Şu zalim Türkler!
Yazar: Murat Tolga ŞenVampir miti korku sinemasının vazgeçemediği bir tema. Sanırım vampirin her türlüsünü gördük şimdiye kadar. Çok az filmde Bram Stoker’ın yazdığı orijinal hikayeye uygun bir vampir karakteri izleyebildik (Bram Stoker’s Dracula). Yeri geldi karşı komşumuz oldu (Fright Night), yeri geldi bir Rock şarkıcısı (Queen of the Damned). Ucuz korku filmlerinin de en sevdiği karakterlerin başında gelir vampirler… Hatta Roman Polanski’nin bile sinefillerin çok sevdiği bir vampir filmi vardır: The Fearless Vampire Killers…
Kan içen vampirlerden kurtuluş olmadığına en iyisi itiraz etmeden bu kez ne hale gelmiş bu Drakula diye izlemek… Drakula: Başlangıç miti şimdiye kadar hiç gösterilmediği gibi sinema perdesine taşımak derdinde ama asıl derdi Drakula olarak nam salan Vlad Tepeş’i bir tür ortaçağ süper kahramanına çevirmek, bunu başardığını söylemek de mümkün ancak karakterine çok net yaklaşan bir film değil. Hayran olmak, acımak ve nefret etmek arasında gidip geliyoruz bu önce ailesini sonra halkını korumak için ölümsüz olmayı seçen vampiri izlerken. Tabi bütün bunlar “klişenin el kitabı”na uygun bir şekilde yapıyor ancak ortalama bir serüven filmi tutkununu tatmin edecek düzeyde, derinliği olmayan ancak iyi uygulanmış klişeler bunlar.
Filmin kötü adamı bir Osmanlı sultanı olan II. Mehmet yani sinemada en son 1453 filminde karşımıza çıkan İstanbul’u İslam topraklarına katan Fatih Sultan Mehmet… Yapımcı ekibin ya da senaryoyu yazan Matt Sazama ile Burk Sharpless’in bizim sultana bir garezi olduğu kesin. Onu başarılı bir villain (film kötüsü) yapmanın da ötesine geçip yerin dibine batırmanın derdindeler. Öyle ki Dracula karakteri ile final savaşına çıkan Fatih’in sorduğu “gücün ne kadar ha, söyle!” alayına karşılık Drakula’dan sağlam bir kapak geliyor; “seni tarih kitaplarından atmaya yetecek kadar!”
Tabii işin aslı bambaşka… Tarihin bu döneminde sultanların, kralların tek bir derdi var, o da mümkün olduğunca yer ele geçirip toprakları ve hazineyi genişletmek. Filmdeki Dracula karakterine ilham veren Vlad Tepeş’in de iktidar hırsıyla kavrulan biri olduğunu biliyoruz. Çoluk-çocuk demeden binlerce insanı katlettikten sonra layığını bulmuş bir tarihi karakter. Hatta Bram Stoker’a, Drakula öyküsünü yazdırmak için ilham veren de, kazığa geçirdiği insanların kanlarını fıçılarda toplayıp içme merakına dair rivayetler…
Yine de tarihi öğrenmek için Wikipedi’ye bile girmemiş bir neslin aklını çelmeyi başarıyor Drakula: Başlangıç filmi… Filmdeki Türkler (bir kere bile Osmanlı vs. denmiyor, Türk kelimesinin altı ısrarla çiziliyor) Braveheart filmindeki İngilizlerle aynı mahallede kapı komşusu gibiler. Hepsi meymenetsiz, kibirli ve savaş alanında beceriksiz. Eğer milliyetçi bir refleksle filmi izlerseniz buna takılmamanız imkansız ama Dracula: Başlangıç’ın tarihsel bir sorumluluk taşımayan bir macera rollercoaster’ı olduğunu unutmayın. Filmdeki fantastik duygusu epey yukarılarda, tür meraklıları bundan keyif alacaktır.
Luke Evans çizgi roman estetiğine uygun sığ bir serüven filminde karakteri zenginleştirmek için elinden geleni yapıyor, filmin yükü onun üzerinde. Savaş sahneleri Çin savaş epiklerinden etkilenmiş gibi duruyor; hani kahraman karakter eline kılıcını-mızrağını alır da onlarca kişini arasında dalıp hepsini biçer ya, o türden yakın çekim savaş sekansları izliyoruz, tabi sıkılmadan.
Sonuç olarak, Drakula: Başlangıç oyalayıcı bir epik fantastik. Multi milyon dolarlık bütçesini etkileyici görsel efektlere yatırmış, seyircinin ilgisini de işin bu tarafı çekecektir ama bu kadar romantik-kahraman bir Drakula gençlerden başkasına inandırıcı gelmeyecek. Oldukça oyalayıcı ancak bir devam filmini şiddetle arzulayan finaline rağmen böyle bir potansiyel taşıdığını düşünmüyorum.
Daha önce tek bir kısa film yönetmiş olan Gary Shore, stüdyonun istediği türden gişe garantili bir serüven kotarmayı başarmış. Sivri dişli bir Drakula’yı, Fatih Sultan’la kapışırken izlemek oldukça fantastik, bu kafayı seviyorum. Kafanızı şu “zalim Türkler” dokunuşuna pek takmadan, elinize kolanızı-mısırınızı alın, izleyin, keyfini çıkarın.
murattolga@gmail.com – twitter.com/murattolga