En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
KaliteTAKİP
Takipçi
873 değerlendirmeler
Takip Et!
3,0
20 Temmuz 2014 tarihinde eklendi
filmi yeni izleme fırsatı buldum öncelikle kesinlikle serinin in gölgesinde kaldığını söylemek istiyorum bu filmde konu bakımından hiç bir şey yok hatta konu bile yok film için en uygun açıklama aksiyon ve görsel şölenin bir hayli fazla olması sizi biraz olsun teselli ediyor özellikle Caesar rolünde Andy Serkis inanılmaz oyunculuk sergilemiş seni gerçekten filmin içerisinde tutabiliyor sonuç olarak sinemada tavsiye etmiyorum dvd' si çıkınca tercih etmenizde yarar var 3d özelliği fiyasko diyebilirim ama ısrarla sinemaya gideceğim param boşa gitsin derseniz büyük beklentiler içerisinde olmadan izlerseniz keyif alabilirsiniz iyi seyirler...
Film serinin baslangic filmiyle iyi bir giris yapmis ve beklentileri yuksek tutmustu. Ozellikle senaryo ilmek ilmek islenmisti ilk filmde. Ancak 4 gozle bekledigim safak vakti beni hayal kirikligina ugratti. Simdi soruyorum hollywood da bu kadar kotu film muzigini,bir turlu baslamak bilmeyen senaryoyu ve 3d teknolojisini kullanmayi nasil basardiniz ?
Maymunlar Cehennemi: Başlangıç filminin hemen 3 yıl ardından seriye Şafak Vakti ile devam ediliyor. Seriye devam edilmesi güzel bir tercih olmuş çünkü ilk film biraz yavaş olsa da filmin sonunda önemli şeyleri devam filmine bırakıyordu. Bu şeyler bu filmin daha fantastik ve aksiyonlu olacağının da bir işareti. O yüzden millet de bu filmi heyecanla beklemeye başladı. Hele bir de buluntu film tarzı ile çekilen Cloverfield'ın yönetmeni Matt Reeves filmin başına geçince heyecan biraz daha arttı.
Bu film öncelikle ilk filmin sonunda oluşan ALZ 112 virüsünün tüm dünyaya yayılması ve ortaya çıkan kaos ile başlıyor. Filmin geri kalanı ise bu olayların 10 yıl sonrasından devam ediyor. İnsanlığın neredeyse tamamı yok olmuş, maymunlar ile insanlar 2 gruba ayrılmıştır. Aslında her 2 tarafta barış istese de birbirlerini yanlış anlayabiliyorlar.
Güven veren iyi insanlar ile maymunlar, güven vermeyen kötü düşünceli maymunlar ve insanlar da var. Gerçi filmin bu tarafı ve filmde anlatılmak istenen şey biraz klişeye dönüşmüş olduğu için filmden tam olarak beklediğimizi alamıyoruz. Fakat bu etkenler yüzünden filmin tamamı kötü geçecek diye bir şey yok.
Öncelikle filmde tema ve görsel efektler oldukça iyi yansıtılmış, oldukça profesyonelce. Hatta mesela filmdeki maymunlar (örnek olarak Caesar) hareket yakalama tarihinin en büyük başarısı bile olabilir.
Bu arada filmin o kadar gerçekçi bir teması var ki filmin içine giriyorsunuz. Maymunların savaşları, bağrışmaları, kaos anları vesaire çok başarılıydı. (hatta o sıralar ses o kadar yüksek geldiği için kulağımı tıkadım desem yalan olmaz) Aynı şeyler insanlar için de geçerli. Gerçi onlar biraz daha sakin ve savaşçı tarzında sayılır.
Ayrıca oyunculuklarda gayet yerinde canlandırılmış. Fakat filmin en iyi oyuncusu açık ara farkla Caesar'ı canlandıran Andy Serkis. Caesar'ın karakteristik yapısını veya bir lider olma çabası tarzı şeyleri oldukça başarılı bir şekilde canlandırmış. Bunun dışında filmde Jason Clarke'nin oyunculuğu doğal ve sade bir şekildeydi. Gary Oldman ise aşağı yukarı bildiğimiz gibi sayılır. Fakat bu sefer daha soğukkanlı ve savaşçı ruhlu sayılır.
Yönetmen Matt Reeves ise filmi gayet iyi bir şekilde yönetmiş. Kamera açıları hatta filmin tanklı savaş sahnelerinden birindeki 360 derece dönüş kısmı onun ne kadar yetenekli olduğunun ispatı. Devam filmini eğer o yönetirse aklı başında bir seçim olur.
Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti son zamanların en iyi filmlerinden birisi. Sürükleyici ve etkileyici bir seyirlik. İzlemenizi tavsiye ederim. (özellikle de 3 boyutlu çünkü daha gerçekçi bir his yaratıyor) 3.5/5
1968 yılında Franklin J. Schaffner’in başlattığı ve 2001 yılına kadar beş filmden oluşan bir seri halinde devam eden Maymunlar Cehennemi efsanesi, yeni milenyumun başında gotik/grotesk anlatımın Hollywood sinemasındaki en önemli isimlerinden Tim Burton’ın ellerinde yepyeni bir hal almıştı. Sinema tarihinde pek çok ünlenen serilerde olduğu gibi Maymunlar Cehennemi’nin de bu gidişatına dur deme cesaretini 2011′de Rupert Wyatt gösterdi ve seyirciyi her şeyin başlangıç noktasına, cehennemin de öncesine götürdü. Maymunlar Cehennemi: Başlangıç’ı başarılı bir uyarlama yapan tek özelliği bu değildi elbet; filmin daha çok maymun Sezar ve bilim insanı Will Rodman arasındaki ilişki üzerine kurulu olması, seyrettiğimiz şeyin felaket filmlerinden de öte bir noktaya kendine yer edinmesini sağlıyordu. Yeni filmin beğenilmesinin ardından yapımcılar her zamanki gibi kolları yeniden sıvadı; bu sefer yönetmen koltuğuna Cloverfield ve Let Me In’den tanıdığımız Matt Reeves’i getirdi. Hem yapım ekibinin hem de yönetmenin vereceği sınav önemliydi çünkü bir blockbuster yapma gayesiyle yola çıkılan ilk filmin, sinemanın yalnızca eğlence yönüne hitap etmediği; çok daha fazlasını vaat ettiği düşünüldüğünde ikinci film için aynı çizgiyi korumak hayli zor olacaktı. Açıkçası, bu zorluğun altından pek kalkabilmiş değiller.
Bu film, ilk filmin hayvanların insan biçimci/antropomorfist şekillerde tasvir edilmesi ve insani yönlerin ve niteliklerin yüceltilmesi anlamında bir devamı, evet. İnsan uygarlığının doğaya ve hayvanlara ve elbette yaşayan bütün canlılara yaptıklarını göstermesi anlamında aynen ilk film gibi bizi farklı bir noktadan bağırmaya çağırıyor, burası doğru; ama aynı zamanda bütün hayvan karakterleri kaale almamızın ve önemsememizin sebebi de onların aslında insan gibi olmaya başlamaları, yani akıllarını kullanmaya başlamaları oluyor. Bu noktada en azından hayvan hakları ile ilgilenenler açısından hayvanların gerçekten de kaale alınmamalarındaki en büyük sebep, hayvanların insan zekâsına sahip olmaması sebebiyle sömürülmeye ve acı çekmeye devam etmesidir. Hayvanlar başlarına gelen bütün o kötülüklerin sebebini kavrayamıyor, ama onlara yaşatılan bütün bu zulümleri, kötülükleri, ve acıyı yaşayarak, ızdırap çekerek hayatta kalmaya çalışıyor ve ölüyorlar, öldürülüyorlar. Kıstas noktamız onların insan gibi bir zekâsı olması değil, insan gibi his ve duyguları olması; ölmek değil yaşamak istemeleri olmalı. Hayvanları akıl sahibi olduklarında insanlar gibi herşeyi yıkacak gibi bir tavırlar eleştirerek insanı öven bir eleştiri yapmak hiç doğru değil, gerçekçi değil. Bu yüzden hayvanların akıl sahibi olur olmaz iktidar hırsına kapılmaları ve özellikle de bunu yapanın Koba olması bana samimiyetsiz geliyor. Koba'nın ilk filmde korkunç hayvan deneylerinde kullanılan ve artık acı çekmeye karşı nasır bağlamış bir maymun olduğunu biliyoruz. Hayvan hakları ve hayvan deneyleri konusunda birşeyler okuyanlar, izleyenler Koba'nın başına gelenlerin milyonlarca hayvanın günlük, rutin yaşam standardı olduğunu biliyor. Bilmeyenler dayanabileceklerse youtube'dan izlesin. Koskoca filmi Koba'nın kötülüğü üzerine kurmak ve Sezar'ı insanlardan özür dileyen ve kendi türünü suçlayan bir konuma indirgemek bana hiç masum görünmüyor. Koba'dan veya isimsiz Kobalardan, rahatça her yıl deneylerden öldürülen hayvanlardan kim insanlar adına özür diledi ki -ki buna birinci filmdeki iyi bilim adamları da dahil- Koba adına Sezar bütün insanlardan özür dilesin? Dilemeli mi?
