Hesabım
    Paradies: Glaube
    Ortalama puan
    3,1
    1 Puanlama
    Paradies: Glaube hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    1 Eleştiri
    3
    0 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Burak H.
    Burak H.

    Takipçi 121 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    21 Ocak 2014 tarihinde eklendi
    Yönetmen serinin ikinci filmi Glaube (İnanç)’ta ise Teresa’nın kızını bıraktığı teyzesi Anna Maria’nın öyküsüne odaklanıyor. En az Teresa’nınki kadar umutsuz bir hikaye izlediğimiz Paradies: Glaube, kendini dine adamış ve yobazlığın sınırlarını zorlayan orta yaşlı bir kadını anlatıyor. Seidl’ın statik kamera açılarını buram buram hissettirdiği açılış sekansında Anna Maria’nın yaşantısının düzenine giriyoruz. Bir hastanenin radyoloji servisinde tekniker olarak çalışan kadın, gelen hastalara nasıl pozisyon almalarını ve görüntüleme esnasında neler yapmaları gerektiğini anlatırken aslında bir yandan kendi hayatının monotonluğu ve kuralcılığının tüyolarını veriyor. Bir iki haftalığına tatile çıkan Anna Maria, bu tatil süresinde çantasına koyduğu bir Meryem Ana heykeliyle Avusturya’ya yeni taşınmış insanların kapılarını çalarak onları dine davet ediyor. Bu süre boyunca çok farklı insanlarla tanışıyor. İkinci evliliklerini yapmış bir çiftle tanrı olgusunu tartışıyor, alkolik bir kadını hak yoluna davet ederken tacize uğruyor, mental durumu tartışmaya açık yaşlı bir adamı ölmüş annesi üzerinden inanca çağırıyor. Anna Maria’nın yaşantısı o kadar sönük, sıradan ve monoton ki bir an olsun Glaube’nin de bu durumlardan muzdarip olacağı düşüncelerinin gark etmesi oldukça muhtemel. Her gün belirli rutinlerini gerçekleştiren kadının modern insan için sıkıcı ve manasız hayatı, koyu bir Müslüman olan eski kocasının eve geri dönmesiyle bir anda boyut değiştiriyor. Anna Maria ne kadar disiplinli ve saf bir kadınsa, Nabil o kadar girişken ve sesini çıkarabilen bir adam. Belden aşağısı felçli olan Nabil’in evdeki kediye karşı olan tavrı dahi Anna Maria ile olan kişilik farkını ortaya koymakta yeterli oluyor. Birbirine tamamen zıt bu iki karakterin münakaşası çerçevesinde ilerleyen Glaube, Liebe’de olduğu gibi modern insanın eksik yönlerini eleştirmekte bir hayli cesur davranıyor. Seidl’ın en az ilk film kadar çarpıcı bir kurgu oluşturduğunu ve Maria Hofstätter’ın da Margarete Tiesel’den aşağı kalır yanı olmadığını özellikle belirtmek gerekiyor. Liebe’de kullanılan modern insan tasvirinde politik mesajlar eşliğinde Teresa’yı kullanan yönetmen, bu sefer inanç sistemlerinin insanoğlu üzerindeki karar verici ve yapıcı rolünü eleştiriyor. Varı yoğu İsa ve Meryem Ana olan, cinsel arzularını bile İsa heykeli ile gideren bir kadının kapalı zihnini izlediğimiz Glaube, son dönemlerde din olgusu üzerine yapılmış en başarılı eleştirilerden biri olarak kabul görmeli.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top