Hesabım
    Düşman
    Ortalama puan
    3,5
    100 Puanlama
    Düşman hakkında görüşlerin ?

    22 Kullanıcı yorumları

    5
    3 Eleştiri
    4
    6 Eleştiri
    3
    7 Eleştiri
    2
    2 Eleştiri
    1
    2 Eleştiri
    0
    2 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.094 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    12 Ekim 2022 tarihinde eklendi
    Senaryosunu, Nobel Edebiyat Ödüllü edebiyatçı José Saramago'nun "The Double" (2002) isimli romanından uyarlayarak Javier Gullón'un yazdığı ve yönetmen koltuğunda da Kanadalı sinemacı Denis Villeneuve'nun oturduğu "Enemy"; gizemini sonuna kadar koruyan psikolojik bir gerilim olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz; oldukça düşük bir bütçeyle çekilmiş olduğu her halinden belli olmasına karşın, Jake Gyllenhaal ile Mélanie Laurent'nin performans ve popülaritelerine yaslanılmak suretiyle sinemaseverlerinin ilgisinin uyandırılmaya çalışıldığı bu filme biraz daha yakından bakalım...

    ***

    Film:

    "Kaos, henüz çözülememiş bir düzendir..."

    Sloganı ile başlar...

    ***

    Bir üniversitede tarih profesörü olan Adam Bell (Jake Gyllenhaal), Toronto'daki yeni dairesinde; okul ile ev arasındaki günlük gidip gelmeler ve sevgilisi Mary (Mélanie Laurent) ile sevişmelerden ibaret rutiniyle, son derece sakin ve bir o kadar da monoton bir hayat yaşamaktadır...

    Bir gün, yaptıkları sohbet esnasında okuldaki meslektaşlarından biri (Joshua Peace) Adam'a; bir videocudan kiralayabileceği, "Where There's a Will There's a Way" isimli filmi izlemesini önerir...

    ***

    Önceleri bu öneriyi pek önemsemese de Adam, söz konusu filmi gecenin bir yarısı uyanarak gayri ihtiyari bir biçimde izlediğinde; oteldeki komi karakterini canlandıran figüran oyunculardan birisinin, kendisine ikiziymişçesine benzediğini fark eder...

    Bunun üzerine filmin castingini araştırmaya başlayan Adam; aynı oyuncunun rol aldığı diğer iki filmin kasetlerini de, koşturarak gittiği videocudan (Darryl Dinn) kiralayarak temin eder...

    Evet...

    Oturup bu kasetlerin her ikisini de titizlikle seyrederek kontrol ettiğinde Adam, bu adamın gerçekten de birebir kendisine benzediğini tespit etmiş olur...

    ***

    Daha fazla vakit kaybetmek istemeyen Adam, sinema dünyasında Anthony Claire adını kullanan Daniel Saint Claire (Jake Gyllenhaal) isimli oyuncunun bağlı olduğu Volga Yetenek Ajansı'nın binasına giderek bir şeyler öğrenmeye karar verir...

    Gittiğinde günlerden Cumartesi olması sebebiyle binada, kendisine Anthony diye hitap eden güvenlik görevlisinden (Kedar Brown) başkası da bulunmamaktadır...

    Ama Adam'da, istediği bilginin fazlasını da almıştır böylelikle zaten...

    Üstelik Adam'ı Anthony zanneden güvenlik görevlisi; içinde Anthony Claire'in ev adresinin de yazılı olduğu kişiye özel bir zarfı da ihtiva eden daha da büyükçe bir zarfı, Adam'a teslim eder...

    ***

    Anthony'in evinin bulunduğu yer ile ev telefon numarasını tespit eden Adam, telefonla Anthony'i aradığında karşısına; kendisine Anthony diye seslenen, Anthony'nin hamile karısı Helen (Sarah Gadon) çıkar...

    Sohbeti çok da uzatmak istemeyen Adam, kısa keserek konuşmayı sonlandırır...

    ***

    Evine döner dönmez...

    Anthony'e ulaşmayı neredeyse bir takıntı haline getirmiş olan Adam, telefonla şansını bir kez daha dener...

    Ki, bu kez tutturmuştur da...

