Ortalama puan
4,0
459 Puanlama
Büyük Budapeşte Oteli hakkında görüşlerin ?

25 Kullanıcı yorumları

5
8 Eleştiri
4
8 Eleştiri
3
7 Eleştiri
2
0 Eleştiri
1
2 Eleştiri
0
0 Eleştiri
3,0
25 Ocak 2015 tarihinde eklendi
Filmin yıldızı:Filmin yönetmeni olan Wes Anderson
Basit bir hikaye ve sıradan sayılabilecek bir senaryo ama kendine özgü kamera kullanımı,diyaloglar ve ünlü oyuncularla müthiş bir anlatım,modern bir masal...
3,5
15 Eylül 2014 tarihinde eklendi
Yönetmen: Wes Anderson
Senaryo: Wes Anderson, Stefan Zweig
Oyuncular: Ralph Fiennes, Tony Revolori, Saoirse Ronan, Willem Dafoe, Adrien Brody, Edward Norton
Tür: Komedi, Cinayet

Wes Anderson’un kendine has sinema dili, kendine has hikaye örgüsü ve eskitilmiş havası (Vintage, Retro) veren görüntü rengiyle sinema dünyasında bambaşka bir yerde adını söyletiyor. Ve büyük oyunculardan figüran yaratma işinde de ciddi gözüküyor. Zira Adrien Brody, Jude Law F. Murray Abraham, Edward Norton, Tilda Swinton, Mathieu Amalric, Owen Wilson ve Harvey Keitel gibi Hollywood’un kalburüstü oyuncularını, hikayenin ufak yan rollerinde görüyoruz. Yine baş karakterlerimizden biri erken olgunlaşmış bir ergen olurken, film boyunca nereden çıkacak diye beklediğimiz Bill Murry, Murry’siz Wes Anderson filmi olmaz dedirtiyor yine. “Grand Budapest Hotel” ilk defa bir Wes Anderson filmi izleyen biri için pamuk şeker gibi mutlu edecektir. Ama daha önce Rushmore, The Royal Tenenbaum ve özellikle de Moonrise Kingdom’ı izlediyseniz, yine kaliteli bir iş yaptığına şahit olacaksınız. Filmin Görüntü Yönetmeni Robert D. Yeoman ve Sanat Yönetmeni Stephan O. Gessler’ın da hakkını teslim etmek gerekir. Masalsı bir dünya yaratmışlar. Avusturyalı Stefan Zweig’in romanlarından esinlendiği filmde, Wes Anderson’un yaşamın içindeki büyük olayları (ölüm, evlilik vs.) basitleştirmesi ve karakterlerine de düz anlattırabilmesi hikayeyi ayarında köpürtüyor ve komedi unsurunu çaktırmadan ortaya çıkarıyor. Ralph Fiennes ise kibar otel görevlisi M. Gustave karakteriyle filmin tek izlenme sebebi dahi olabilecek bir performans gösteriyor. Film simetrisi, görüntü rengi ve kendine has roman tadında anlatımıyla, hoş ayrıntılarıyla benden tam puan alsa da güzel başlayan hikaye filmin sonlarına doğru sıkıyor, sonuç bölümü basit ve bazı şeyleri havada bırakıyor. Bu arada filmi 1080p izlemek gibi bir gayeniz varsa, filmin büyük bir kısmının geçtiği 1930’lu yıllarda ki asıl hikayesi 4:3 formatta izleyicilerine sunuluyor.

Genç Yazar (Jude Law) eski şöhretini kaybetmiş Budapeşte Otel’de kalıyordur. Otel’in hamamında çimerken, Otelin sahibi Mr. Moustafa (F. Murray Abraham) ile tanışır. Mr.Moustafa, bu büyük otele nasıl sahip olduğunu öğrenmek isteyen genç yazarı akşam yemeğine davet eder ve bu ilginç başarı hikayesini anlatmaya başlar. Genç Zero Moustafa (Tony Revolori) Lobi Boy olarak başladığı çalışma hayatından, Otelin Odacısı M. Gustave (Ralph Fiennes) ile yaşadıkları macerayı ve büyük aşkı Agatha’yı (Saoirse Ronan) anlatır.
3,0
3 Aralık 2014 tarihinde eklendi
Büyük Budapeşte Oteli ni beğenseydim keşke..Gerek kadrosu, gerek dünyasıyla insanın gayet iştahını kabartan bir film..Her an bir beklenti içinde olduğumdan yine de pür dikkat izleyebildim, yalnız son on dakikasında kısa süreli rüyalarla devam ettim .. Ama bir sanat filmi olarak düşünürsek eğer beni ekran başında diğerlerine nazaran uzun tuttuğunu söyleyebilirim..
3,5
10 Haziran 2014 tarihinde eklendi
Büyük Budapeşte Oteli, bir kitap tanıtımı ile başlıyor. Yazar (Jude Law) yazmış olduğu kitabın kaynağını bize aktarıyor. Yıl 1968, hayali bir avrupa ülkesi olan Zubrowka Cumhuriyetindeki eski şatafatlı günlerini kaybetmiş, Büyük Budapeşte Oteli'ne giden yazar, otelde karşılaştığı otel sahibi Zero Mustafa ile yediği bir akşam yemeği sırasında, Zero Mustafa'dan otelin sahibi olması sürecini anlatmasını istiyor. Film bu noktadan sonra Zero Mustafanın anlatımına geçiyor. Otelde çalışmaya başladığı ilk günden itibaren yaşadıklarını bizlere aktarıyor.