Hayvanları veya doğayı olduğu gibi anlatabilmek ve ortak noktalara temas ederek hikâyeler anlatmak bir meziyet ve bu meziyetin çok güzel sergilendiği eserler var; meselâ Pi'nin Yaşamı ya da The Grey... Hayvanlar veya doğa, onların olmamızı istediği şey değil, olmak zorunda da değil, ve onları bizim istediğimiz şey olmaya zorlarken nesnel ve hakiki olan şeyi gözden kaçırabiliyoruz, kaçırıyoruz. Maymunlar Gezegeni serisinin devam filminde de hakiki olanı anlama çabası- ki ilk filmde daha samimi bir çaba görürken- hayvanlarla ilgili gerçek olmayan masallara kapılıp gidiyor ve onların yaşamak zorunda bırakıldığı kötülükleri görmemizi, anlamamızı mümkün kılmadan bitiyor.
Serinin ilk filmi ‘’Maymunlar Cehennemi: Başlangıç’’ı 2D olarak izlediğimiz için pek tadını alamamıştık, bu sefer ki ‘’Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti’’ ise 3D olmasının avantajıyla bir adım daha önde gibiydi ilk filminden.
İlk filmde Caesar’ın sahibi rolünü üstlenen James Franco’nun bu filmde olmayacağının açıklanması hiç şüphesiz ki –ben de dahil- seriyi sevenleri üzmüştü. Hatta seriyi sevenlerden ‘onsuz filmi izlemeyiz’ diyenler bile vardı. James’in yokluğunu, filmde maymunların arasına dalan Jason hiç aratmadı diyebilirim. Hatta bence Jason’u kadroya katmaları daha iyi olmuş. 3 filmde de Franco’yu görmek; insanı sıkabilirdi.
İki filmdir aslında ‘maymunu nasıl yetiştirmişler, vay be..’ diyordum. Aslında bunun insan olduğunu öğrendiğimde aşırı şaşırmıştım desem; yalan olmaz. Daha önceden hiçbir filmini izleme fırsatı bulamadığım -Başlangıç filmi harici- Serkis’in baş rolü oynadığı Caesar rolünün katkılarıyla; serinin ardından birçok yapımdan teklif geleceğini düşünüyorum. (Bu arada hakkını yememek lazım; Caesar’ın düşmanı rolünü üstlenen Koba'yı ise Toby Kebbell çok iyi üstlenmiş.
Yönetmen Matt Reeves’in ilk kez 3 boyutlu bir film yapacağını öğrenmem; beni biraz telaşlandırmıştı filmden önce. Tabii en beğendiğim yönetmenlerden Michael Bay bile direk 3 boyutluyla başlamamıştı filme, ama olsun.. Cidden iyi yönetmiş filmi. Malefiz’in 3 boyutlu olmasına bakarsak; aralarında dağlar kadar fark var. Ayrıca bu filmin senaryosunu da üstlenen, -önceden Zor Ölüm, Gerçeğe Çağrı, Sihirli Dağ gibi filmlerin senaryo kısmından tanıdığımız- Mark Bomback’ın ilk seriyle de bağlantılı yazdığı senaryo becerisine de ayrı bir parantez açmakta fayda var.
İlk vizyona girdiği haftanın açılışında en yakın rakibini 2’ye katlaması ve vizyonda olduğu her sinemada (3D/2D ayrılmaksızın) büyük ilgiyle karşılaşan Maymunlar Cehennemi filmi; sanırsam beklenen ilgiyi de karşıladı. İlk filmin yaptığı toplam gişenin 1/3’ünü henüz açılışında yapan Maymunlar Cehennemi, ilk filmini geçeceği sinyallerini verdi.
Tahminimce; ilk filmini ikiye katlar. Yakın zamanda pek beklenen bir film gelmeyeceğini düşünürsek (Galaksinin Koruyucuları ve Herkül’ün geçeceğini sanmıyorum) 3-4 hafta liderliğini sürdürür. Eleştirmenler tarafından da, seyirciler tarafından da tam not alan filmin yüksek gişe yapması da hakkıdır…
Serinin kemik bir kitlesi olmadığımdan herkesin uğradığı o hayal kırıklığına şahsen ben uğramadı kalırsa içerdiği alt metni,aksiyon sahneleri ve motion capture teknolojisindeki gelinen noktayla beraber yazın en iyi fazla detay burada:
Birinci filmin yanına yaklaşamasa da kötü bir film değildi.
Ragojin, sen filmi tamamen yanlış anlamışsın, hatta hiç anlamamışsın. Burada anlatılmak istenen, kötülüğün akıl ile birlikte gelmesi. Bir hayvana eziyet de etsen, işkence de etsen kin tutmaz, kan davası gütmez, ben de işkence yapayım, eziyet yapayım demez. Ama ne zaman ki işin içine akıl girer, işte onunla hem iyilik hem de kötülük birlikte gelir. Burada da kendi halinde maymunların akıl ile birlikte nasıl da insani zaaflara sahip olduklarından bahsediliyor. Sezar da bu yüzden özür diliyor. "Ben maymunların insanlar gibi olmadığına, onlardan üstün olduğuna inandım, ama birbirimize benziyormuşuz" diyor zaten.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.