    Ancak telefonun diğer ucundaki Anthony, telefon sapığı olduğunu aklından geçirdiği Adam ile konuşmaya hiç de hevesli değildir ve o yüzden de telefonu, Adam'ın yüzüne kapatıverir...

    Yılgınlığa kapılmayan Adam, şansını zorlama pahasına Anthony'i yeniden aradığında; kendisiyle tanışmak istediğini söylese de, "Burayı bir daha arama" diyerek çok net konuşan Anthony telefonu kapatır...

    Bu telefon görüşmesinin sadece son kısmına kulak şahitliği yapmış olan Helen; kocasının eski sevgililerinden biriyle yeniden görüşmeye başladığını düşünerek hırçınlaşmıştır...

    İşte bu tedirginlik içinde kocasının ceplerini karıştıran Helen; bulduğu tarih öğretmeni Adam Bell yazılı küçük notu referans alarak yaptığı araştırmanın neticesinde, gördüğü an şaşkınlıktan şoka gireceği Adam'ı, ders verdiği üniversitede ziyaret etme kararı alır...

    Aynı esnada Anthony'de Adam'ı telefonla arayarak; kendisiyle Pazar günü saat 13:00'de, adresini aynı gün tarif edeceği Breezeway Inn'de buluşarak tanışmak istediğini belirtir...

    Dakika 40...

    Vizyona girdiği yıl sinema salonunda izlediğimiz, tahmini pek de mümkün olmayan sürprizlerle dolu olan bu filmin geride kalanında sizleri; Adam ve Anthony'nin Helen ile Mary'i kullanarak köşe kapmaca oynayacakları, 53 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Keyifli seyirler,
    DENİZ.H
    DENİZ.H

    Takipçi 44 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    27 Nisan 2014 tarihinde eklendi
    Üniversitede tarih hocası olan Adam (Jake Gyllenhaal), bir film izler ve filmdeki oyuncunun kendisine ikizi kadar benzediğini fark eder. Adamın peşine düşen Adam'ın hayatı kaosa sürüklenmektedir.

    NOT: Bu filmi spoiler olmadan anlatmak imkansız, o yüzden bundan sonraki bölüm film hakkında ayrıntılı bilgi içeriyor.

    Her gün aynı rutin hayatı yaşan bir tarih öğretmeni ve onun depresif, sıkıcı hayatı ile başlayan film bir arkadaşının yapmış olduğu film tavsiyesi ile değişiyor. Burada birisi gerçekten bir film tavsiye ediyor mu, yoksa ikinci kişilik ile yüzleşme için kullanılan bir yol mu orası kesin değil. Kesin olan şey filmi izleyen Adam’ın hayatının eskisi gibi olmayacağıdır. Kendisine birebir benzeyen bu adamı bulmak, yegane işi haline gelir.

    Adam, kendisine birebir benzeyen Anthony ismindeki adamın evini arar ve karısı Helen (Sarah Gadon) ile konuşur. Kadın kocasının kendisine bir şaka yaptığını düşünür. Anthony ile karısı bu konuyu konuşurken karısının verdiği tepki size bu adam, arayan Adam'ın kim olduğunu biliyor ve bir şeyler gizliyor dedirtiyor.

    Eşinden şüphelenen kadın Adam'ın okuluna gidiyor ve kocasına çok benzeyen Adam'la tanışıyor. İnsan insana benzer ne var canım diye olaya bakmayan karısı, yaşadığı olaydan dolayı adeta yıkılıyor. Telefonda görüşen iki adam bir otel odasında buluşuyor ve bu görüşmenin ardından bu sefer de Anthony Adam'ı takip etmeye başlıyor ve sevgilisine göz koyuyor. Anthony, tehdit yoluyla Adam'ın yerine geçiyor ve sevgilisi ile birlikte oluyor. Bu sırada Adam'da Anthony'nin karısının yanına gidiyor. Birbirlerinin hayatlarını çalan iki adam da bulundukları yerden mutludur.