İşte bu noktada karşımıza otelin bütün işlerinden sorumlu konumundaki Gustave (Ralph Fiennes) ile tanışıyoruz. 1932 yılında otelin gözde olduğu bir dönemde, kendini otelle bütünleştiren Gustave, otelin her şeyi. Otelin seçkin konukları, özellikle Bay Gustav için gelenlerle dolu. Konukların zengin, yaşlı, kendine güvenmeyen, kendini beğenmiş, yüzeysel, sarışın ve muhtaç olmaları gerekiyor. Bu seçkin konuklardan biri olan Dowager Kontesinin evinde öldüğü haberi üzerine Gustav ve Zero yola çıkarlar. Kontesin kendisine "Elmalı Çocuk" adlı çok değerli bir tabloyu bıraktığını öğrenir. Böylesine değerli bir tablonun başkasının eline geçmesini istemeyen oğul Dmitri (Adrien Brody), karşı atak olarak kontesin Gustave tarafından öldürüldüğünü iddia ederler. Bundan sonraki süreç, masumiyetliğin ispatı ve mirasın ele geçirmesi olarak devam ediyor.

Avustralyalı yazar Stefan Zweig romanlarından esinlenilmiş olan film, tam bir görsel şölen. Pembe, sarı ve mor renklerin yanında zerafet, naiflik ve enine çizgili hapishane formaları. Savaş ve Nazi varlığına dayanamayarak intihar eden yazarın etkileriyle film savaş göndermeleri yapmayı ihmal etmiyor. Aslında tüm miras kovalamacası anlatımının altındaki pembe tonlu bir savaş için kitap kapağı gibi. Kitabın kapağını açınca içeride daha farklı şeyler görüyorsunuz. Zaten üçüncü bir şahıs üzerinden bölümler halinde anlatılan yapım, bir kitabı okuyormuşsunuz havasını veriyor.

Savaşın etkisinde kaldığı dönemde, otelde kullanılan hemen hemen her şeyin üzerindeki Nazi benzeri figürler çok; ama çok zekice. Bunun yanında oteldeki tablonun gerçeklik kazandığı sahne ve tablodaki dağın şekli ile film boyunca ordan oraya taşınan pastaların şekillerinin aynı oluşu. Ya da sırf film için yapılan Elmalı Çocuk tablosu çok ince düşünülmüş ayrıntılar.

Film boyunca Gustav nasıl biri sorusunu sordum durdum. Yaşlı kadın ölünce kendisine bir miras kalabilir mi umuduyla yollara dökülen bir çıkarcı mı?
- Gençken hep biftek yersin; ama yıllar geçtikçe daha ucuz etlere yönelirsin, benim için sorun değil çünkü öylesini severim. Söylemi ile yaşlı sevgililerden hoşlandığını mı ima ediyor.
Genç çırağı yanına onu kullanmak için mi yoksa ona acıdığı için mi aldığını filmin sonunda bile çözebilmiş değilim. Karakterlerin özel hayatlarının biraz yüzeysel geçildiğini düşündüğüm filmin sonun da biraz aceleye getirildiğini düşünüyorum.

Filmde bir çok ünlü oyuncu olmasına rağmen, hatırlanılacak olan tek isim Ralph Fiennes.

Görselliğine, zekice göndermelerine ve absürt komedisine rağmen, ki ben absürt komedi seven biriyim, filme gülmedim. Bu filmin kötü olduğunu anlamına gelmiyor elbette. Yönetmenin daha önce izlemiş olduğum Moonrise Kingdom filminden çok daha başarılı bulmama ve sevmeme rağmen, film beni güldüremedi (Duygusuz muyum neyim).

Filmin IMDB puanı: 8,3.
3,5
9 Ekim 2014 tarihinde eklendi
Gerçekten farklı bir film. Kostümler, mekanlar, konuşmalar çok farklı ve güzel olmuş. Başarılı bir film.
3,5
17 Ağustos 2014 tarihinde eklendi
Bu keyif dolu macerada Gustave ve Zero’nun birbiri arasındaki gelişen ilişki etrafında değişmekte olan çağa aldırış etmeden insanların kendi çıkarları için nasıl mücadele verdiklerine şahit oluyoruz.

Özellikle yönetmen Wes Anderson’ın izleyiciye hikayeyi hayali bir dünyada sunması çok yerinde bir çalışma olmuş. Böylece filmi izlerken yönetmenin bize vermek istediğinden başka bir şey almıyoruz. Diğer türlü senaryo, mekânlar ve karakterler içinde bayağılaşabilirdi.

Filmin sunumuna diyecek pek bir sözüm yok. Filmi izlerken sürekli bir kaçamak sürekli bir kovalamaca… Oradan oraya sürüklenirken farklı farklı mekanlar…

Mekânların altını çizmeden edemeyeceğim. Sanki dudağımızı az az oynatıp kitap okurken sayfalar arasından yayılan kokuyu burnumuza çekerken aldığımız hissi aldım filmi izlerken ve dediğim gibi özellikle mekân betimlemelerinde bu his doruk noktasına ulaştı.

Geniş ve deneyimli oyuncu kadrosuyla, muazzam mekânlar etrafında gelişen maceralara tanıklık ederken Gustave ve Zero’nun arasındaki samimiyeti ve o sıcacık bağlılığı hissedeceksiniz. Görsel bir şölenle adeta gözlerinizin keyfini yerine getirecek bir film.
3,5
3 Eylül 2019 tarihinde eklendi
Sanatsal farklı bir tarzı olan bir film. Abartılacak kadar iyi değil fakat yerin dibine sokacak kadar da kötü değil ortalamanın üzerinde iyi bir film
Daha Fazlasını Göster