Kaçan balık ‘yetişkin’ oldu!
Yazar: Fırat Ataç35 milyon dolarlık bütçesini yirmiye katlayarak ‘tüm zamanların en çok gişe yapan korku filmi’ olan It (2017), bütünü oluşturan parçalarının hiçbirinde en ufak arızaya mahal vermeyerek bu başarıya ulaşmıştı. Yapımcılarla yaşadığı fikir ayrılıklarından dolayı yönetmen/senarist koltuğundan ayrılan Cary Joji Fukunaga sonrasında bir süre ‘lanetli proje olma’ potansiyeli taşıyan film, yönetmenlik yeteneğini eşiyle birlikte kaleme aldığı Mama’da ispatlayan Andy Muschietti’ye nasip oldu.
Tek ve en büyük dert bertaraf edildikten sonra büyük bir cast başarısı olarak görülebilecek çocuk oyuncu seçimleri, yoğun bir reklam kampanyası ve izlenme rekorları kıran bir fragman ile yaklaşmakta olan fırtına kendini iyiden iyiye belli etmişti zaten. Sonrası herkesin malumu… Stephen King’in devasa romanını okuyanlar, olacaklar konusunda fikir sahibi olsalar da Kaybedenler Kulübü’nün 27 sene sonra yaşayacağı macera merak uyandırıcıydı. It Chapter Two, kendi yükselttiği standartların üzerine çıkma ya da onları koruyabilme görevini sırtına yüklenerek senenin en çok beklenen filmlerinden birine dönüştü.
King’in 1984’te Bangor’da yaşanan bir nefret cinayetinden ilham alarak yazdığı ünlü girizgahı oldukça sert bir şekilde perdeye aktaran film, ‘hemen kasabanıza geri dönün!’ çağırısını yüksek sesle haykırıyor. Xavier Dolan’ın akılda kalıcı bir cameo’da hayat verdiği eşcinsel Adrian Mellon’un homofobik Derryliler tarafından saldırıya uğradığı anlar, Pennywise’ın son darbesiyle nihayete eriyor. Aradaki 27 yıl boyunca Derry’de yaşayan ve ‘o günün’ gelmesini bekleyen Mike’ın telefonuyla sarsılan diğer Kaybedenler Kulübü üyeleri, verdikleri sözü tutmak için yola koyuluyorlar. Yetişkin hayatlarından çocukluk korkularına yaptıkları bu yolculuk, ilk filmi değerli kılan travmaların da su yüzüne çıkmasını sağlıyor.
Romanın ve 1990 tarihli kült mini dizinin daha az ilgi çekici tarafı olan ikinci bölüm, burada da aynı kadere mahkum oluyor. Problemin ana kaynağı kompakt yapıdan çıkıp, sayısız kısa korku filminden bir bütün yaratmaya çalışmak...Muschietti, genel seyirci reflekslerinin farkında ancak bu durum büyük bir fırsatın kaçması da demek aynı zamanda. Karakterlerin günümüzde nelerle uğraştığını bilmemiz elzem olmasına rağmen nefes alabildiğimiz yer bir araya gelmeleri oluyor. It’in hikayesini çekici kılan unsurun bu arkadaşlık olduğu çok açık.Film, en büyük günahı tam da burada işliyor. Unutulan geçmişi hatırlamak kisvesi altında herkesi bir yana sürüklüyor, karakterlerin her birine kendi korkularıyla alakalı gerilim sahneleri bahşediyor. Kurulumu bakımından birbirinin kopyası olan ‘sessizlik, tansiyon ve kılıktan kılığa giren Pennywise’la kapanış’ formülü, sadece anı kurtarmaya yetiyor. İstismar, aile içi şiddet, depresyon,zorbalık gibi Pennywise’ın normal dünya ile bağlantısını kuran olgular yeterince deşilemiyor.
Andy Muschietti ve senarist Gary Dauberman’ın ortaklaştığı, lakin ne idüğü belirsiz kararsızlık hali filmin her anına sirayet etmiş durumda. Canavarın geçmişini Kızılderililerin karşısında durduğu kozmik bir güce bağlamak, Dauberman’in Conjuring Evreni geçmişinin de etkisiyle yeni öcüler yaratmak, insani yetersizliklerimizi ön plana çıkarıp korkularla oynamak gibi tek bir filme fazla gelen fikirler bunlar.
İlk filmin çekiciliği tescilli oyuncu kadrosunu olabildiğine kullanmak için dahiyane bir fikir olan paralel anlatım, karakterlerin çocuk ve yetişkin hallerini aynı korku sekansı içinde birbirine yediriyor. Kimi zaman ‘ilk filmde kullanılmayan çıkarılmış sahneler ikinci filme eklenmiş’ hissiyatı dört bir yanı sarsa da genel anlamda başarılı bir tercih bu.
Yine, yeni, yeniden kusursuz bir cast seçimiyle arz-ı endam eden yetişkin Kaybedenler Kulübü’nde ise özellikle Bill Hader’in Richie performansı ayrı bir yere konumlanıyor. İlk filmin sonrasında ‘daha güçlü’ bir kadın olarak görmek istediğimiz Beverly ve onu canlandıran Jessica Chastain ise senaryonun en çalakalem yazılan parçalarının kurbanı oluyorlar. Daha önce de belirttiğimiz gibi… It Chapter Two, kaçırılmış bir fırsat. Yine de tüm bu olumsuz referanslar, süslü ve eğlendirici bir ana akım korku örneği izleyeceğiniz gerçeğini değiştirmiyor.