Blair’in Koyunu Sonra Çıkar Oyunu
Yazar: Özgür MumcuBlair yöresinin cadısını konu alan filmden sonra beyazperde’nin forum bölümü şenlendi.İzleyicilerin film hakkında ikiye bölündüğünü görmekteyiz.Filmin iyi ya da kötü olması bir yana, sinema tarihine geçeceği kuşkusuz. Burak Hatipoğlu’nunda belirttiği üzere 'herhangi bir festivalin genç yetenekler bölümünde' çok ses getirecek biryapım tadında blair’in cadısı.
Ancak Blair Cadısı sinemasal bir zafer değil. Daha çok iletişim araçlarının değişimini bize muştuluyor. Yani kısaca denilebilir ki İnternet’in gücü ilk kez bu raddede kullanılıyor.1998 Haziran’ında nette beliren bir site bize 1994 yılında üç sinema öğrencisinin bir ormanda cadı kovalarken telef olduğunu duyurdu.Ve birden kıyamet koptu. Herkes bu zavallı öğrenciler için seferber oluverdi.Daha sonra bu cadı avcılarının 'kayıp aranıyor' posterleri üniversite kampüslerinde boy gösterdi. Asıl bombaysa gençlerin çektikleri film bantlarınınbulunmasıydı. Filmin galasına oyuncuların teşrif etmemesi de etkiyi perçinledi ve filmi bugünlere getirdi.
Film ilkel çekim ve kurgulama sonrasında kotarılmış. Gerçekten hepimizin aklına gelebilecek ve de hepimizin kolayca yapabileceğimiz bir film.Zaten burada İnternet devreye giriyor ve gücünü hissettiriyor. Sevimli enformasyon ağımız bize ilk kez böylesine bir yapay gerçeklik sunuyor ve de bunun meyvalarını topluyor.Filmde de karakterlerden Mike’ın dediği üzere 'bu bir filtreli gerçeklik, insanı korkudan uzak tutuyor.'Sanıyorum ki asıl şimdi korkmaya başlamamız gerekiyor. William Gibson’dan, Orwell’in 1984’üne kadar işlenmiş bir konunun ipuçları belirmeye başladı.Matrix bizi tedirgin etti, Blair Cadısı ise bizi uyardı.Bir şeye gerçek damgası vurmadan düşünmenin zamanıdır. Evet öyledir.