Hesabım
    Yedinci Hayat
    Ortalama puan
    4,1
    197 Puanlama
    Yedinci Hayat hakkında görüşlerin ?

    27 Kullanıcı yorumları

    5
    13 Eleştiri
    4
    7 Eleştiri
    3
    6 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    yasin k.
    yasin k.

    Takipçi 4 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    16 Haziran 2018 tarihinde eklendi
    Film yıllardır insanlığın kandırıldığı bir yalana dayanıyor. "dünyanın nüfusu kontrolsüz bir biçimde artıyor" yalanı. bu yalanın temelinde kapitalizmin şu ana vurgusu var: " evrende kaynaklar sınırlı insan ihtiyaçları ise sınırsızdır." Oysaki Adam Smith'in kapitalizmi kurarken vurguladığı bu cümle koca bir yalan. evrenin kaynakları sınırsızdır ve insanın ihtiyaçları ise sınırlıdır. Örneğin 2 gömlek insana yeter. biri yıkanırken diğerini giyebilir. kapitalizm ihtiyaç beklentilerini satarak ve her şeyi metaya dönüştürerek satar.
    Dolayısıyla bu yalanı kimin ortaya yattığını bilmek lazım. Masonik güçler yıllardır açık ya da gizli şekillerde dünya nüfusunu sınırlamak istemektedirler. Bunun iki temel sebebi var.
    1- Yahudi ve masonik güçlerin karşısında durabilecek bütün toplum ve kitlelere yönelik kısırlaştırma ve yok etme politikasını uygulayabilecekler. Bunu da "nüfusun kalabalıklaştığı tehlikesi" bahanesiyle yapacaklar.
    2- Dünyada az insan olursa ve filmdeki gibi bileklikler, mikroçipler vesaire aracılığı ile dünyayı kontrol etmek daha kolay olur. Bu kurulmak istenen "yeni dünya düzeni" olarak doların üstünde yazılı olan masonik dünya düzenini hakim kılmak ve bize göre Deccal olan, nnlara göre dünyayı kurtaracak mehdi'nin ya da satanistlere göre satan'ın yani şeytanın dünya hakimiyetine yardımcı olmak. yayılmacı yahudiler ve siyonist hristiyanlar özellikle evanjelist hristiyanlar bu görüştedir. Bunların ne kadar yaygın olduğu ile ilgili kaba bir internet araması yeterlidir.
    Bu tür filmler müzikler ve kitaplar aracılığıyla zihinler manipüle ediliyor. Bugün Batı toplumunda herhangi birine sorsanız Dünya nüfusunun kontrolsüz şekilde arttığını ve doğum kontrolünün ve nüfus kontrolünün bir gereklilik olduğunu savunurlar. Oysa ki dünyadaki kıtlığın sebebi kapitalizmdir ve kapitalizmin kaynakların insanlar arasında eşit şekilde dağıtılmasına engel olan bir sistem olmasıdır. Kapitalizmi de yöneten emperyalist ve siyonist küresel güçlerdir. Dolayısı ile daha müreffeh ve rahat bir dünyada yaşamak için emperyalizmin siyonizmin yok edilmesi gerekir.
    Bir başka bilimsel gerçek de şudur. dünya şu anda mevcut insan sayısının 200 katını rahatlıkla barındırabilecek kadar geniştir. Belli bölgelerde nüfusun kalabalık olmasının sebebi endüstriyel kapitalizmin tarım ve hayvancılığı ve kırsal yaşam alanlarını yok etmesidir. Bunun sonucunda bu bölgelerdeki insanlar iş bulmak, aç kalmamak ve filmler, müzikler ve kitaplar aracılığı ile kendilerine kabul ettirilen "modern/lüks yaşama" kavuşmak için metropollere hücum etmektedirler. Dolayısıyla her konuda olduğu gibi bu konunun çözümü de İslam'ın İnanç ve medeniyet değerlerine dayalı yeni bir dünyanın kurulmasıdır. İslam ekonomik sisteminde kaynakların bir elde ya da bir grubun elinde toplanması (buna Kapitalizm diyorlar ) Kur'an ayeti gereği haramdır. Yani huzur İslam'da. :)
    Bu sözü de "Müslümanlar huzurlu olur ama bakın Müslümanlar huzursuz" diyerek manipüle ediyorlar Oysaki Huzur İslam'da demek İslam'ın hakim olduğu bir kişide, toplumda ve devlette insanların daha huzurlu yaşayacağı anlamına gelir.
    Yorum ya da eleştiri yazacak arkadaşlar lütfen 8. sınıf yorumlar yazmayın. Dini herşeye karıştırma,komplocu vs. gibi. Çünkü bu tür yorumları yapanlar genelde hiç kitap okumayan, ya da romandan başka bir şey okumayan,haberleri sosyal medyadan okuyan, bir görüşü olmayan ya da görüşünü amigo gibi savunan tipler oluyor.Kusura bakmayın. Selam ile.
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.094 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    17 Haziran 2021 tarihinde eklendi
    Kanada, Fransa, İspanya, Portekiz, İtalya, Polonya, Slovakya, Macaristan ve Japonya gibi ülkelerde “Seven Sisters” olarak da bilinen “What Happened to Monday / Pazartesi'ye Ne Oldu”, senaryosu Max Botkin ve Kerry Williamson tarafından yazılan ve Tommy Wirkola tarafından yönetilen distopik tarzda bir bilim – kurgu aksiyon filmi…

    Prömiyeri, 6 Ağustos 2017’de Locarno Film Festivalinde yapılan ve 18 Ağustos 2017 tarihinde ABD, İngiltere ve Latin Amerika’da Netflix platformunda yayın akışına dâhil edilerek vizyona sokulan filmin, 6.9/10 (111.198 oy) ve 3.6/5 (2.500 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 5.8/10 (37 yorum) ve 47/100 (12 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, vasat bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…

    Yine de isterseniz, bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle birde biz inceleyerek yorumlayalım, ardından da puanlamaya çalışalım…

    Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

    Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, Norveçli yönetmen Tommy Wirkola’nın haftanın eksiksiz bütün günlerini kendilerine isim edinmiş yedi(z) kız kardeşi birden canlandıran Noomi Rapace’i ön plana çıkartarak "ergenvari" bir aksiyonun dibine vurduğu ilgi çekici bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…

    Aslına bakarsanız, aksiyon meraklısı belirli bir izleyici kitlesi düşünülerek, bilim – kurgu soslu “kuru aksiyon” olarak kurgulanmış olan bu tür filmler tarzımız değil…

    Zaten o nedenle de filmi dört yıllık bir gecikme ile izledik…

    Peki, pişman olduk mu?

    Sağlıklı yaşamak (ve yaşlanabilmek) için bütün endüstriyel abur cuburları yıllardır hayatından çıkartmış olan birisinin, kızarmış patates ve höpürdetilerek pipetle içilen buz gibi büyük bir boy meşrubat da içeren kocaman bir hamburger menüsünü bir oturuşta iç ettikten sonra geğirirken (ve tartılırken) hissettiği pişmanlık kadar…

    Elbette bir kereliğine yapılan böyle bir hovardalık kimseyi çok fazla üzmeyeceği gibi zarar da vermez…

    Yeter ki bu hovardalıklar, obezite ile sonuçlanacak yolda sıkça tekerrür eden gereksiz bir alışkanlığa dönüşmesin…

    Nihayetinde o “kocaman hamburger menüsü” gibi bu filmin, Noomi Rapace ,Willem Dafoe, Glenn Close, Marwan Kenzari, Christian Rubeck, Pål Sverre Hagen, Tomiwa Edun ve Cassie Clare gibi isimlerden oluşan ve insana, “Gel, gel” yapan bol yıldızlı ambalajı da oldukça göz alıcıydı…

    Hatta hiç sıkılmadan izlediğimiz 123 dakikalık süresi tamamlandığında, seveni için “aksiyon” ve Pazartesi karakterine ne olduğunu öğrendiğimiz sürpriz bir finale de sahip olan filmin, “gizem” porsiyonlarının da yeterince doyurucu olduğunu fark ettik…

    Filmin hikâyesi için de ilk günden bu yana söylenen bir sürü şey var…

    Örneğin, Max Botkin tarafından yazılan ilk halinin 2010 yılında Kara Listeye alındığı daha sonra Kerry Williamson tarafından baştan yazıldığı fakat işin içine Tommy Wirkola’nın sihirli elleri ile Noomi Rapace dâhil olmasaydı pek de fazla bir şeyin değişmeyeceği gibi…

    Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda da olduğu gibi yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…

    İlk önerimize gelince:

    O hakkımızı da bu kez; nitelikli film izlemeyi tarz edinmiş sinemasever dostlara, “Bu türden hafif atıştırmalıklar aracılığı ile yapılacak küçük kaçamakların duruş bozmak anlamına gelmediğini bir kez daha hatırlatmış olalım” diye seslenerek kullanmak isteriz…

    Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 2,5 verdiğimiz bu aksiyonu ve entrikası bol film için önerimiz de, eğer türün meraklısıysanız ve aradan geçen bunca zamana rağmen halen izlemediyseniz hiç düşünmeden “bir şans da siz verebilirsiniz” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler,
    Sıla
    Sıla

    Takipçi 7 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    24 Eylül 2017 tarihinde eklendi
    Burada veya başka platformlarda bu filmle alakadar "dinsel" göndermelerden, gizli örgütlerden filan bahsedilmiş. Açıkçası ben ne izlerken ne de ardından düşündüğümde bu mesajlar geçmedi bana. İki saatlik bir filmin sizi etkilemek için ihtiyacı olan 5 an varsa, bu film 3 kez beni yakalamayı başardı. Birincisi oyuncu olarak Noomi Rapace seçimi. Kendisini Ejderha Dövmeli Kız'daki gibi güçlü kadın rollerinde tanınmış bir yüz olmayı başardı. Keza bu filmde de onu seçmeleri isabetli olmuş. İkincisi de nüfus artışı konusu oldu. Cehennem'den sonra bu sene izlediğimiz aynı konudan 2. film. Ancak tamamen bambaşka pencereden bakılmış. Bir konunun defalarca kez bambaşka gözlerle anlatılması bende hayranlık uyandıran bir diğer mesele. Üçüncü ve son olarak da "inandırıcı distopya" meselesi. Distopik bir film kendi içerisinde tutarlılık gösterdiği zaman sizi öyle bir ikna eder ki, çıktığınızda "Olur mu acaba?" derken bulursunuz kendinizi. Bu film öyle bir film işte. Yaratılan dünyaya dair kafanızda soru işareti kalmıyor. Filmin en büyük kusuru ise sonunun çok tahmin edilebilir olması. Daha ilk yarı bitmeden eminim ki bir çok insan sonunu tahmin etti.
    Burak B.
    Burak B.

    Takipçi 3 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    3 Eylül 2017 tarihinde eklendi
    Öncelikle belirteyim iyi ki fragmanı izlemeden gitmişim.Bazı filmlerin afişleri size film hakkında fikir verebilir,bu filmde o da yok arkadaş!Filmde afişe koyacak 20 sahne çıkartırım,bu film çok başka sinemadan çıkınca dedim ki "Ya seviyeyi niye bu kadar yükseğe koydum acaba?"hayatta istemeden de olsa böyle güzel sanat eserleri bizim için sırada bekliyor demek ki.Ayrıca filmde sokakta geçen bir sahnede türkçe konuşuluyor çok kısa bi geçiş sahnesi güzel bir ayrıntıydı benim için.Son bir not senaryonun muhteşemliği bir yana son sahne ve o dünyaya geldiğimiz ilk saniyelerde çıkardığımız naif sesler tebessüm ettirdi.O kadar duygu yoğunluğunun içinde başardılar bunu.
    pembeoje
    pembeoje

    Takipçi 330 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    30 Ocak 2018 tarihinde eklendi
    harika bir film.. değişikti.. sıkılmadan izlenebilecek bir film.. naomi çok başarılıydı.............
    KaliteTAKİP
    KaliteTAKİP

    Takipçi 873 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    8 Ocak 2018 tarihinde eklendi
    Filmin konusu; yakın bir gelecekte dünya nüfusu kontrol edilemez boyutlara ulaştığında, kaynaklar tükendiğinde devlet tarafından acımasız bir çözüm üretiliyor. Bu açıdan sistemi düşündüren ve sorgulatan bir filmdi. Aslında senaryoya baktığımızda çok da gerçek dışı bir konusu yok. Çünkü günümüzde de yıllardır devam eden bir nüfus artışı var, insanların eliyle yok ettikleri bir doğa ve buna bağlı olarak yaşam için gereken kaynakların hızlı bir tükenişi söz konusu. Bu sebeple hikayenin konusu gerçeklikle bağdaşıyor. Filmde günümüzden yola çıkarak, mesaj içerikli önemli bir konuya değiniyor ve daha ileriye geleceğe taşıyor olayı. Tabi ki film, bu konuya kurguda katarak dikkat çekmeye çalışıyor. Hem konu olarak, hem kurgu olarak bence çok güzel bir bilimkurgu filmi olmuş. Noomi Rapace yedi farklı kişiliğe hayat vermiş. Ve iyi bir oyunculuk çıkarmış. Ben çok beğendim. Birbirine tıpatıp benzeyen ama karakterleri farklı olan yedi kardeşin hayatta kalma mücadelesine değiniliyor. Çocukluk dönemlerine de yetişkinlik dönemlerine de filmde yer verilmiş. Ayrıca sisteme karşı nasıl hazırlandıklarını da anlatarak önemli olan bir detayda filmde işlenmiş. Filmde gizemin başlamasıyla beraber aksiyon ve gerilim de kendini göstermeye başladı. Sürükleyici bir filmdi. Temposu hiç düşmedi. Merak ederek izledim. Sonu ise bana sürpriz oldu. Dramatik bir finali vardı. Sağlam oyuncu kadrosuyla, başarılı performanslarla ve dikkat çekici hikayesiyle kaliteli bir yapım olmuş. Tavsiye ederim. iyi seyirler
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    4 Ekim 2017 tarihinde eklendi
    UGUR-TAZEG?L • birkaç saniye önce
    SENERYOSU KURGUSU VE OYUNCULUĞU İLE MUHTEŞEM BİR BİLİMKURGU
    10 ÜZERİNDEN 10

    Muhteşem bir Bilim Kurgu, Muhteşem bir Gerilim filmi Distopik bir dünyada geçen film, başından sonuna kadar sürükleyici. Son ayların tartışmasız en iyi filmi Bence son zamanlarda bilim kurgu türünde çekilmiş en iyi filmlerden biri. Filmin orijinal senaryosunun yanında aksiyon ve gerilim sahneleri de oldukça tatmin ediciydi. Noomi Rapace gerçekten mükemmel bir oyunculuk sergilemiş. Bir filmde 7 farklı karakteri canlandırmak ve bu karakterleri seyirciye hissettirebilmek herkesin başarabileceği bir iş değil kesinlikle, üstelik bu karakterlerin hiçbiri filmde geri planda kalmadı, umarım ödül alabilir. Filmin sonu da filmin üzerine tatlı tadında olmuş. Bence daha yüksek bir IMDb puanını hak eden bir film.

    bana göre kesin Oscar alacak bir oyuncuyu da ortaya koyuyor NAOMI RAPACE Bu kadar başarılı bir performans olamaz Yedi farklı karakteri son derece büyük bir oyunculuk yeteneği ile canlandırıyor. Her karakterin duygusal yapısındaki değişimleri çok başarılı canlandırmış.

    Senaryo ve Yönetmen çok başarılı. Film yüksek derecede zeka istiyor. Dikkatli izleyiciler filmin yarısında gizemi rahatlıkla çözüyor Final buna rağmen gizemi çözen izleyicileri de ters köşe yapıyor. Bu da filmin ve senaristin başka bir başarısı.

    Film için tek bir olumsuz yorumum şudur, tam donanımlı bir suikast ekibinin kız kardeşlerin evine yaptığı baskın Son derece mantıksız sahnelerle dolu idi. Keşke biraz daha mantıklı bir baskın sahnesi yapsalardı. Ayrıca Kız kardeşlerin yetiştirilme zamanları biraz daha detaylı anlatılabilirdi.

    Sonuç olarak Bilim Kurgu - Gerilim - Distopik filmlerden hoşlanan herkese önemle tavsiye ediyorum. Kült filmler arasına rahatlıkla girecek bu filmi, ne yapıp edip seyredin
    Mert H
    Mert H

    Takipçi 1.356 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    28 Ocak 2019 tarihinde eklendi
    Son yıllarda gördüğüm en iyi ve en özgün senaryoya sahip film. Başroldeki oyuncunun 7 kişiyi birden oynadığını ve çok fazla teknik kullanıldığını duymak da sizi şaşırtabilir.
    Selçuk Özdemir
    Selçuk Özdemir

    Takipçi 33 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    13 Mayıs 2023 tarihinde eklendi
    İTTİRME BİR FİLM!

    Filmi şu duruma benzetmek gerekiyor. Bir arabada tepeye doğru çıkıyor ve orada kalıyor. Ardından bir takım insanlar ise onu ittirip yukarı çıkarmaya çalışıyor. Film tamamen ittirme bir yapım. Zorlama sahneler ile , biraz daha beyin çalıştırmak yerine salalım gitsin tarzında bir şey olmuş. İlk başta büyükbaba figürünün yaptığı güzel bir şey ile 7 tane kardeşin saklanmasına kadar olan sürede geçenler gerçekten çok iyidi. Kendimi bir yandan tutulabilecek mantıklı bir bilim-kurgu filminde hissettim. Sonrasında iş aşk ve aksiyona döndü.

    Filme bir sürü alternatif şeyler yazılabilirdi diye düşünüyorum. Mesela büyükbabamızın eski bir istihbarat görevlisi olması ve kızlarını çok iyi bir şekilde yetiştirdiğini görmek güzel olurdu. O zaman bu kızların nasıl bu kadar uzmanca hayatta kaldığıyla alakalı soru işaretleri giderilirdi. Onun dışında filmin sonlarını daha da açığa kavuşturmak amacıyla çocuk sahibi olma kanununu zıttını savunan biri konulup kardeşlerin onla irtibata geçmesi sağlanabilirmiş. Zaetn bu yasayı bulan kişi hükümet görevlisi olmadığı halde yasa nasıl yürürlülüğe giriyor anlamadık? Arkaya dönen şeyleri hükümetin bilmemesi cidden garip bir durum. Filmde sık sık bu nasıl oldu denilen sahneler var. Yılın 2073 olduğunu biliyoruz. Evet teknoloji gelişmiş ama film bunu daha çok "karıştırma , öyle yaptık" şeklinde yedirmiş. Mantığımıza hitap etmek yerine , arka tarafta mutfak işlerini halletmemizi ya da bir arkadaşla sohbet ederken arkada açık durmasını tercih etmiş olabilirler.

    Monday kaybolduktan sonra yaşananlar biraz beni yükseltmişti aslında. İki kardeşin üst üste öldüğünü düşünmek filmin sıradışı olacağını gösterir diye düşündüm. Büyük bir yanılgıya düştüğümü sonradan fark ettim. Film bütün bu olanları güzel bir şekilde işleyemedikleri aşk sekansına bağlamış. Aşık olan karakterimiz bütün bunları o yüzden yapmış. Tamam bunu yedik. Hükümette görevli kişi 7 kişiden olan Monday'e aşıktır evine gelir ve Monday yoktur onun yerine diğer kardeş ile eve gider. Burada "teknoloji çok gelişti ha haberiniz olsun" şeklinde izleyici aptal yerine konuluyor. Kola takılan bileklikler ile birlikte hükümet yasasından olduğunu bildiğimiz yer hemen gözetlenebiliyor. Tabi böyle filmler de nasıl hacker olduğunu bilmediğimiz ve klavye tuşlarına hızlıca basan birine şu efsane soru sorulur ; "görüntülere erişebilir misin" onun cevabı ise; "sanırım yapabilirim" ve boom. Birkaç hızlı klavye darbesi ardından "enter" ve ekranda canlı kayıtlar. Oda ne "Monday" ölmemiş. Doğru!

    Filmin 40.dakikasından sonra gelişen eve baskın sahnesinde sadece 3 kişinin bunu yapmasının akıl ve mantıkla açıklanabileceğini sanmıyorum. Ayrıca kızların o saldırıdan kaçabileceğini basit bir takım şeylerle anlatmaları hiç hoş değil. Zeka yerine böyle bilim-kurgu filmini aksiyona vurmaları çok garip. 2073 yılındayız ama hala yerdeki ele ilk gelen şeyle savaşıyoruz, çok garip. Ardından çarşamba karakterinin polisleri ardı ardına peşine takıp yüzlerce hükümet yetklisinden kurtulmasınında mantıkla ilgisi yok. Film bizi tekrardan aptal yerine koyuyor. Aksiyon sahnelerinde yükselemiyoruz çünkü bu kızların iyi bir şekilde yetiştirildiklerini hissedemiyoruz. Dediğim gibi filmin başında bunlar gösterilse daha iyi olurdu. Tabii ki bu kızın kaçış sahnelerinde evdeki kızın birkaç hacker şeyleri yapmasını söylemiyorum. O bileklik ile bir sürü şey yapılabiliyor. Film ısrarla "teknoloji işte ya" demeye devam ediyor. Bileklik dışında ise hiçbir teknolojik unsur yok.

