Hesabım
    Ruhlar Bölgesi Bölüm 2
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Ruhlar Bölgesi Bölüm 2

    Parapsikoloji, hayalet öyküleriyle kuşatıldığında...

    Yazar: Ali Ulvi Uyanık

    Parapsikolojinin ilgilendiği olay ve olguların sınırları yok. Çünkü beden-dışı deneyimlerde, örneğin astral yolculukta mevcut gerçek dünyanın paralelindeki 'arada kalmış' ruhlar bölgesine girip bir daha çıkamayabilir... Ya da oradan gerçek dünyaya geçerek yeniden bir bedene sahip olmak isteyen kötü güçlere kapı açabilirsiniz. Bir koma hali yaşayabilir; karanlığın içinde kaybolabilirsiniz. Geceleri, açtığınız kapıdan ne tür varlıkların ailenizi ziyarete geleceğini bilemezsiniz.

    Parapsikoloji, sanatta klasik hayalet hikâyeleri ile birleştirildiğinde ise, karakterler (kurbanlar ve kurbanlara yardım edenler), paranormal algıları güçlü, durugörü sahibi, özel insanlardan oluşur. Lambert ailesinin bireyleri gibi... Baba Josh'a (Patrick Wilson), çocukluğunda, kötü yaşlı kadın (?) hayaleti musallat olmuştur. Yaklaşık çeyrek asır sonra Josh ve karısı Renai'nin (Rose Byrne) üç çocuğunun ortancası Dalton (Ty Simpkins) astral seyahatinden dönemeyip komaya girdiğinde, onu kurtarmak için medyum Elise (Lin Shaye) ile iki yardımcısı devreye girecek... Dalton kurtarılırken, yaşlı kötü kadın Elise'i öldürüp Josh'un bedenini ele geçirecektir. Bu hikâyenin ilk bölümüydü.

    Yönetmen-yazar James Wan ve yazar-oyuncu Leigh Whannell ikilisinin birlikte çalışmaları, 2000 yılında, korku filmi "Stygian" ile başladı... Kısa ve uzun metrajlı "Testere"yle (Saw) ünlenip, "Ruhlar Bölgesi (Insidious)"yle süregiden ortaklıkları, artık iyice olgunlaştı. Bu arada Wan'ın iki "Ruhlar Bölgesi" arasında, Whannell olmadan "Korku Seansı" (The Conjuring) gibi usta işi bir film çekmesi, onu her çalışması merak edilir bir yönetmen mertebesine yükseltti.

    İkili, "Ruhlar Bölgesi: Bölüm 2" (Insidious: Chapter 2)'de, ilkine göre çok daha karmaşık ve zaman çizgisinde ileri-geri gidilebilen bir korku sürecine geçiş yapıyorlar.

    Film bu kez, ekstra şekilde, "Cinnet" (Shining)'e göz kırparak, tehlikeyi / katili, içeride, evin babasının ruhunda konumlandırıyor. Prolog, 1986 yılında küçük Josh'a yardım için, annesi tarafından eve davet edilen genç Elise'in kötü yaşlı kadının(?) varlığını tespit etmesini içeriyor... Bu anahtar sahne zaten nasıl bir filme giriş yaptığınızı hissettiriyor. İlk sahnede elinize uzun bir ipin ucunun verildiğini düşünün. İpi elinize sararak ilerliyorsunuz; fakat karanlıktasınız, önünüzü göremiyorsunuz; sadece sürdüğünüz izin karşınıza çıkardıkları var: Korkunç görüntüler, sürpriz gelişmeler, şoke edici anlar!

    Zaman ve mekânda, zihinsel ve ruhsal sıçramalar yapılabilen Ruhlar Bölgesi içinde her şey karmaşık gibi ama vurguladık ya: Parapsikolojinin sınırları yok. Anahtar soru: Josh'un bedenindeki bu kötü yaşlı kadın (?) kim ve neden bu bedende varlığını sürdürmek istiyor?

    Öte yandan, ilk bölüme /filme göre hikâyenin zorlandığını söylemek mümkünse de, Wan'ın filminin biçimsel özellikleriyle seyredeni içine çektiğini, REM uykusunda gördüğünüz rüyalar gibi etkili olduğunu iddia edebiliriz. Soluk alıp vermemizin hızlandığı, nabız atışlarımızın arttığı bir korku şöleni adeta: Aynen rüyalarda olduğu gibi hem çok tanıdık, hem de yabancı gelebilen objelerin, eşyaların, bazen vitraydan yansıyan kırmızının ama baskın şekilde koyu renklerin içinden süzülerek dolaştığımız evin içinde çok korkuyoruz. 'Öte' denilen bölgeye geçtiğimizde de fenerlerin aydınlattığı daracık alan dışında sadece zifiri karanlığa teslim oluyoruz. Ölümü hissediyoruz sanki: Karanlık bir hiçlik. Hiç bir şey yok!

    Parapsikolojik korku tutkunları için kült film, hep vurguladığımız gibi, şimdilerde "Ruhlar Bölgesi"nin büyükannesi yani Josh'ın annesi Lorraine rolünü üstlenmiş Barbara Hershey'in oynadığı ve Sidney J.Furie'nin yönettiği "Karabasan"(The Entity)'dır. Gerçek olaylardan yola çıkılarak çekilmiş film, parapsikolojinin o güne dek biriktirdiği bilimsel bilgileri en doğru şekilde kullanır. Wan, işte "Karabasan" gibi öncü filmlerin izinden giderek parapsikolojiyi merkeze yerleştirip, etrafını, zenginleştirilmiş hayalet öykülerinin unsurlarıyla örüyor. Ve her defasında da, kendini tekrar etmekten olabildiğine kaçınarak seyredenin ilgi ve dikkatini canlı tutmasını biliyor. Başka bir deyişle, seyirci, ipi sonuna dek eline sarmaya devam ediyor.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top