    Enemy, bazı sahnelerinde bize birkaç tüyo veriyor; ama tam olarak oturtamıyorsunuz kafanızda. Mesela eşinin elindeki not kağıdı ile okula gitmesi ve adamı gördüğündeki tepkisi, bana bu filmde iki farklı kişi var dedirtiyor. Bir başka sahnede ise annesinin "3. sınıf oyunculuk hayallerini bırakmalısın" nasihati işin rengini tekrar değiştiriyor. Anthony'nin karısının Adam'a onun Adam olduğunu bilmeden söylediği "dersin nasıldı" sorusu kafa karışıklığına bir çivi daha çakıyor. Film içerisinde zaman zaman gördüğümüz dev örümcekler ve binaların devasa gösterimi bir kaos habercisi mi.

    Benim şahsi görüşüm, Kimlik (Identity) filminde olduğu gibi burada da çoklu kimlik sorunu var. Adam, bir tarih öğretmeni ama oyuncu olmak gibi bir hevesi içinde barındırmış. Tekrarlardan ibaret olan hayatında kendine Anthony ile daha eğlenceli daha güçlü bir karakter yaratmış. Birgün, bu iki kişilik dünyası tanışmaya karar veriyor ve ortaya kaos çıkıyor. Her şeyin farkında olan annesi ve eşi, olaya bilmiyoruz yaklaşımında olsa da karısı, sert Anthony yerine, daha nazik ve anlayışlı olan Adam'ı seviyor.

    Peki, ben böyle ucu açık filmleri seviyor muyum. Hayır, ben sonunda "hadi canım" dedirtecek filmleri seviyorum (Kimlik). Sonunda sizi ulu orta bırakan filmleri seviyorsanız, Enemy çok iyi bir tercih olacaktır.

    Filmin yönetmenine, oyuncusuna hiç girmiyorum ve 7,8 puan veriyorum.
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    28 Haziran 2014 tarihinde eklendi
    Villeneuve yine dikkat çekici bir işe imza atmış. Jose Saramago'nun eserinden uyarladığı bu filminde yine Gyllenhaal ile çalışıyor. "Incendies" ile tanışmış olduğum yönetmenin "Prisoners", "Polytechnique" ve son olarak da "Enemy" filmlerini gördüm. Yani neredeyse tüm sinematografisine hakimim. Bu doğrultuda diyebilirim ki, yarattığı atmosferler, oluşturduğu karakterler, sizi ekrana bağlayan sürükleyici kurgular, kullandığı müzikler ile kesinlikle takip edilmesi gereken bir yönetmen. "Enemy" de üzerine çok konuşulan ve tartışılan bir film oldu. Aslında çoğunluk tarafından duyulduğunu dahi zannetmiyorum ancak benim gibi yönetmenin takipçileri muhakkak izlemişlerdir. Karmaşık yapısı ve yorumu seyirciye bırakan tercihiyle öne çıkmayı başarıyor. Metaforlar oldukça yoğun ve sert. Sürekli bir dikkat içinde izlemeniz gerekiyor. Zaten ilk sahnesinden itibaren "ben farklıyım" mesajını alıyorsunuz. Tek seferde hazmetmesi pek kolay değil. Üzerine yazılanları araştırıp okuduktan sonra daha bir anlamlı geliyor kesinlikle. Görüntü yönetiminin başarısını da es geçmemek lazım. Ve tabii ki Gyllenhaal'un üst düzey performansı. Son dönemin görülmesi gereken kaliteli yapımlarından.
    Ilknur K
    Ilknur K

    Takipçi 1.243 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    10 Eylül 2014 tarihinde eklendi
    Bu film başta size sıkıcı gelse de sizi hemen içine çekiyor ve merak duygunuzu uyandırıyor. Durağan bir akıcılıkla işlenmiş sıradışı bir anlatımı var. Belki de benzerlerinden farklı olmak istediler . Ancak filmin sonunda bir çok soru işaretleri ile sizi başbaşa bırakıyor. Aslında herşeyi anlatan bir video yapılmış. Youtube'dan o videoyu bulup izlemenizi tavsiye ederim. Bir hayli karışıkığı gideren mantıklı açıklamalar var.
    Demirtas
    Demirtas

    Takipçi 888 değerlendirmeler Takip Et!