    Filmi izlemeyi önermiyorum. Bundan çok daha iyi bilim-kurgu yapımları var. Kendi içerisinde tutarlı olmayan ve "aman işte izleyici yer" şeklinde bir yapım. Gidin regular show'dan bir bölüm açıp izleyin , bugünlük size yeter.

    Müşerref Selçuk ÖZDEMİR
    Aamir Khan
    Aamir Khan

    Takipçi 465 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    8 Haziran 2020 tarihinde eklendi
    İnanılmaz bi film. Harikaydı diyebilirim. İşte böyle değişik konular aksiyonlar istiyoruz biz. 7 kız kardeşin tek bir kişi gibi yaşaması konusu takdire şayan. Her birinin durumu olayı farklı. Sonunu tahmin edemiyorsunuz. Fazlasıyla cinsellik içeren tek bi sahnesi yüzünden aile ile birlikte izleyemiyorsunuz. Ama olsun süper bi film izleyin.
    Alp T.
    Alp T.

    Takipçi 441 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    2 Eylül 2017 tarihinde eklendi
    "Yakın gelecekte yoğun nüfus artışı yüzünden devletin başında bulunan Nicolette Cayman (Glenn Close), ailelerin yalnızca tek çocuk yapabileceği, eğer daha fazla çocukları olursa ailelerin elinden alınacağı hakkında yeni bir yasa getirmiştir. Fakat bu sırada da Terrence Settman (Willem Dafoe)'nun 7 tane çocuğu olmuştur. Çocuklarının tehlikeye girmesini önlemek için Terrence, 7 çocuğunu tek bir kimlik altında büyütür ve onlara haftanın isimlerini verir. Adının olduğu gün dışarı çıkan Settman Kardeşleri (Noomi Rapace), yıllarca böyle geçinir. Fakat bir gün, kardeşlerden Pazartesi eve gelmez ve diğer kardeşler de neyin olduğunu anlamaya çalışır."

    Yalan söylemeyeceğim, bu filmin vizyona girmesini iple çekiyordum. Bu filme karşı büyük bir beklentim yoktu ama fragmanı o kadar ilgi çekiciydi ki, bu filme karşı büyük bir ilgim oldu.

    Önce iyi yanlardan başlayalım. Filmdeki 7 kardeşin her birini canlandıran Noomi Rapace, kariyerinin en zorlu performansının altından başarıyla kalkmış. Eğer bu rolde bir başkası olsaydı bütün film boyunca aynı oyuncu kendi kendine konuşuyormuş gibi olurdu ve bu yüzden de filmin içine girmemiz zorlaşırdı. Rapace, burada her karakteri için yeni bir aksan kullanmıyor ama her bir karakter için farklı bir görünüş, yüz mimiği ve yürüyüş tarzı kullanıyor. Zaten Rapace korkusuz bir oyuncu ve bu filmde onu daha çok sevdim. Ayrıca Willem Dafoe da çok iyiydi. Filmde fazla gözükmemesine rağmen bulunduğu her sahneyi çalmayı başarmış.

    Ayrıca filmin konusunu işleyiş tarzı hiç de fena değildi. Ara ara hikaye biraz sıradanlaşsa da (buna birazdan değineceğim) genel itibariyle konu, oldukça sürükleyici ve olabilecek en yüzeysel seviyede incelenmiş ve kargaşaya sebep olmamış.

    Son olarak aksiyon sahneleri çok eğlenceliydi (bu kadar kanlı olmasını hiç beklemiyordum doğrusu) ve filmdeki 7 kardeşin birbirleriyle olan ilişkisi çok iyi işlenmiş. Filmde 7 kardeşten birisine bir şey olduğu zaman, diğer kardeşlerin endişesini ve birbirleriyle olan bağlarını çok net görebiliyorsunuz.

    Ve bu da beni filmin sorunlarına götürüyor. Her ne kadar kardeşlerin birbirleriyle olan bağları iyi işlenmiş olsa da, onların kişiliklerini pek umursamadım. Çünkü onlardan birisine bir şey olduğu zaman içiniz cızlamıyor, sadece "ah, şimdi de bu oldu" diyorsunuz. Çünkü film daha çok bu kardeşlerin birbirleriyle olan ilişkisine odaklandığı için onların kişilikleri ve motivasyonları çok arka planda kalmış. Bu yüzden film ne zaman onlara kişisel bir açıdan yaklaşmaya çalışsa başarısız oluyor.

    Ayrıca yukarıda filmin konusunun sıradanlığından bahsettim. Böyle bir konuyu seyirciye ilgi çekici kılabilmek için senaristler elinden geleni yapmış fakat ortaya çıkan sonuç pek yeterli değildi. Film bu haliyle oldukça eğlenceli bir iş fakat bittiği zaman aklınız havalara uçmuyor. Bu yüzden bu film, yaratıcı konusuna rağmen hala sıradan bir bilimkurgu filmi olarak akıllarda kalıyor. Yani yeni kurallar yazılmıyor bu filmde.

    Kısacası, eğer yaratıcı bir konuya sahip, daha önceden hiç görmediğiniz bir film arıyorsanız bu filmi izlerken biraz hayal kırıklığına uğrayacaksınız. Çünkü burada çıkan sonuç daha çok kafa dağıtmak isteyenleri tatmin edecek türden. Aksiyon sahneleri başarılı, oyunculukları harika ve ilginç fikirlere sahip olan What Happened To Monday, bilindik senaryosu ve motivasyonu eksik karakterleri yüzünden "izle-unut" türünde bir film olarak akılda kalıyor. Film kesinlikle eğlenceli fakat izlerken etkilenmeyeceğiniz bir iş. Boş vaktiniz varsa izleyebilirsiniz. İyi seyirler.

    FİLMİN İYİ YANLARI:

    + Noomi Rapace ve Willem Dafoe.

    + İlginç konsept, yaratıcı fikirler.

    + Aksiyon sahneleri.

    + Kardeşlerin birbirleriyle olan ilişkileri.

    FİLMİN KÖTÜ YANLARI:

    - Motivasyonu eksik, umursamayacağınız karakterler.

    - Filmin senaryosu, yaratıcı fikrine rağmen olabilecek en sıradan sonucu çıkarması.

    TOPLAM PUAN: 6.5/10
    Tufan K
    Tufan K

    Takipçi 6 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    10 Ekim 2017 tarihinde eklendi
    Yılın en iyi filmlerinden. Farklı konusu, hızlı temposu ve Noomi Rapac in muhteşem oyunculuğu. Sabah kalktığınız da hala aklınızda olan bir film.
    Fulya Betül Ö.
    Fulya Betül Ö.

    Takipçi 11 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    23 Ekim 2017 tarihinde eklendi
    İzlediğim en iyi filmler arasındaydı . Senaryosu oyunculuğu harikaydı. İzlerken heyecanlandırdı . Kaliteli bir fillmdi . İzlenebilir.
    Saadet A.
    Saadet A.

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    25 Eylül 2017 tarihinde eklendi
    Mükemmel bir film olmuş kesinlikle izlenmeye değer son 5 yılda izlediğim en iyi film diyebilirim her saniyesi bir heycan ve sürekleyici .
    Hakan T.
    Hakan T.

    Takipçi 1 değerlendirme Takip Et!

    4,0
    24 Eylül 2017 tarihinde eklendi
    Film alenen İlluminati destekli bir çalışma olmuş..Örnek verecek olursak; spoiler: Pazar'ın (Hristiyanların kutsal günü) ölürken "Ben neye inandığımı bilmiyorum" demesi. Cuma'nın (Müslümanların kutsal günü) kafasında şapkasıyla kendini patlatıp öldürmesi. Cumartesi'nin (Yahudilerin kutsal günü) çıkarı için kendini feda etmesi. En can alıcısı ise tek gözlü (İlluminati simgesi) kardeşin bütün olayları aydınlatıp dünyayı refaha kavuşturması. Belki zorlama olacak ama kötü kadın diyeceğimiz kişinin en sonundaki açıklamasının haklı olabileceği yorumu ve tipinin tamamen Rockefeller'e benzemesi :)
    Daha bir çok detay var filmde, bir kez daha bu gözle izlemek lazım sanırım.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top