Haydi gençler mumya pataklamaya!
Yazar: Fatih YürürTom Cruise’un adının bir Mumya uyarlaması ile aynı cümle içerisinde geçtiğini duyduğunuzda pek çoğunuz garip bir biçimde heyecanlanmıştır diye umuyorum. Tabi bir beklenti değil, adı konulmamış bir heyecan diyelim biz buna… 2012 yılında vizyona giren İlk Jack Reacher güzellemesinden bu yana senede sadece 1 yapım rejimine giren Cruise için bir bakıma Spielberg’ün War of the World (Dünyalar Savaşı) filmine benzer bir tepki uyandırdı hassas bünyelerimizde. Fakat meselenin bundan ibaret olmadığını ve bütün bu büyük çaplı prodüksiyon curcunasının Dark Universe için atılan ilk adım olduğunu öğrendiğimizde heyecan katsayımız biraz daha arttı!
Peki nedir bu Dark Universe? Tıpkı DC ve Marvel sinematik evrenleri gibi perdeye taşınacak oldukça geniş çaplı bir popüler canavarlar projesi… Geçtiğimiz haftalarda DU bünyesinde yer alacak kare ası kıvamındaki ünlülerin fotolarının da basına servislenmesiyle birlikte Dark Universe projesinin kapsamı da belli olmaya başladı. Eh ilk temas da Russell Crowe’un ete kemiğe büründürdüğü Dr. Henry Jekyll ve bu zamana kadar perdede gördüğümüz en “çekici” mumyaya hayat veren Sofia Boutella ile sağlandı. Projede yer alması kesinleşen diğer ağır bombalar ise Frankenstein’ın Canavarı suretinde, Salazar karakterinden idmanlı Javier Bardem ve Johnny Depp’in boyut katacağı Görünmez Adam…
Aslında bu projenin demo versiyonu 1999 tarihli ilk Mumya filminin kamera arkasına geçen Stephen Sommers’ın Van Helsing filmiyle kısmen hayata geçmişti. Her ne kadar kağıt üzerinde planlandığı gibi uzun soluklu bir seriye evirilemese de, dönem koşulları içerisinde cesurca bir adım olduğu bile söylenebilirdi. Yani Sommers’ın idmanlı olduğunun altını çizmekte fayda var fakat ilk filmde Dracula, Kurt Adam, Mr. Hyde ve Frankenstein’ın Canavarı gibisinden korku süper starlarını elden geçiren film; ne yazık ki perdedeki bir sonraki halkayı görmeyi başaramadı!
Karl Freud’un yönetmenliğini üstlendiği ve Boris Karloff’un perdeye taşıdığı ilk Mumya filminden bu zamana tam 85 yıl geçmiş. Bayrağı kimi zaman Christopher Lee, kimi zaman Lon Chaney gibi efsaneler devralmış olsalar da; Mumya kültü o zamandan bu yana vampir, zombi, kurtadam kültleriyle ya da Frankenstein gibi bir korku figürüyle aşık atamadı fakat zaman zaman niteliği tartışmalı da olsa eğlence sineması örnekleriyle sinema salonlarını şöyle bir yokladı.
Stephen Sommers, daha sonra bir üçleme haline gelecek olan milenyum serisinde, öykünün kökenlerine geri dönerek, zaman içinde isimsizleşen Mumya’yı yeniden Imhotep ile özdeşleştirdi. Diğer taraftan, unutulmaya ve ev sinemasının çöp sepetinde tüketilmeyi beklemeye yüz tutan kültün üzerindeki tozu da şöyle bir üfledi! Tabi sonrasında gelen devam halkaları ile seri hızlı bir şekilde irtifa kaybetti.
Peki yakın tarihsel geçmişinin tam anlamıyla “başarılı” olduğunu söyleyemeyeceğimiz bir seriyi diriltme konusundaki yüreklilik nereden geliyor dersiniz? Öncelikle Tom Cruise’un şahsi beklentilerinin, Dark Universe serisinin bu ilk halkasının hayat sigortası niteliği taşıdığını söyleyebiliriz. Elbette karşımıza dikilmiş olan ürün, aksiyon beklentilerini garantileyecek, en kötü ihtimalle standartın altına sürüklenmesini engelleyecek. Peki ya sonra? Mumya filmi, uzun soluklu bir multi prodüksiyonlar silsilesinin ilk adımı olabilecek vasıflara sahip mi?
Universal’ın yapmak istediği şey, aslında kabaca Sommers’ın tam 13 sene önce yaptığının daha garanti hali diyebiliriz. Bu bakımdan hem vampir hem de zombi kültüyle kısmen sarılıp sarmalanan bir Mumya uyarlaması, hiç değilse ateşe atılacak olan ilk canavar figürünün kalibresi açısından en risksiz seçim. Adet olduğu üzere kadın karakterlerin gücünden faydalanan, ufak revizyonlar dışında orijin öyküsünün noktasına virgülüne pek fazla dokunmayan, yoldan sapmayı göze almayan bir ilk yarı ile tamamen Dark Universe ligine zemin hazırlayan ikinci yarıdan oluşuyor.
Malum daha ilk turda yapımcılardan cesur bir hamle beklemek oldukça zor. Kingsman: Gizli Servis filmiyle yıldızı parlayan Sofia Boutella ile tazelenen mumya imajının, filme; tam olarak adını koyamadığımız bir şeyler kattığını inkar edemeyiz. Tom Cruise gibisinden “aksiyondan haz alan” bir deli fişeğin de filmin ritmini arttırdığı ortada fakat bütün bunların dışında beklenildiği üzere cesur bir hamle ne yazık ki yok! Hatta bir adım daha ileri gidecek olursak Mumya’yı başlı başına değerlendirmenin çok da gerekli olmadığını bile iddia edebilir ve diyebiliriz ki; bu film Dark Universe’in giriş kapısından ziyade pahalı bir branding toplantısı işlevi görüyor dersek abartmış olmayız hani!
Diğer taraftan Russell Crowe’un beklenmedik bir keyifle hayat verdiği Dr. Jekyll ve onun “canavarsavar” ekibinin öyküsünün nereye varacağı belli olsa da akıbeti şimdilik merak konusu. Aslında Sommers’ın Victor Van Helsing’in eline crossbow tutuşturmasına benzer bir imaj aktarımı söz konusu burada. Nihayetinde önümüzdeki yıllarda perdeyi sallayacak olan canavarlar kapışması düşünülürse Mumya, bütçesine ve kopardığı patırtıya rağmen içerik açısından naif sayılabilecek bir ilk adım bile diyebiliriz. Filmin herkesi tatmin etmeyeceği ortada olsa da; toparlayacağı parsaya endeksli olarak semirecek olan sinematik evren bizleri heyecanlandırmadı diyemeyiz. Salt bu haliyle ise Tom Cruise’un bir başka Ray Ferrier varyasyonuna hayat verdiği, dünyanın gelmiş geçmiş en güzel mumyasına ev sahipliği yapan ve aksiyon katsayısı açısından da yüzleri düşürmeyecek bir Mumya varyasyonu duruyor karşımızda!