    1,5
    25 Nisan 2014 tarihinde eklendi
    Sorunları olan bir adamın yaşamından bir kesitin anlatıldığı son derece boğucu bir film. Hiç hoşlanmadım. Yönetmen metafor yapacağım diye ipin ucunu kaçırmış. Bu filmi anlamadığını söyleyen çok kişi olacak.
    Ata Kalinyazgan
    Ata Kalinyazgan

    Takipçi 204 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    16 Mayıs 2014 tarihinde eklendi
    (...) Denis Villeneuve'nin, son filmi Düşman ile, geçen yıl izlediğimiz Tutsak'tan sonra gerilim türünde yoluna devam ettiğini görüyoruz. Tutsak'a nazaran daha psikolojik bir gerilim olarak göze çarpan Düşman, farklı yorumlamalara açık metaforik öğeleriyle de oldukça dikkat çekiyor. Filmi kavramak için yoğun bir dikkat ve hiç bir detayı atlamamak gerekiyor. Anlaşılması zor, karmaşık ve kafa yorucu yapısı ise filmin, izleyici kitlesini daraltıyor haliyle. Bulmacalı işlerden hoşlanmayanlar için tam bir işkence kaynağına dönüşebilir.
    Kağan Y.
    Kağan Y.

    Takipçi 58 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    5 Haziran 2015 tarihinde eklendi
    Düşman(Enemy) işin özünde tam bir bulmaca filmi denilebilir. En temelinde filmin işlediği senaryo tipi size belli başka filmleri andıracaktır. Ancak filmin anlattığı şey sadece bu değil, filmde Adam adında bir üniversite öğretmeninin bir gün bir arkadaşının tavsiyesiye alıp seyrettiği bir film sonucunda Anthony adında kendisine çok benzeyen bu oyuncuyu araştırıp bulması ile ilgili. Ancak filmi bitirdikten sonra bu tip benzer senaryo örnekleri karşınıza çıksa bile karşımızda çok derin bir hikaye var yani anlaşılması ciddi güç ve de bu demek oluyor ki Enemy tarihteki en karmaşık filmlerden biri arasında yer ediniyor. Filmin konuştuğu dili ilk seferde anlamak çok güç açıkçası, keza verilen semboller ile film sizden anlamlar çıkarmanızı ve Adam'ın yaşadığı hayatı çözmek için verilen ipuçlarını üstü kapalı vererek izleyiciyi pekala zorluyor. Film şahsi fikrim olarak söylersem çok akıcı bir şekilde ilerledi benim için ancak filmi de anlamamıştım. Filmle ilgili bütün anlatılmak istenenleri okuyunca zaten bu filmi anlamak için ciddi çok dikkat kesilerek izlenmesi gerektiğini fark ettim. Film o kadar çok şeye parmak basıyor ki, tümünü anlamak yani yönetmenin dilini tamamen anlamak imkansız denebilir. Keza internet üzerindeki belli yorumlara baktıysanız da filmin izlenilmesi güç olduğu yazmakta ve bu da izleyicinin bu 90 dakika içinde inanılmaz dikkatli bir şekilde izlemesini pekala zorlaştırıyor. Oyunculuklara gelecek olursak, Jake Gyllenhaal bu yılki Nightcrawler filmi ile bence yılın performansını sergilese de, Enemy filminde ise Adam ve Anthony karakterlerine çok etkileyici bir biçimde canlandırarak Denis Villeneuve'ün neden onu seçtiğini fark ediyoruz. Melanie Laurent ile Sarah Gadon ise pek ön planda olmasa da onların da ortalama bir performans sergilediğini söylemek mümkün. Filmdeki müzikler ise bir o kadar uygun ve yaratılan gizemi de destekler nitelikte. Denis Villeneuve'un yönetimi ise gerçekten başarılı olmakla beraber verilmek istenen şeyleri pekala zorlaştırmayı başarıyor ve izleyiciye verilen detayları da doğru bir şekilde aktarmayı başarıyor. Görsel olarak ise film gerçekten başarılı, kullanılan tonlamalar da keza Adam'ın dünyasını anlatır nitelikte ve de filmde pekala boş bir diyaloğa da rastlamıyoruz. Açıkçası Enemy 2014 yılın en iyi filmlerinden bir tanesi, sinemada doğal olarak pek de ilgi görmese de evde izlenmesi daha doğru filmlerinden. Türünün de en iyilerinden.
    Burak H.
    Burak H.

