Hesabım
    Eş Ruhumun Eş Zamanı
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    1,0
    Çok Kötü
    Eş Ruhumun Eş Zamanı
    Yazar: Banu Bozdemir

    Evet, "ruh eşi" diye bir şey var, kabul ediyoruz. Kimisi ruh eşini bulur, kimisi uydurur. Işık Elçi ve R. Şanal ruh eşi olduklarını düşündükleri için birlikte yazdıkları Eşruhumun Eşzamanı adlı kitabı filme çekmeye karar vermişler. Işık Elçi yazmış, R. Şanal'da çekmiş.

    Öncelikle filmin spiritüel iddiası için epey çaba sarfedildiğini ekleyelim. Tabii ki bu konuda çok film izledik ama bu filmi izlerken, insanların birbirine geçen enerjileri konusunda zorlama bir hal hissettim. Kuantum benim ve etrafımdaki birçok insanın uzağında bir konu olduğu için biz birbirimize ‘dur ben sana geriye dönük hipnoz yapayım' ya da durup dururken ‘ben senin evleneceğin kişiyi biliyorum' demiyoruz. İki insanın arasındaki enerjiyi cayır cayır yanan alev yumağı olarak görmüyoruz mesela.

    Aslında bu film içgüdülerin kesin vurgulu hali... Kaderci bir bakış açısı içeriyor ama bunu insanların kendilerine bırakarak aynı zamanda bu tanımdan sıyrılıyor. Ve kendisine ‘ilk yerli kuantum' filmi olma gibi bir özellik atfediyor. Kitapları çok sattığından beri bu tarz filmlerle haşır neşiriz. Ne @#!* Biliyoruz Ki!? (What the Bleep do we Know !?) bu anlamda karışık ama en azından kuantum olayına açıklık getirmeye çalışan bir filmdi. Yarı kurmaca yarı belgesel filmde olayın kahramanı Amanda gibi görünse de aslında araştırmacılar, doğaüstü olan kişiler ve araştırmacılar da işin içindeydi. Eş Ruhumun Eş Zamanı bu anlamda yalandan bir kafa karışıklığı atıyor ortaya. Kadının varoluşsal bir problemi yok zaten, adamınki ise kadından sakladığı oğlu ve birazcık da üretim kabızlığı...

    Bir başka örnek, Bay Hiçkimse (Mr. Nobody) ise paralel evrenler arasında ve her verdiğimiz kararın kaderimizde yarattığı etki konusunda diyalogları, anlatımı ve örneklemeleri konusunda gayet ilginç bir filmdi. Şimdi ilk yerli kuantum filmi olma iddiasındaki Eşruhumun Eşzamanı'nı bu tür örneklerle kıyaslayınca hiçbir benzerlik kuramadığımız gibi, eli yüzü düzgün bir senaryodan da bahsedemiyoruz.

    Işıl ve Şanal arasında zaten filizlenecek olan bir aşk var ve biz bunu biliyoruz. Sadece yöntemi bilmiyoruz. Filmin bize göstermesi gereken şey sadece bu... Ama film bize bunu da gösteremeyince, filme ilişkin en ufak beklentiniz de uçup gidiyor elinizden.

    Filmin kaderci olduğunu söylemiştim, hatta sıkı kaderci. Ama bunu kabul etmiyor, kaderi kişilerin hayattan beklentisi haline sokuyor. Ama zaten her şey belli, Işık ve Şanal birbirinin eş ruhu! Filmin şöyle de garip bir anlatımı var: Bize ilk baştan yeşil ışığı yakıyor bunlar eş ruh diye, ama birlikteliklerini zorlaştırıcı hale getiriyor. Araya da iki tane gizemli sahne, elektriklenme, seans, tahminler atınca al sana kuantum felsefesi ve filmi! Bir de madem karakterler  bu kadar mistik ve inançlılar, neden kadın annesini düşünsel olarak bu kadar itiyor? Adam neden evleneceği kadına önceki hayatından ve çocuğundan bahsetmiyor? Neden ortada bir şey yokken bu kadar gizemli hale sokmaya çalışıyorlar filmi?

    Sonuçta kamera bazı anlarda güzel açılar, mekanlar yakalamış, ama genelde yakın çekimlerle ve yüze odaklı kadrajlarla tam bir dizi atmosferi yakalanıyor. O yüzden dizi izlemeye yatkın bünyelere farklı ve iyi gelebilir! İnsanların bu konulara olan düşkünlüğü de epey fazla. Ama "eş ruh" konusu ancak bu kadar sığ anlatılabilirdi. Keşke sorular, gizemler, anlatım ve deneyimler konusunda ilk yerli kuantum filmi olma özelliği yakalayabilseydi... Ben sonu belli olan ve bunu da düzgün hikayelendirmeyi başaramayan bir film izledim sadece.

    (banubozdemir@gmail.com)

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top