Ferzan Özpetek'in en iyi yaptigi is;bazi sahneleri çok iyi detaylandirirken bazilarini olabildigince siradanlastirmasi.Bu ikisi arasindaki dengeyi çok iyi kurdugu için de basarili oldugunu düsünüyorum.Ama bu basariyi ilerletmek yerine korumayi tercih ediyor sanirim.Çünkü Sahane Misafir de yine bilindik bir Özpetek filmi ve yeni hiçbir özellik barindirmiyor.Bazen sicak ve komik bazense soguk ve seyirciden uzak bir tavir sergiliyor film.Ama izlenebilirlikle ilgili bir sikintisi yok,gayet akici.Zaman zaman Türkçe sarkilar,kelimeler olsun,bizden motiflere de yer vermeyi ihmal etmemis Özpetek.Bu arada Cem Yilmaz için izlemek isteyenler bosuna heveslenmesin,bildigimiz karakterlerinden çok uzakta bir rol almis.Ellerini ve mimiklerini adeta bir Italyan gibi asiri kullanmasi da film boyunca beni çok irrite etti,bir türlü isinamadim.Sonuç olarak Sahane Misafir,teknik açidan sinemanin dogrularini yapan ama son derece iddiasiz bir yapim...6/10
Ferzan Özpetek sineması diye birşey var. Bu sinema kendisini belli eden, adeta yönetmenin imzasının filmin her karesine buram buram sindiği bir sinema. Bundan sıkılanlar da olabiliyor, hep aynı, kendini tekrar etti diyenler çok, ama yemek sofraları, müzikler gibi bazı detaylar dışında ben hep farklı tatlar alıyorum F.Ö sinemasından, ve bu kez de çok eğlenerek, arada hüzünlenerek, keyif alarak izledim bu filmi. Eleştirilecek yanları vardır elbet ama genel anlamda hoş, sevimli, iyi hissettiren filmlerden denebilir.
Amerikan filmlerindeki atlama, kovalama, dövüşme, öldürme sahnelerine ara vermek isteyenler için eli-yüzü düzgün güzel bir film. İçeriği çok dolu olmasa da, sadeliği, doğallığı ve hayata dairliğiyle izleniyor.
Ferzan Özpetek ''Harem Suare''den sonra uzaklaştığı Türk sineması ve Türk izleyicisini çok basit bir yöntemle geri kazanmaya çalışıyor. Ünlü ve Türkiye'de sevilen birisi olan Cem Yılmaz formülü. Lakin bunun o kadar kolay olmadığı film boyunca apaçık görülüyor. Cem Yılmaz formülü yılllardan beri yurtdışında yaşayan ve daha çok Avrupa hayatını ve o kültürü benimsemiş Ferzan Özpetek'in Türk seyircisine ve kültürüne uzak oluşu nedeniyle en başta sınıfta kalıyor. Tamam ortada Türk bir karakter var (Yusuf Antep) fakat bunun dışında filmde Türk izleyicisinin yakınlık duyabileceği hemen hemen hiç birşey yok (pardon bir de filmin birçok sahnesinde o sahnenin ruhuyla çokta uyuşmayan Sezen Aksu şarkıları vardı) Yukarıdaki yorumlarım aslında tamamen iyi niyetle yapılmış yorumlar ve Ferzan Özpetek karşımda olsa açık açık ona da şunları derdim: ''Abi bırak sen artık bizim ülkeyi, İtalya kültürüyle yoğrulmuşsun, çek filmini, izlet İtalyan'a, Avrupa'lıya. Bizim kültürümüze ton olarak uymuyor bu sinema, bu mizah dili. Eleştirdiğim kesinlikle eşcinsel karakter değil, sakın yanlış anlaşılmasın, bizim kültürümüzde de olan bir şey eşcinsellik ama o bile bu filmdeki gibi değil. Daha sert ve daha hayat gibi belki de. Sözün özü ''şirin'' İtalyan şehrinden buraya aktarılan birçok şey buraya uymuyor, izleyici o filmdeki hemen hemen hiçbir karakterde kendinden birşey göremiyor. Filmi bir Avrupalı'nın gözüyle bir Avrupa filmi olarak kötü bulmadım. Ama filmin bizim kafa yapımızla, duygularımızla, mizahi yanımızla hemen hemen hiç ilişkisi yok!
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.