Düşük bütçeli korku filmlerinin unutulmaz yönetmeni!
Yazar: Ali ErcivanEvet, her hafta bir başka düşük bütçeli korku filmi izlediğimiz yaz aylarının sonuna yaklaşıyoruz. Kış aylarının tek farkı, bunların biraz daha büyük bütçeli veya iddialılarını izlememiz olacak. Yapımcıları kadar dağıtımcıları için de çok masraflı olmayan yeni "Sonuçta maliyeti düşük, muhakkak cebimize bir şeyler kalır" konseptli denemenin adı ise Korku Kapanı (Storage 24). Bu da bir sektör sonuçta.
Günümüz İngilitere'sinde geçen öykü, Londra'ya düşen bir askeri kargo uçağının içindeki canavarın serbest kalmasını ve yirmi dört saat hizmet veren bir depo alanında mahsur kalan insanların mücadelesini anlatıyor. Ne ile karşı karşıya olduklarını ancak filmin ortasına doğru fark eden kahramanlarımız, henüz ayrılmış ve eşya paylaşımı yapmaya çalışan bir çift olan Charlie ile Shelley ve onların birkaç yakın arkadaşı.
Yönetmen Johannes Roberts, türlü ucuz korku filmi çekmiş bugüne kadar. Bunun olumlu etkisi de filme yansıyor. Ortada gerçekten kötü bir senaryo olmasına rağmen, sinemasal araçları gerilim ve dehşet yaratmak için başarıyla kullanıyor aslında yönetmen. Sinemasal araçlardan kastım, ışığından kurgusuna, ses tasarımından kamera kullanımına her şey. Özellikle o "Allah'ım! Yaratık her an herhangi bir yerden fırlayabilir!" anlarında film basbayağı geriyor ve Johannes Roberts bu sahneleri sağabileceği kadar sağıp neticesinde filmi de biraz olsun keyifli hale getiriyor.
Kısacası, adam işini biliyor. Ucuz korku filmlerinin deneyimli yönetmeni olmak da böyle bir şey herhalde. Kötü yaratık tasarımlarını mümkün olduğunca az göstererek ve klişe aşk üçgenleriyle gülünçleşen senaryoyu mümkün mertebe toplayarak filmi izlenebilir hale getirmek de kolay iş değil.
Gerçekten de film aşk üçgeni ve aldatma hikayesine girdiği her an batıyor. Filmin başında gayet antipatik çizilen Charlie'nin, sevgilisi ve en yakın arkadaşı tarafından aldatıldığı ortaya çıktıktan sonra (bizim ilk sahnede anladığımız şeyi, muhtemelen hayatı boyunca pek melodram izlememiş olan Charlie ancak 40. dakikada idrak edebiliyor) birden kahramanımıza dönüşmesi de filmin bir başka zayıf noktasını teşkil ediyor. Koku Kapanı'nın bir kahramanı yok aslında. En fazla, "Bu kadar ihanetin üstüne bir de hunharca öldürülmesin zavallı" diye düşündüğümüz bir karakteri var. Bir de sırf en yakın arkadaşının sevgilisine göz koydu diye aniden her türlü hainliği yapabilecek kıvama gelen Mark var tabii. Onun da kimseye hayrı yok.
Neticede, bir uzaylı istilasının başlangıcını bir deponun içinde geçen bu öyküyle anlatan Korku Kapanı, önemsiz bir B filmi sayılabilir. Ancak alanında deneyimli yönetmen Johannes Roberts, aslında yüzüne bakılmayacak senaryodan yine de birkaç eğlenceli sekansı olan bir korku filmi çıkartmayı başarıyor. Bu adam daha önce neler çekmiş, bir bakmaya değer diye düşünmedim değil, ne yalan söyleyeyim... Arada sırada ucuz, kötü korku filmleri de bünyeye iyi gelir.
Twitter: aliercivan
YouTube: Paralel Kurgu