Hesabım
    Cesur Zebra
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Cesur Zebra

    Zebralar, farklılık ve kutlama üzerine birkaç cümle…

    Yazar: Funda Sularöz

    Tek tipliliği severiz biz. Bir kere güvenlidir, kafamız rahat olur. O yaz moda turuncu rujsa, o ruj sürülecek. Son model iPhone’un ya da o seviyede bir akıllı telefonun mu yok? Fakirsin, dışarı! Neler yaparsak toplum içinde dertsiz tasasız bir yerimiz olur? Ya da söz konusu bir zebraysa; tam bir zebra olmak için kaç çizgiye ihtiyaç vardır?

    Khumba, bedeninin yarısından itibaren çizgileri olmayan bir zebradır. Bu durum, batıl inançları olan ve çölün ortasında dışını çitle ördükleri bir alana kendilerini kapatan zebra sürüsü için kötüye işarettir. Bir göletin kenarında yaşayan zebra sürüsü kuraklıkla yüz yüzedir ve yağmurların kesilmesinin suçlusu olarak Khumba'nın doğumunu görüyorlardır. Kendini yarım hisseden Khumba içinse onlardan biri olmanın tek yolu eksik olan çizgilerini kazanmaktır. Bunun yolu da -bir efsaneye göre- kötü bir kaplanın inindeki gölden geçmektedir...

    Triggerfish Animation, ülkemizde 7 Mart'ta vizyona giren Kuşlar Şehrinde Macera (Zambezia) filminden sonra, Cesur Zebra filmiyle de Afrika topraklarının hem çoraklığını hem de yer yer zengin bitki örtüsü ve hayvan türlerinin çeşitliliğini epik bir görsellikle beyazperdeye yansıtmış. Bu görsellik, ayrıntılarla süslenmiş sahneler ve farklı anlatım teknikleri ile çeşnilendirilmiş.

    Filmde sayısı bol tutulan karakterler de filme renk katıyor. Belli bir matematiğe oturtulmuş olarak karakterler çeşitlenirken, yine de hemen hepsi tiplemeden öte kendine has özellikler kazanabilmiş. Karakterlerin hikâyesiyle daha çok duygusal tonda ilerleyen film yer yer güldürürken küçük çocuklar için heyecan yaratacak gerilimli sahneleri de bünyesinde barındırıyor. Ama söylemek gerekir ki görselliğin yanında karakterler arasında yaşanan diyaloglar zayıf kalıyor.

    Tüm bunlar filmin başarılı teknik kısımlarını oluştururken mesajının güçlü tarafının üzerinde daha çok durmak istiyorum. Bu aralar “güzellik nedir?”, “kişisel farklılıklar bizi eşsiz kılar mı?” gibi sorulara kafayı takmış durumdayım. Umberto Eco'nun Güzelliğin Tarihi'nde bu soruyu ararken 'farklı', 'tek' olmanın nerede başlayıp nerede bittiğini de kendi içimde tartışıyorum ve bu film de bu kafamdaki deli soruları soran en naif örneklerden biri.

    Aslında bu hikâyenin günümüzde gerçek hayatta vücut bulmuş hali var. Shaun Ross adlı albino model, yüzündeki kemik çıkıklığı ve rengiyle ‘farklı’ güzelliği temsil ediyor. Hikâyesine baktığımızda o da küçüklüğünde dışlanma problemleriyle karşılaşmış bir genç. Filmin ana seyircisine yani çocuklara dönersek, bu film diğer çocuklara farklılıkları yüzünden kötü davranmama mesajını şık bir şekilde veriyor. Zaten çocuklar özgüven anlamında biz büyükler gibi sıkıntılar yaşamıyor; kendilerini oldukları gibi ifade edebiliyor.

    Gelelim bize. Bu film bize de tüm farklılıklarımızı kutlamamız gerektiğini hatırlatıyor. Altı parmağınız mı var, tek gözünüz mü yok? Herkes 36 bedenken sizin kalçalar mı geniş? Ya da sıkıntı olarak gördüğünüz diğer tüm manevi özellikler… Farklılıklarımızı alalım ve onlarla kendimizi eşsiz kılalım. Bu film bunun için güzel bir başlangıç olacaktır.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top