Hesabım
    Bloodshot: Durdurulamaz Güç
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Bloodshot: Durdurulamaz Güç

    “ortaya karışık aksiyon kokteyli”

    Yazar: Murat Tolga Şen

    Gündemimiz Corona virüsü... Virüsün ülkemizde de ortaya çıkması üzerine sanat kültür etkinlikleri bir bir iptal ediliyor, erteleniyor. Bu kaotik endişe ortamında filmler gösterime girmeye devam ediyor ama kaç kişi salonda izleyecek, muamma?

    Haftanın vizyonunun ağır topu, 340 salonda gösterime giren, Vin Diesel’in oyunculuğuyla değil de karizmasıyla sürüklediği (ya da bunun için çabaladığı) bir film; Valiant Comics’in bizde neredeyse hiç bilinmeyen çizgi romanlarından biri olan Bloodshot.

    Bloodshot, 80’ler çocuklarının unutamadığı dizilerden biri olan Kara Şimşek (Knight Rider) ya da bir Paul Verhoeven harikası olan Robocop filmindekine benzer bir çıkış fikrine sahip. Sınır ötesi gizli operasyonlarda görev alan elit bir askerin öldükten sonra pert olan bedeni, bir nanoteknoloji şirketi olan RST’ye bağışlanıyor ve onlar tarafından yeniden dizayn ediliyor. Kanının yerini “Nanit” denen, onu yaralandığı anda iyileştiren mikromekanik canlılar alıyor. Askerimiz bu sayede bir Terminatör’e dönüşüyor ve intikam almak için suçluların peşine düşüyor vs. İyice köküne inerseniz bu bir tür Frankenştayn hikayesi...

    52 yaşındaki Vin Diesel, muadili olmayan aksiyon kahramanlarından biri... Kendine iyi baktığı için tıpkı Keanu Reeves ya da Tom Cruise filmlerinde olduğu gibi bu yaş meselesini dert etmiyoruz. Oyunculuğu da başka bir türe geçmesine izin verecek kadar iyi değil açıkçası. Yaşayan son kel kahraman olarak, Hızlı ve Öfkeli serisi sağolsun, her yıl karşımıza çıkıyor.

    Açıkçası Bloodshot’ı seyretmenin tek bahanesi onun bu filmdeki varlığı ama Vin Diesel’ın eski Hollywood yıldızlarının dert ettiği türden bir imajını koruma çabası var ve bu çizgi romandaki karakterin önüne geçerek işi baltalamış. Filmin uyarlandığı çizgi roman ile bağları zaten zayıf. İsmi alıp geçmişler bile denebilir. Güçlü bir gişe uğruna tutmuş işleri yağmalayan bir yapım Bloodshot. Kahramanımız iş başındayken bir operasyon merkezi tarafından yönlendirilmesiyle 90’ların tekno takip filmleri, durdurulamaz oluşuyla Terminator, kahramanın kafa karışıklığıyla Memento, finaldeki mecha suitli kapışmasıyla Elysium, girişte ve bir sürü sekansta oynamaktan bıktığımız FPS oyunları ve hatta Nanit tasarımıyla Starship Troopers...

    Halbuki filmin yapım notlarında, Diesel’ın canlandırdığı Bloodshot karakteri için, “eşsizdir çünkü çarpıcı ve izlemesi eğlenceli güçlere sahip olsa da, esas önemli olan kahramanın iç dünyasıdır.” deniyor ama ortada böyle bir karakter derinliği yok. Bloodshot, hiçbir anında bir felsefe barındırmayan, basit ahlaki sorgulamalardan ibaret bir bahaneden hikaye ile 13 yaş grubu seyircinin takip edebileceği türden kansız ve kafa karıştıran bir aksiyon kokteyli.

    Bloodshot’ın yönetmeni Dave Wilson bir özel efektçi ve bu yönettiği ilk uzun metraj. Filmin aksiyon sekanslarında bu alandaki maharetini göstermekten geri durmuyor ama yönetmenliğinin özgün bir tarafı yok. Artık çoktan modası geçmiş Michael Bay tarzını deniyor ama bu da filmi belli bir yaş aralığında izlenecek basit bir izlence olarak sıkıştırıyor. Aslında film kendisini izletiyor ama bittiğinde “izlemesem de olurdu” dedirtmekten de geri durmuyor.

    Bloodshot, kanımıza girecek virüslerden çokça endişe ettiğimiz şu günlerde kanında gezen nanoteknoloji canlılar sayesinde süper kahramana dönüşen bir askerin hikayesi, çok fazla mantık hatası içeren, senaryosunda “şimdi bu nasıl oldu” dedirten koca delikler barındıran bir film. Kafa dağıtmak için izleyebilirsiniz ama fazlasını ummayın. İyi seyirler...

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top