    Takipçi 121 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    14 Nisan 2014 tarihinde eklendi
    Dostoyevski’nin aynı isimli romanından uyarladığı The Double ile şimdiden senenin en iyi filmlerinden birine imza atmış olan Richard Ayoade’nin izinden giden Denis Villeneuve, José Saramago’nun The Double isimli romanını beyazperdeye taşıyor. Aynı isimli farklı kitaplardan uyarlanan bu filmler benzer öyküler sunarken bu sene iki filmle (diğeri Prisoners) karşımıza çıkan Villeneuve’ün gerilimin sularında kendinden emin adımlarla ilerlediğini görüyoruz. İçimdeki Yangın ile herkesi kendine hayran bırakan yönetmen, 33. İstanbul Film Festivali’nde gösterilen diğer filmi Prisoners ile iddialı olmayan bir ters köşe hikayesi yarattıktan sonra bu filmdeki başrol oyuncusu Jake Gyllenhaal’u tekrar yanına alıp Düşman’da insan zihninin derinliklerinde tutunmakta güçlük çekecek, en korkulu rüyaların bile dayanamayacağı zorlukta bir hikaye işliyor.
    Alp T.
    Alp T.

    Takipçi 441 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    27 Kasım 2016 tarihinde eklendi
    Arrival ve Sicario’nun yönetmeni Denis Villeneuve’nun 2013 yılında yaptığı bu başyapıtı sonunda izleme fırsatı buldum. Enemy, gündelik hayatından sıkılmış bir tarih hocası olan Adam’a odaklanıyor. Adam, her sabah okula gidip ders anlatıyor, sonra evine geliyor ve sevgilisiyle birlikte yatıyordur. Bir gün, Adam’ın okuldaki tanıdıklarından birisi ona bir film önerir. Adam da bu filmi izler ve birdenbire filmin içerisinde geçen bir figüranın tıpkı ona benzediğini fark eder. Yüzü, boyu… Tıpkısının aynısıdır! Adam da bu konuya kafayı takar ve bu kişiyle tanışmak için çabalar sarf eder.

    Vay be. Bunu hiç beklemiyordum doğrusu. Enemy, oldukça normal gibi gözüken ama üstünde iyice düşündüğünüzde anlamı iyice genişleyen bir film. Yönetmen Denis Villeneuve’un muazzam yönetmenliği ve Jake Gyllenhaal’un birbirine benzeyen iki kişiyi büyük bir ustalıkla canlandırmasıyla, Enemy son yılların başyapıtlarından birisi. Hatta IMDb puanıyla birlikte bu film, hayatımda en çok küçümsendiğini gördüğüm nadir filmlerden.

    Size bu film hakkında hiçbir spoiler vermeden ancak şöyle bir tavsiye vereyim: Filmi izlerken her bir kareye, en ufak detaylara dikkat edin. Film bittikten sonra “Az önce ne izledim ben?” gibi bir tepki verdikten sonra YouTube’dan bir analiz videosu izleyin. Bu filmin değerini daha iyi anlayacaksınız.

    Enemy ile ilgili ufak bir sıkıntım var sadece. O da, Enemy’nin oldukça karmaşık olması. Yani bu her ne kadar güzel bir şey olsa da filmi izlerken “bu ne demekti?”, “şu da neydi?” demekten seyriniz biraz alt üst oluyor doğrusu. Tek sıkıntım bu.

    Enemy, muhteşem bir film. Üzerinde analiz yapılarak konuşulması gereken, filmlere olan bakış açınızı değiştirecek nadir filmlerden birisi. Eğer izlemediyseniz, izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.

    TOPLAM PUAN: 8.8/10
    BABA S.
    BABA S.

