stephen King’in hikâyesinin bütün büyüsünü ortadan kaldırıyor…
Hele o, finaldeki kavga sahnelerinde, “The Mummy Collection” filmlerinin Scorpion King’ine benzer bir görünüme büründürülen “Pennywise” karakteri yok mu?
“Pes” dedik, başka da bir şey söyleyemedik…
Fakat sıraladığımız bu eksikliklerine rağmen, kendini dev aynasında, asla yenilmez ilahlar gibi gören “şişkin egolara sahip palyaçolara”, doğru bir strateji ile hadlerinin bildirilebileceği mesajını da veren hikâyesi nedeniyle, eleştirilerimizi çok daha fazla uzatmayı da istemedik…
Belki biraz tarzımızın dışında olacak ama tek bir “spoiler vermeden” buraya kadar yazdıklarımızın tamamı, zımnen de olsa ikisini de içerdiği için filme ilişkin hem ilk tespitimiz hem de ilk önerimiz olsun… Ayrımı gönlünüze göre siz kendiniz yaparsınız…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 2,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de çok büyük bir beklentiye girmeden, “bir şans da siz verebilirsiniz” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler…