"Yakın gelecekte yoğun nüfus artışı yüzünden devletin başında bulunan Nicolette Cayman (Glenn Close), ailelerin yalnızca tek çocuk yapabileceği, eğer daha fazla çocukları olursa ailelerin elinden alınacağı hakkında yeni bir yasa getirmiştir. Fakat bu sırada da Terrence Settman (Willem Dafoe)'nun 7 tane çocuğu olmuştur. Çocuklarının tehlikeye girmesini önlemek için Terrence, 7 çocuğunu tek bir kimlik altında büyütür ve onlara haftanın isimlerini verir. Adının olduğu gün dışarı çıkan Settman Kardeşleri (Noomi Rapace), yıllarca böyle geçinir. Fakat bir gün, kardeşlerden Pazartesi eve gelmez ve diğer kardeşler de neyin olduğunu anlamaya çalışır."
Yalan söylemeyeceğim, bu filmin vizyona girmesini iple çekiyordum. Bu filme karşı büyük bir beklentim yoktu ama fragmanı o kadar ilgi çekiciydi ki, bu filme karşı büyük bir ilgim oldu.
Önce iyi yanlardan başlayalım. Filmdeki 7 kardeşin her birini canlandıran Noomi Rapace, kariyerinin en zorlu performansının altından başarıyla kalkmış. Eğer bu rolde bir başkası olsaydı bütün film boyunca aynı oyuncu kendi kendine konuşuyormuş gibi olurdu ve bu yüzden de filmin içine girmemiz zorlaşırdı. Rapace, burada her karakteri için yeni bir aksan kullanmıyor ama her bir karakter için farklı bir görünüş, yüz mimiği ve yürüyüş tarzı kullanıyor. Zaten Rapace korkusuz bir oyuncu ve bu filmde onu daha çok sevdim. Ayrıca Willem Dafoe da çok iyiydi. Filmde fazla gözükmemesine rağmen bulunduğu her sahneyi çalmayı başarmış.
Ayrıca filmin konusunu işleyiş tarzı hiç de fena değildi. Ara ara hikaye biraz sıradanlaşsa da (buna birazdan değineceğim) genel itibariyle konu, oldukça sürükleyici ve olabilecek en yüzeysel seviyede incelenmiş ve kargaşaya sebep olmamış.
Son olarak aksiyon sahneleri çok eğlenceliydi (bu kadar kanlı olmasını hiç beklemiyordum doğrusu) ve filmdeki 7 kardeşin birbirleriyle olan ilişkisi çok iyi işlenmiş. Filmde 7 kardeşten birisine bir şey olduğu zaman, diğer kardeşlerin endişesini ve birbirleriyle olan bağlarını çok net görebiliyorsunuz.
Ve bu da beni filmin sorunlarına götürüyor. Her ne kadar kardeşlerin birbirleriyle olan bağları iyi işlenmiş olsa da, onların kişiliklerini pek umursamadım. Çünkü onlardan birisine bir şey olduğu zaman içiniz cızlamıyor, sadece "ah, şimdi de bu oldu" diyorsunuz. Çünkü film daha çok bu kardeşlerin birbirleriyle olan ilişkisine odaklandığı için onların kişilikleri ve motivasyonları çok arka planda kalmış. Bu yüzden film ne zaman onlara kişisel bir açıdan yaklaşmaya çalışsa başarısız oluyor.
Ayrıca yukarıda filmin konusunun sıradanlığından bahsettim. Böyle bir konuyu seyirciye ilgi çekici kılabilmek için senaristler elinden geleni yapmış fakat ortaya çıkan sonuç pek yeterli değildi. Film bu haliyle oldukça eğlenceli bir iş fakat bittiği zaman aklınız havalara uçmuyor. Bu yüzden bu film, yaratıcı konusuna rağmen hala sıradan bir bilimkurgu filmi olarak akıllarda kalıyor. Yani yeni kurallar yazılmıyor bu filmde.
Kısacası, eğer yaratıcı bir konuya sahip, daha önceden hiç görmediğiniz bir film arıyorsanız bu filmi izlerken biraz hayal kırıklığına uğrayacaksınız. Çünkü burada çıkan sonuç daha çok kafa dağıtmak isteyenleri tatmin edecek türden. Aksiyon sahneleri başarılı, oyunculukları harika ve ilginç fikirlere sahip olan What Happened To Monday, bilindik senaryosu ve motivasyonu eksik karakterleri yüzünden "izle-unut" türünde bir film olarak akılda kalıyor. Film kesinlikle eğlenceli fakat izlerken etkilenmeyeceğiniz bir iş. Boş vaktiniz varsa izleyebilirsiniz. İyi seyirler.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Noomi Rapace ve Willem Dafoe.
+ İlginç konsept, yaratıcı fikirler.
+ Aksiyon sahneleri.
+ Kardeşlerin birbirleriyle olan ilişkileri.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Motivasyonu eksik, umursamayacağınız karakterler.
- Filmin senaryosu, yaratıcı fikrine rağmen olabilecek en sıradan sonucu çıkarması.
TOPLAM PUAN: 6.5/10