“Barbara”, senaryosunu Harun Farocki ile birlikte yazan Christian Petzold’un yönetmen koltuğunda oturduğu oldukça etkileyici bir drama…
Prömiyeri, 11 Şubat 2012 tarihinde “En İyi Yönetmen” kategorisinde Christian Petzold’un Gümüş Ayı ödülünü kazandığı 62. Berlin Uluslararası Film Festivalinde yapılan ve 85. Academy Ödüllerinin “Yabancı Dilde En İyi Film” kategorisinde Almanya’yı temsil eden ancak birincilik için yarışan ilk beşin içine giremeyen bu filmin, 7.2/10 (10.942 oy) ve 3.7/5 (3.885 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.7/10 (77 yorum) ve 86/100 (22 yorum) olan Rotten Tomatoes ve “Mutlaka İzlenmeli” özel etiketine de sahip olan Metacritic yorum ortalamaları, bir Alman filmi için fazlasıyla iyi…
Gelin isterseniz, Alman sinemasının önemli isimlerinden Christian Petzold’un bizzat kendisinin, "Love in Times of Oppressive Systems" olarak tanımladığı üçlemesinin ilk halkası olan bu filme, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle biraz daha yakından bakalım…
Petzold’un “baskıcı rejim” olarak bu filmde, 1980’lerin Demokratik Alman Cumhuriyeti’ni seçtiğini görüyoruz…
Kısaca, Berlin’den küçük bir taşra kasabasındaki yine oldukça küçük bir hastaneye sürgün olarak gönderilen Dr. Barbara’nın burada yaşadıklarının anlatıldığı filmde Petzold, yarattığı boğucu atmosfer ve karanlık karakterler ile bu baskıyı iliklerimize kadar hissetmemizi sağlamış…
Hikâyenin buraya kadar olan kısmı ile Petzold, izleyiciye oldukça ceberut bir Almanya tasviri çiziyor ki bu çok açık...
Ancak filmin finalinde, elindeki bu ülkeden kaçış biletini Stella’ya veren Barbara’nın durumunu açıklama işini de bizzat izleyiciye bırakıyor…
Bize göre bu durum, kesinlikle Barbara’nın henüz yeni tanıdığı Stella’ya karşı iyilik meleği kesilmesi yahut yine henüz çok az tanıdığı Dr. André’ye olan “yıldırım” aşkı ile açıklanamaz…
Hele de ortada, filmde anlatıldığı şekilde mutlaka kaçılması gereken bir baskıcı rejim varsa…
Dediğimiz gibi, Demokratik Alman Cumhuriyetini, Nazi Almanya’sı ile aynı kefeye koymayı göze alamayan Petzold, boşlukları doldurma işini bir kez daha izleyiciye havale ediyor…
Kısaca filmin oyuncu kadrosuna da şöyle bir göz atacak olursak, gerek Barbara karakterini canlandıran Nina Hoss’un ve gerekse de André’yi oynayan Ronald Zehrfeld’in oldukça iyi iş çıkarttıklarını söyleyebiliriz… Ki zaten, bir anlamda bunun bir ödülü olarak, Nina Hoss ve Ronald Zehrfeld ikilisini serinin ikinci filmi “Phoenix” (2014) in kadrosunda da izleme şansı buluyoruz…
Teknik ekip konusuna gelince…
Christian Petzold’un bu filmde yola, üçlemenin son iki filminde de görev yapmış olan görüntü yönetmeni Hans Fromm, editör Bettina Böhler, prodüksiyon tasarımcısı Kade Gruber, prodüksiyon yönetmeni Dorissa Berninger ve besteci Stefan Will gibi kadim dostlardan oluşan bir kadroyla başladığını görüyoruz… Ki zaten hal böyle olunca da ortaya, kaçınılmaz olarak son derece rafine bir iş çıkmış…
Sonuç olarak, üçlemenin diğer filmleri gibi arşivimize de dâhil ettiğimiz bu çok özel Petzold filmi için puanımız 4 önerimiz ise, “mutlaka izlenmeli” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son iki not:
1. Christian Petzold’un mutlaka izlenmesi ve arşivlenmesi gereken "Love in Times of Oppressive Systems" üçlemesi, “Barbara” (2012), “Phoenix” (2014) ve “Transit” (2018) isimli filmlerden oluşmaktadır…
2. Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 9 Aralık 2018 günü saat 02.18’de yazılarak paylaşılmıştır...