Her izleyiciye hitap etmeye bilir. Gerçekten ilginç bir tarzı var. Kamera açıları teknikleri olsun filmin herşeyi ilgi çekici fakat filmin 1 sa 40 dk olmasına rağmen biraz yavaş ilerliyor belki tarzına alışamadığımdan yine de izlemenizi şiddetle tavsiye ederim çünkü değişik kendine has bir tarzı var yani izlemekten bir fayda var. 9/10
Bu filmi beğenmeyen de ben sinemayı seviyorum demesin öyle bir şey. Bayağ komeisi polisiye izliyorsunuz ama alttan alta duygusal tümevarımlar var. Ve filmin bir yerinde başrolde ki adam birini görüyor da diyor ki AA sensin teşekkür ederiz iyi yürekli insan tatlı insan diyor ya. Ben de filmi izlerken yönetmeni tanıyınca aynı böyle oldum iste😁 teşekkür ederiz wes Anderson 😍
Değişik bir konu, sinemaya farklı bir bakış açısı.Kostüm ve dekorasyonları ile etkili ve kamera açılarının ustaca kullanıldığı tablo kadar muhteşem görüntü şovu.Kesinlikle büyük ekranda yada büyük ekran modunla izlenmeli.oldukça zengin ve ünlü oyuncu kadrosu.Bir otel işletmeciliğinde bile işinin önemini ciddiyetini bilen, dönemin son derece kibar, zarif, insancıl karaktere sahip bir kişilik.Film her zevke hitap etmeyebilir ama teknik ve alt yapı olarak oldukça başarılı ve senaryosu etkileyici
Açın izleyin bir film anaca bukadar sıcak olur. Nasıl bittiğini anlamaycaksınız. Tavsiye ediyorum sizin bütün dertlerinizi unutturacak bir komedi filmi 10/8.4
TEK KELİME İLE WES ANDERSON BAŞYAPITI Wes Anderson gibi bir dahinin Amerikan sinemasına birkaç beden fazla geldiğini söylemek biraz cesurca bir söylem olsa da biraz düşününce haklılık payı olduğunu fark edebiliyoruz. Uçuk kaçık filmlerinde hayal dünyasıyla gerçekliği pastel betimlemeler ve karakterlerle birleştiren usta yönetmen, en son Moonrise Kingdom ile kariyerinin zirve noktasına ulaşmıştı. Bu kadar iyi bir filmden sonra gelecek eserinin ne kadar riskli bir noktada ayakta durmaya çalışacağını tahmin edebilirsiniz. İlk olarak Berlinale’de görücüye çıkan, bir de festivalden büyük jüri ödülü kazanan Büyük Budapeşte Oteli, Anderson’ın önceki filmiyle yükselttiği çıtaya birden fazla basamak ekleyerek yönetmenin ustalık eseri olarak parlıyor Büyük Budapeşte Oteli’nde kendi zekasının ve hayal gücünün en uç noktalarına erişmiş gibi duruyor. İlk dakikalarında seyircide yüksek bir merak duygusu uyandıran filmin senaryosu en ufak bir şüpheye mahal vermeden kusursuzun kanlı canlı örneği olmuş desek abartmış olmayız. Büyük bütçeli yahut önemli filmlerin yıldız oyuncularının kısacık, basit rollerde hayat verdiği tuhaf karakterler, filmin adrenalini yüksek gidişatında seyircinin en samimi dostu oluyor. Yönetmen hayal ürünü bir dünyada, hayal ürünü karakterlerin ne kadar farklılaştırılabildiklerini kanıtlamak istercesine filmini basit patikalardan dolambaçlı yollara, sığ sulardan derin okyanuslara sürüklüyor. Öyle ki Büyük Budapeşte Oteli’nin her anında bir sonraki sahnede ne olacağını tahmin ettiğimiz halde bir an önce ilerlemesini bekliyoruz çünkü Anderson, iflah olmaz bir yaramaz çocuk olarak ritmi hiçbir şekilde düşmeyen ve en başından tutup duygu seli olup akan finaline kadar seyircisine kucak açan bir hikaye kurgusuyla karşımıza çıkmış. En güzel rüyalarımızı bile kıskandıracak bu yepyeni evrenin bir parçası olmak ise hiç zor değil zira yönetmen, her türden seyirciyi tatmin edecek bir portreye davet ediyor. Sıkı dostu Alexandre Desplat tarafından bestelenen harika müzikler eşliğinde, Anderson’ın kendisiyle özdeşleşen kamera kullanımı ve dekorlar da bu armoniye katılınca Büyük Budapeşte Oteli’nin mutluluktan ve sinemayı kutlamaktan daha azını vaat etmeyeceğini fark ediyoruz. Daha önce de bahsettiğim gibi yıldızlarla dolu kalabalık kadrosunun yağmur damlaları gibi bir bir ekrana düşüp bir anda yok olmaları ise hiçbir rahatsızlığa sebep olmuyor. Her biri bu armoniye renk katarak görevlerini yerine getiriyor, Anderson’ın baş yapıtının birer parçası oluyor.
Aynen öyle; Büyük Budapeşte Oteli’ni Wes Anderson’ın başyapıtı olarak rahatlıkla kabullenebiliriz. İvmesini hiçbir zaman düşürmeyen böylesi yaratıcı bir yönetmenin Amerika’nın muhafazakar sinema anlayışı içinde sıyrılıp bu gibi eserlerle karşımıza çıkıyor oluşu ise basitçe bir lütuftan daha azı olamaz. Moonrise Kingdom sonrasında daha iyisini yapabilir mi diye düşünürken Büyük Budapeşte Oteli ile karşılaşmak pek hoş oldu, peki bundan daha iyisini yapabilir mi? Aynı kuşkuya mahal vermeye gerek yok, neden olmasın deyip geçelim!
filmi beğendim, herşey ince ayrıntısına kadar düşünülmüş , akıcı bir filmdi. bazı sahnelere çok güldüm gerçekten. ama filmin büyük bölümünü beden 4:3 format çekmişler anlam veremedim. adamın hikayesini anlattığı bölümleri 4:3 format izlemek rahatsız etti beni onun dışında eğlenceli bir filmdi.
Yönetmen Was Anderson'un elinden çıkma En iyi film Oscar'ının en büyük adaylarından olan güzel film. Başrollerde Ralph Fiennes, Edward Norton, Adrien Brody, Tony Revolori, Saoirse Ronan gibi oyuncuların olduğu film geniş kadrosuyla seyir zevkini sonuna kadar sunuyor. Yönetmenin kendine has kamera kullanımı ve diyaloglar filme değer katan olgulardan. Tony Revolori'nin performansı göz dolduruyor. Sıradan bir senaryo olmasına rağmen yönetmenin elinde iyi harmanlanmış.
Filmin yıldızı:Filmin yönetmeni olan Wes Anderson Basit bir hikaye ve sıradan sayılabilecek bir senaryo ama kendine özgü kamera kullanımı,diyaloglar ve ünlü oyuncularla müthiş bir anlatım,modern bir masal...
Büyük Budapeşte Oteli ni beğenseydim keşke..Gerek kadrosu, gerek dünyasıyla insanın gayet iştahını kabartan bir film..Her an bir beklenti içinde olduğumdan yine de pür dikkat izleyebildim, yalnız son on dakikasında kısa süreli rüyalarla devam ettim .. Ama bir sanat filmi olarak düşünürsek eğer beni ekran başında diğerlerine nazaran uzun tuttuğunu söyleyebilirim..
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.