Hesabım
    Paranoya
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,0
    Yetersiz
    Paranoya

    Şık ama sıradan bir casusluk filmi...

    Yazar: Serdar Kökçeoğlu

    Dünyamız medya devlerini konu edinen iki önemli film arasında çok değişti. Bir gazetecinin idealist fikirlerle yola çıkıp beklemediği kadar büyüdükten sonra zamanında nefret ettiği şeye dönüşmesini anlatan Yurttaş Kane ile yalnızlığın intikamını almak için ev yapımı sosyalleşme metodları ararken yepyeni bir iletişim biçimi yaratan popüler genci anlatan Sosyal Ağ filmlerinden bahsediyoruz. İlki üzerine söylenecek her şey söylendi; her izleyişte daha çok sevilen, sanki olgun yaşlarda daha iyi anlaşılan o benzersiz filmlerden… İkincisi ise genç bir adamın 'büyüme' hikayesini anlatırken bugününün dünyasına dair ilgi çekici şeyler söylemeyi de başarıyor. Yurttaş Kane'in zamanında, dünyayı medya devleri yönetiyordu. Şimdi uluslararası şirketlerin önemli ölçüde söz sahibi olduğu başka bir dünyada yaşıyoruz. Bu şirketler arasında teknoloji şirketlerinin hayli ön sıralarda olduğunu söylemeye gerek bile yok. Çekici bir isme ve fikre sahip olan ama elindeki malzemeyi ucuz bir casusluk senaryosuyla harcayan Paranoya ise alanında zirveyi temsil eden iki teknoloji şirketinin rekabetini anlatıyor. Rekabeti kızıştıran, birinin, diğerinin içine iyi yetiştirilmiş 'yeteneksiz' bir genç yerleştirmesi oluyor.

    Paranoya'nın ilgi çekici iki yönü var. Biri, Junkie XL imzalı elektronik müzikler. Diğeri ise teknoloji devlerinin dikkatini çekmeyi başaramayan yeteneksiz bir genci konu edinmesi... Bugüne kadar hep bilişim dehası gençlerin olağanüstü yükselme hikayelerini izledik. Yeteneksiz gencimiz ancak minörden majöre casus olarak yerleşerek bir başkası olma, tekno cemiyet hayatına katılma fırsatı yakalıyor. Fakat zamanla şirketlerin rekabetleri sırasında birilerinin ezildiği gerçeğine uyanıyor ve kendisinin ve ailesinin tehlikede olduğunu fark ediyor. Böylece o güne kadar yaşam tarzını geri çevirdiği mütevazi güvenlikçi babasının sözünü dinliyor ve devleri FBI amcasına şikayet ederek sevdiği kadınla pembe panjurlu küçük şirketlerinde yeni bir hayata başlıyor. Zamanında hipster görünümü nedeniyle club'ların kapısından çevrilen Adam, huzuru kendi hip şirketini kurmakta buluyor. Bir anda rekabet ve hırs dolu dünyadan uzaklaştığına inanmamız isteniyor. Güvenlikçi babanın bu dünyada masum kalabildiğine inanmamız kadar zor bir durum.

    Şirket dünyasını bilen, teknoloji dergilerini karıştırmaktan sıkılmayan herkesin kolayca fark edebileceği ciddi hatalara sahip Paranoya. Şirketlerin fikir hırsızlığı yapması iyi bir casusluk malzemesi gibi görünebilir ama günümüzde teknoloji dünyası sanatın 'çalmak mübahtır' kuralını neredeyse kabul etmiş durumda. Ama bu sadece sık sık birbirini taklit eden küçük markalar için geçerli. Büyüklerin ucuz casusluklar gibi marifetleri yok. Yani büyük bir şirket bir başka devin yeni ürününü o kadar kolay çalamıyor. Sonuçta her şirketin bir çizgisi var. Risk alamayacak önemli harcamaları var. Yoksa günümüzde birilerinin bilgisayarlarına, ürün geliştirme odalarına girmek o kadar zor değil. Bu ancak dediğimiz gibi yeni ve küçük ölçekli şirketler için söz konusu olabilir. Ama Paranoya'nın derdi büyük şirketlerin derin gücünü ve kendi içinde anlayamayacağımız centilmenlik anlaşmaları olan savaşını gerçekçi bir şekilde sergilemek değil. Daha çok günümüzün merak edilen dünyalarında geçen klasik bir casusluk filmi ortaya koymak. Ortam değişik ama oyun aynı diyebiliriz...

    Paranoya en büyük hatasını da filmin finalinde iki teknoloji devini FBI'a teslim ederek yapıyor. Lafı uzatmaya gerek yok, eğer teknoloji devleri tutuklanabiliyorsa Amerika bitmiş demektir. Buradan devlerin masum olduğu sonucu çıkmamalı, düşündüğümüzden veya izlediğimizden çok daha kirliler.  Biz onların mistik felsefeleriyle filan sarhoş olmaya devam ederken, o şirketler çocuklar gibi sağlıklı beslenerek büyümüyorlar şüphesiz. Ama bir ülkenin güvenliği de bindiği dalı kolay kolay kesmez. Cin olmadan adam çarpmak için casusçuluk oynamaya soyunan, nasıl bir pisliğe bulaştığını anladığında ise kurtulmak için kafasını çalıştırmak zorunda kalan büyüme meraklısı küçük kahramanlar üzerine sayısız film izledik. Gezindikleri dünyayı acımasız kılan sistemi eleştirmek yerine küçük adama 'otur oturduğun yerde' mesajı vermeyi yeterli görürler. Paranoya da onlardan biri. Sadece müzikler, elbiseler, binalar ve cep telefonları daha şık. Sinemada sadece ve sadece şıklık arayanların fazla paranoya yapmasına gerek yok.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top