    Takipçi 94 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    11 Eylül 2018 tarihinde eklendi
    Buradan bu filmi öneren arkadaşıma sesleniyorum! senin yüzünden koca filmi sabit"paralel evrenler"başlığı altında izledim.Filmi izlerken"Adam şizofren herhalde"deyip."Yok ne alaka paralel evrenleri anlatıyor"diye kendimi şartlandırdım.Neyse çok ağladım.Film en başta atmosferiyle insanı cezbediyor.O neo-noir atmosfer ilikerimize kadar işliyor.Ayrıca kadın erkek ilişkisinde "Karadul" benzetmesi de çok yakışmış.Koca filmde beyinimi kurcalayan tek aptalca merak spoiler: sayın jack abimizin eşi rolündeki karakterin kampüste yakalayıp kendi çocuğunun kaç aylık olmasını bilmemesinden yola çıkarak"bu adam deli mi ne?"demedi mi? yoksa jack amcamızın 1. karakteri onu farklı biri olarak zikrettiği için kadın o fikirle mi gitti bilmiyorum ama
    film başyapıtlar arasına girmeye hak kazandı.Dipnot:imdb puanı niye böyle oldu yav?
    Dipdipnot:bazı arkadaşlar atlıcak"e başta kaos teoremine atıfta bulunmuş işte paralel evren"şahsi düşüncem şu burada paralel evrene değil de kaos terimine odaklanın.Kaos nedir.Yunan mitolojisindeki Khaos adındaki tanrıdan gelmektedir.İnanca göre bu tanrı bildiğimiz evren düzeninden önceki kargaşaya sebep oldu.Benim düşüncem kaos "owowowo kuntum mekaniği teoremler owowowow"Değil de biraz daha yetisel olduğu.Düşünebilme ve irade sahibi varlıkların kargaşa durumu.Hem kendi aralarında hem de kendi içlerinde.Kaos iş sıkıntısıdır,kaos ay sonu bordurosudur,kaos hastalıklardır.Kaos herkese göre farklıdır.Görecelidir(şahsi düşüncem saldırmayın)Bu yüzden filmin benim düşücemi desteklediğini ve "kaos"u kendi düşünceleriyle ilettiğini düşünüyorum.
    kews K.
    kews K.

    Takipçi 12 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    13 Eylül 2014 tarihinde eklendi
    Filmi felsefik açıdan izlemelisiniz, tabi bunu yorumları okuyarak değil. Ben filmi gerçeklik arayarak izledim , sonra yorumlar aydınlattı ve gerçeklik aramadan felsefik açıdan hatırladım , o zaman herşey yerli yerine oturdu. Anlatılmak istenileni yavaş olarak değilde biraz aksiyon biraz yapay gerçeklik temasında anlatarak en son vurucu darbeyi yapıyor. Filmden sıkılmazsınız , çünki gerçekten sıkmıyor aksine merak ettiriyor , izleyin sonrasında konuşalım derim :)
    Ugur C.
    Ugur C.

    Takipçi 2 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    28 Eylül 2014 tarihinde eklendi
    Film çok meraklı ve sürükleyici film sıkmıyo aslında ama filmmin başı ve sonundaki çelişkiyi anlamadım yinede mükemmel bi film.
    Turgay Y.
    Turgay Y.

    Takipçi 1 değerlendirme Takip Et!

    2,5
    20 Nisan 2014 tarihinde eklendi
    SONU ÇOK SAÇMA BİTTİ BEN BİR ŞEY ANLAMADIN VARSA AÇIKLASIN LÜTFEN
    Zeynel K
    Zeynel K

    77 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    6 Ağustos 2019 tarihinde eklendi
    Filmin karanlık ve kasvetli havası belki de en beğendiğim şeydi. Onun dışında filmin altında çok derin ögeler yatıyor(muş) İlk izlediğimde tam olarak anlayamadım birçok yorum okuduktan sonra bazı şeyler kafamda oturdu. Filmin bu detaylarını öğrenmeden önceki bakış açım oldukça olumsuzken şimdi bazı şeyleri kafamda oturtunca tatmin oldum ve iyi filmdi herhalde..
    Nurgül M.
    Nurgül M.

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    13 Aralık 2019 tarihinde eklendi
    Mükemmel bir film. Filmi izlerken her ani na dakikasina dikkat etmeniz gerekiyo hic bi sahneyi kacirmadan izlenmesi gereken bi film . Filmin bitmesiyle bitmeyen nerde ne oldugunu anlamaya calistiginiz cok guzel basarili bi film . Iyikide izlemisim . Kesinlikle tavsiye ediyorum . Film bittikten sonra 2 gun boyunca film analiziyle ilgili yorumlari okudum farkli bakis acilarina sahip olanlar var . Konusu farkli sekillerde yorumlanmis. Guzel ve basarili
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top