İzlediğim çoğu filme eleştiri yazamıyorum ve genelde de yazdıklarım filmler adına olumlu olanları oluyor. After Earth gibi 1 puan vereceğim filmlerin eleştirilerini yazmadım mesela. Neyse artık. Son dönem korku sineması adına genel olarak ne söyleyebilirsiniz diye bana sorsalar birkaç kelimeyle şunu özetleyebilirim. Her konu ve yapım birbirinin aynısı olmakla beraber, her biri de gittikçe efektlere bandırılan ve bizlere gerçek korkuyu unutturan filmler olarak karşımıza çıkıyor. Peki ya seri filmler? İki tip seri film vardır. Biri isim bakımından aynıdır örneğin "Yüzüklerin Efendisi" gibi, diğeri ise bir tema üzerine kurulu üçlemeler, Alejandro G.Inarritu'nun "Ölüm Üçlemesi" gibi. Ancak her iki seri tarzında da görülmesini istediğimiz şey, serinin bir sonraki filminde bir yeniliğe sahip olmasıdır, konu ve mekan bakımından. En azından konu bakımından bir farklılığı olması gereklidir. The Woman In Black'i yani serinin ilk filmini de izlemiş biri olarak bu eleştiriyi yazıyorum. Serinin ilk filmi, konu bakımından klişe olsa da iyi bir anlatıma sahipti ve de izleyiciyi sürükleyebilecek bir yapımdı ve yaklaşık 2,5-3 civarı bir puanı hak eden bir filmdi desek yanlış olmaz. Yani basit ama orta sınıf bir filmdi. Woman In Black 2'ye dönecek olursak filmin olumlu kısımlarına gelecek olursak, film dönemini ilk film gibi iyi yansıtıyor ve de ilk bölümde (sinemada izlediğim için) izleyiciyi biraz olsun sürükleyebiliyordu. Olumlu kısımları sadece bu kadar denilebilir. Filmin olumsuz kısımlarına gelecek olursak filmde olumsuz o kadar çok şey var ki. Öncelikle bir kamera hatası var hani hiçbir filmde rastlamadığım şu ana kadar. Motor kullanan bir kişiyi oldukça uzaktan gösteren bir kameranın sanki motorcunun gözünden çekermişcesine kamerayı sallaması. Bununla birlikte ilk film ile konusunun bire bir aynı olması ve gram yenilik katmamış olması. Filmin izleyiciyi her an gereksiz bir biçimde tırstırmaya çalışması hani birçok sahnede yapılmış bu, halbuki tamamen gereksiz denebilir. Öyle gereksiz sahnelerde yapılmış ki bu, can sıkıyor. Sonrasında bayan ana karakterin oyunculuğunun zayıflığı, Jeremy Irvine'in oyunculuğunun zayıflığı, hatta genel kadronun oyunculuğunu oldukça zayıf oluşu. İkinci bölümde filmin klişeleri ardı arkasına sıralayıp adeta izleyiciyi filmden koparması, bu da bu kadar zayıf ve basit senaryodan kaynaklanıyor. Daha da sıralanabilir ama bu kadar yeter herhalde. Sonuç olarak Woman In Black 2 filmi, türünün çok sıradan, basit ve yeni bir klişesi ve de bunun dışındaki zayıflıklarıyla da basitliğini bir kat daha arttırıyor. Korku sinemasında az da olsa başarılı filmler çıksa da, bu tür yenilik istiyor ve bu da zor iş. Bu filmde bunu fazlasıyla başaramıyor.