Senaryosunu da, Carlo Collodi'nin "The Adventures of Pinocchio" (1883) isimli romanının Gris Grimly'nin görsel hale getirdiği kitabından (2002) uyarlayarak Patrick McHale ile birlikte yazan usta sinemacı Guillermo del Toro'nun ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çeken Mark Gustafson ile beraber yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu “Guillermo Del Toro's Pinocchio”; müzikleriyle de kulakların pasını silen, fantastik bir animasyon olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 35 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve "En İyi Animasyon Film" kategorisindeki 2023 yılının Academy Ödülünün, en iddialı adaylarından birisi olabileceğini şimdiden kolaylıkla tahmin edebildiğimiz; 1930'lu yılların Faşist Mussolini İtalya'sının atmosferinin, arka plan olarak kullanıldığı bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Film, bir anlamda filmin anlatıcısı da (narrator) olan Sebastian J. Cricket'ın (seslendiren Ewan McGregor), ana karakterlere ilişkin aşağıdaki tanıtımıyla başlar:
"Geppetto Usta (seslendiren David Bradley), Pinokyo'yu (seslendiren Gregory Mann) yaptığında bir oğlunu çoktan kaybetmişti bile... Bu olduğunda, ben henüz ortalarda yoktum... Ama hikayesini öğrendim ve benim hikayem haline geldi...
Geppetto, Carlo'yu (seslendiren Gregory Mann) büyük savaşta (16 Ekim 1916) kaybetmişti... Birlikte sadece 10 yıl geçirmişlerdi... Fakat Carlo giderken, sanki ihtiyarın yaşama sevincini de yanında götürmüştü...
***
Mutlu ve mesut bir hayat sürdüren bu baba ile oğulun, hiçbir eksikleri yokmuş... Birbirlerine yetip de artıyorlarmış...
Rivayete göre, aslında Geppetto'nun kasabası savaşta hedef bile değilmiş ve uçaklar üslerine dönerlerken; ağırlık atmak için bombalarını aşağıya bırakmışlar...
Onlardan bir tanesi de, Geppetto'nun yeni bir haç yapmakta olduğu kiliseye isabet etmesi suretiyle; baba ile oğulun, sonsuza kadar birbirlerinden ayrılmalarına yol açmıştır...
Zira her zamanki gibi Carlo, kilisede de babasına çıraklık yapmaktaymış ve ne yazık ki; babası dışarıda kalmışken Carlo, içeride unuttuğu çam kozalağını almak üzere gerisin geriye kilisenin içine doğru yönelmiştir...
Bu elim olayın sonrasında...
Carlo'nun yetiştirmek istediğini söyleyerek babasına da gösterdiği pırıl pırıl çam kozalağını, yeşermesi için oğlunun mezarının yanına gömen Geppetto'nun kendisi de; oğlunun mezarının başından hiç ayrılmamıştır...
***
Zaman içinde her şey değişmiştir...
Geppetto, hem işinden kısmış hem de yediği üç beş lokmadan...
Oğlunun hayatını kaybettiği kilisedeki haçı yapma işi de yarım kalmış...
Yıllar geçip gitmiş...
Dünya dönmeye devam etmiş...
Ama Geppetto yerinde saymıştır...
***
İşte ben (yani Sebastian J. Cricket), hikayeye tam da bu noktada dahil oldum meseleye...
Ben bir yazardım...
Hayatımın hayranlık uyandırıcı hikayesini, kağıda dökmek için yıllardır ideal koşulları arıyordum...
Derken nihayet, aradığımı bulmuştum...
Burası (Geppetto'nun sırtını yaslayarak hüngür hüngür ağladığı, Carlo'nun mezarının yanı başındaki ağacın kovuğu) sığınağım, yuvam olacaktı... Burada anılarımı yazabilecektim... Ne muhteşem bir hikaye olacaktı..." diyerek...
"Sardinyalı bir avukatın sobasında yaşayıp bir balıkçı teknesinde Adriyatik'i geçmiş, ünlü bir heykeltıraşın yanında Perugia'da bir kış geçirmiştim..." şeklinde bir giriş de yaptığı 'Gençliğimin Cırıltıları' isimli hikayesini kaleme almaya başlar Cricket...
***
Ancak elindeki içki şişesiyle ağacın dibine gelerek ağlayan Geppetto'nun kulak tırmalayan yakarışları, Cricket'in işini yarım bırakmasına da neden olmaktadır...
Ki kederli ihtiyarın ağlayışlarını izledikçe kalbi parçalanan Cricket, onu izleyen tek kişi de değildir... Ormanlar da, insanlara görünmeden gezen periler de; Geppetto'nun, oğlunun geri dönmesi için dualar ederek ağlayışını izleyenler arasındadır...
***
Neyse...
Yeniden kovuğuna ve yazmaya başladığı hikayesinin başına dönen Cricket, birden bire duymaya başladığı gürültü ve sonrasında gelen sarsıntının kaynağını öğrenmek için kafasını dışarıya uzattığında; kovuğuna yerleştiği çam ağacının, Geppetto tarafından kesilerek kulübesine doğru sürüklenmekte olduğunu fark eder...
Çünkü Geppetto'nun niyeti, çam ağacını oyarak Carlo'yu yeniden yaratmaktır...
***
Çok geçmez...
Hızlıca oyma işlemine girişen Geppetto, kısa bir süre içerisinde ciddi anlamda ilerleme kaydederken; sürekli olarak tüketmek de olduğu alkolünde etkisiyle, bir köşeye sızarak uyumaya başlar...
***
Uzatmayalım...
Geppetto'nun kulübesine giren mavimsi bir Orman Perisi (seslendiren Tilda Swinton); "Küçük tahta çocuk... Güneşle beraber doğup dünyaya gel..." biçimindeki bir söylemle Pinokyo adını vereceği çocuğun dünyaya gelmesine vesile olurken, ona göz kulak olup iyi biri olması amacıyla rehberlik etmesi halinde, Pinokyo'nun bedeninin içine yerleşerek yaşayan Cricket'in de bir dileğini gerçekleştirecektir...
Elbette kitabını yayınlatarak, şöhret ve para sahibi olmak isteyen Cricket ile Orman Perisi; her konuda tam bir mutabakata varacaklardır...
Dakika 19...
Ebeveynlerin çocuklarıyla beraber seyredebilecekleri, destansı bir kurguya da sahip olan filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; del Toro'nun şanına yaraşır, 98 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,