Film ülkemizde ilk olarak Adana Altın Koza Film Festivali'nde izleyiciyle buluştu ve ardından 2014 Filmekimi programında yer aldı. Ayrıca Cannes Film Festivali Resmi Seçkisi dahilinde izleyiciyle buluştu.
Yönetmen Abel Ferrara, başrol oyuncusu Gérard Depardieu'nun yeteneği, ruhu ve özgürlük anlayışıyla Fransa'nın en güçlü adamı, bir aktörden çok daha fazlası olduğunu düşünüyor. İkili film üzerine uzun konuşmalar yapmış ve Depardieu ne yapmak istediklerini mükemmel şekilde anlamış. Yönetmen, oyuncunun bu role yeni bir yorum getirmesine gerek kalmadığınız, zira Depardieu'nnun bu hayatı yaşadığını, oradan geldiğini belirtiyor ve seks sahneleriyle ilgili şu sözleri dile getiriyor: "Seks sahnelerinde hiç prova yapmadık. O sahnelerdeki cinsellik, güç, yayılan afrodizyak etki… Hepsi Gérard’dı. Bunu hissedebiliyorsunuz.”
Filmin başrolü ünlü aktör Gérard Depardieu, yönetmen Abel Ferrara'nın ne istediğini çok iyi bilen, deneyimli bir ekiple çalışan bir yönetmen olduğunu ve her şeyi sonuna kadar götürmesini sevdiğini belirtiyor. Sette yönetmek diye bir şey olmadığını belirten uslu oyuncu birbirlerini koklayarak oynadıklarını söylüyor ve ekliyor: "Ben zaten kendimi bir aktör olarak değil, kanlı canlı, yaşayan bir insan olarak görüyorum. Karakterimin Shakespearyen bir yanı var. Shakespear trajedilerindeki her şey var burada: Para, seks, güç. Hatta Moliére’in Tartuffe’sinden izler bile bulabiliyorsunuz bu hikayede.”
Filmde Simone karakterine hayat veren ünlü aktris Jacqueline Bisset, bu filmden önce yönetmen Ferrara'nın sadece "4.44: Dünyanın Son Günü" ve "Bad Lieutenant" filmlerini biliyormuş ve tarzını sette öğrenmiş. Yönetmenin stilinin doğaçlama üzerine kurulu olduğunu söyleyen Bisset, Ferrara'nın gerçek hayata yakın sahneler çekmeye çalıştığını belirtiyor ve ekliyor: "Görüşlerini ve duygularını saklamayan, müdahaleci ve sabırsız olduğu kadar kibar ve şair bir yönetmen. Susmayı kesinlikle bilmiyor!”