Dramın komedisi bu kadar olur.
Yazar: Banu BozdemirNihat Durak 2006 yılında çektiği İlk Aşk filminden sonra sıcak, samimi ve üstelik de komik bir filmle karşımıza çıkıyor. Yerli yapımlara olan beklentimi o kadar aşağılara çekmişim ki, Mutlu Aile Defteri'nin içinde yavaş yavaş gevşedim diyebilirim. Komedi anlayışımızın nispeten BKM yapımları dışında genelde bel altını kullandığı, zekadan yoksun espri bozuntularının sinemadan soğuttuğu sektörümüzde otoriteden komedi anlayışı yaratmaya çalışan, en azından çabalayan bir film olarak çıkıyor karşımıza Mutlu Aile Defteri.
Nihat Durak daha çok dizi çeken bir yönetmen, o yüzden sinemasına ilişkin fazla bir done yok elimizde ama İlk Aşk filminde de sıcak ve samimi tanımlarını sıkça kullandığımızı hatırlıyorum. Yeşilçam filmlerinin daha çok Neşeli Günler kısmını seçen, aile olmanın dayanışma gerektirdiğini anlatırken aynı zamanda kopma ve sapmalarını da cesurca ortaya koyan bir yapım Mutlu Aile Defteri.
Tabii hikayenin dört dörtlük aktığını söyleyemeyiz ama komedi hamleleri en azından düşünülmüş ve komik olduğu için bazı şeyleri görmezden gelmenize olanak sağlıyor. Mesela emekli albay Yıldırım beyin sürekli didiştiği karga hikayesi gereksiz gibi duruyor ama bir yandan da filmin absürd duygusuna iyi bir biçimde eşlik ediyor.
Babanın otoritesine rağmen evlatların babadan uzakta olmaları ve her şeye rağmen 'yalancı' olmaları da filmin yabancılaştırıcı unsurlarından. Hikaye klasik aslında. Babalarının istediği gibi çocuklar olmayan üç kardeş birbirlerinden kopuk bir hayat sürmektedir. Babanın karganın peşinde damdan düşmesi onları yıllar sonra bir araya getirir ve saklanan sırlar teker teker ortaya dökülür. Mekanın İzmir olması da ayrıca takdire şayan. İstanbul'da çekilse fazla kaosa kurban gideceğini düşündüğüm film, İzmir ve çevresini de güzel ve sakin bir biçimde taşıyor perdeye. Hatta İstanbul'a karşılık yaratılmış bilinçli bir tercih olarak bile algılanabilir!
Babalarının kendilerine aldığı piyango biletiyle köşeyi dönen ama hala fakirleri oynayan ortanca kardeş ve karısının halleri, sevgilisiyle aynı adı taşıyan kız İsmet'in dramı ve büyük kardeşin en doğalından yalanları, filmi çözülmesi gereken bir komedi yumağına taşıyor. Herkesin birbirine yalan söylediği ve yanlış anladığı bir anlayışı akıcı bir biçimde kullanan film, oyunculuklarıyla da var olan komediyi destekliyor. Tuncel Kurtiz'in usta oyunculuğuyla desteklediği diğer oyuncuların performansları da akıcı bir biçimde yer alıyor filmde.
Mutlu Aile Defteri'nin diğer komedilerden farkı güldürmesinde yatıyor. Bunu yaparken de gayet doğal bir yöntem kullanıyor. Oyuncuların mimiklerini diyaloglarıyla iyi bir biçimde harmanlıyor. Yani bel altı denen espri nesnesinin farkında değilmiş gibi davranarak seyircinin gözünde yükselecek gibi görünüyor.
Artık filmleri birbiriyle kıyaslama yöntemiyle eleştiriyoruz. Bunu biraz da elimizde olmadan yapıyoruz ama 'güldüren film iyidir' saplantısına düşmek durumunda kalıyoruz zaman zaman. Mutlu Aile Defteri'ne bu açıdan uzak durmaya çalıştım. Sarkan yanlarının pek fazla olmadığını düşünüyorum, oyuncuların bazı yerlerde ortaya çıkan abartılı oyunculuklarının da rahatsızlık vermediği kanısındayım. Dramın komedisini yapmaya çalışmış Durak ve fena da olmamış. O yüzden her ne kadar bazı kısımlar müsamere olarak yansısa da, seyircinin hoşlanacağını düşünüyorum. Filmin tek eksisi senaryosunun akışının basit olması olabilir ki bu eksikliğin de oyuncu performanslarıyla giderildiğini söylemeliyim.
twitter.com/BanuBozdemir