Hesabım
    Kıyamet Kitabı
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Kıyamet Kitabı

    Uzak Doğunun robot fantazyası...

    Yazar: Ali Ulvi Uyanık

    Doğa'nın üç ilkesi, Uzakdoğu felsefelerinde, ışığı / koruyuculuğu, karanlığı / yok ediciliği ve yaratıcılığı temsil etmekte. 3, önemli bir sayı. İlginçtir, insana dair çok sayıda öyküden bazıları da, zaman zaman, Uzakdoğu'dan üçlü biçimde geliyor. Mesela, her biri, üç ülkeden üç yönetmenin çektiği üç öyküden oluşan "Üç" (Saam gaang, 2002) ile "Üç Sıradışı (Saam gaang yi)" (2004) adlı korku filmlerini seyretmiştik: Hırs, açgözlülük, şehvet, güç tutkusu gibi zaafların en korkunç yanlarını açığa çıkaran hikâyelerdi bunlar.

    Şimdi ise önce yine üç yönetmenle yola çıkılıp, 2006'da çekimleri askıya alınan ve sonra 2010'da yapımına tekrar başlanan bir film Cannes Film Festivali'nden sonra 'sıcağı sıcağına' karşımızda. Ancak bu kez tek ülke (Güney Kore), iki yönetmen ama yine üç fantastik öykü var.

    "Kıyamet Kitabı (Doomsday Book)"nın, ilk ve üçüncü bölümü, filmografisinde üç kısa ve iki uzun metraj bulunan Pil-Sung Yim, filmin değerinde ağırlığı olan ikinci bölümü ise tanığımız bir isim Kim Jee-woon yönetmiş. Her biri sürprizler içeren bölümlere, sürprizlerini bozmadan tek tek bakmakta yarar var.

    Fütüristik ikinci bölüm bir Budist tapınağında geçiyor. Robotların insanlara yardımcı olduğu bu gelecekte, RU-4 (robot), rutin işlerden uzak, 'nirvana' yolunda 'aydınlanma'ya ulaşıyor. Oysa üretici firma UR yöneticileri için, bu gelişme asla kabul edilemez!

    Karanlık Sırlar (Janghwa, Hongryeon), "Acı Tatlı Hayat (Dal kom han in-saeng), Şeytanı Gördüm (Akmareul boatda) gibi, tümünde kaotik bir varlık olan insan ruhuna doğru dehşetengiz yolculuklara çıkaran Kim Jee-woon, kâinattaki her şey aynı kaynaktan var olsa da insan 'körlüğünün' inkâr içinde olduğuna dair bir hikâye anlatmış. 2001: Uzay Macerası'nda (2001 : A Space Odyssey) yapay zekâsı kendi kendini geliştiren H.A.L. 9000 (kompüter), yaratıcısı tarafından nasıl 'devre dışı' bırakıldıysa, aslında insanla aynı bütünün bir parçası olan RU-4 de (vurgulayalım ki, tasarımı çok estetik) benzer korkularla 'öteki' muamelesi görüyor. Enteresan olan, onun var olma hakkını savunan teknisyenin 'ne olduğu' ! Ve özellikle, robotun algılarla ilgili yaptığı açıklamaya dikkat!

    Kendi gücünün etkisi altında Tanrı'yı oynaması, 'aydınlanma' yolundaki büyük engeli insanoğlunun... Doğaya insafsızca davranması, zenginleştikçe tüketmesi, tükettikçe zenginleşmesi, çılgınlar gibi israf etmesi ve bu tüketim hızına erişebilmesi için üretimi sunileştirmesi de, kendi kıyametini kendisinin hazırlamasına yol açacak belki. Yim Pil-sung ilk bölümde, işte bu tüketim çılgınlığında gelinen son noktaya 'örnek bir aile' içinde mim koyup, çürük bir elmanın müsebbipliğinde, insanları zombileştiren bir virüsü insanlığın başına sarıyor. Böylece cennet'ten kovulma sebebinin simgesi 'yasak elma', şimdi bu öyküde, ilk kez buluşup cinsel yakınlaşma yaşayan bir genç erkekle kızın 'ilk zombiler' olarak tarihe geçmesini sağlıyor.

    Yim Pil-sung, salgın hızla yayılırken, hala kendi küçük çıkarları ve tüketim alışkanlıkları peşinde koşan insanlığın komik halleriyle de, korkutmaktan çok güldürüyor... Üçüncü bölümde ise, 'evrende yalnız olmadığımızı' ve dijitalize olmuş yaşamlarımızda 'bilmeden' başka uygarlıklarla temas edebileceğimizi, bu kez 'azıcık saf bir aile', daha doğrusu babasına yeni bir bilardo topu siparişini internet üzerinden vermeye çalışırken dünyanın başına bela açan evin sevimli küçük kızın üzerinden anlatıyor.

    Yönetmen, beynimiz tüm bir evrenle temasa geçmek için gerekli donanıma sahip olduğu halde, korkularımızın esiri durumunda, bencilliklerimiz ve küçük zevklerimize gömülmüş biçimde sürekli teması 'reddeden' inatçılığımızı, yine mizahi bir tonda öykülüyor. Üçüncüsü, içeriğine karşın yüzümüze gülümseme konduran bölüm (elmamız nerede acaba?).

    Teknik anlamda çıtası yüksek olan bu zevkli sinema deneyimi, sadece RU-4 ile tanışmak için bile seyredilmeli.

    ali.ulvi.uyanik@gmail.com

    @ali ulvi uyanık

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top