Şimdilik serinin yetimi...
Yazar: Oktay Ege KozakHollywood stüdyolarının popüler "Young Adult" kitap serisi uyarlamalarından gişe sağlamak amacıyla son kitabı iki filme bölme furyası o kadar tuttu ki, artık ‘final kitabın sinema uyarlamasının ilk bölümü’ diye bir tür oluşmaya başladı. Bariz finansal sebebin yanında bu ilk filmlerin var olmasının asıl sebebi tabii ki yıllardır beklediğimiz büyük finali verecek ikinci bölüm için seyirciyi gaza getirmek.Bu bakımdan bu filmler kendi ayakları üstünde duran yapımlardan çok ikinci bölümü pazarlayan iki saatlik fragmanlara benziyorlar. Bu yöntemin başlangıcı için Harry Potter serisinin yapımcıları Warner Bros’a teşekkür edebiliriz.
Genelde uyarladığı kitabın sadece ilk yarısına odaklanan ilk bölümler doğal olarak aksiyon sahnelerinden çok karakter ve hikaye donanımına odaklanıyorlar ki ikinci bölüm aşağı yukarı iki saatlik bir özel efekt cümbüşü sunabilsin.İkinci bölüm vizyona girdiğinde seyirci ilk bölümü evde izledikten hemen sonra sinemaya giderse ancak üç perdeye sahip, baştan sona tatmin edebilecek bir film izleyebiliyor. Fakat ikinci yarı vizyona girene kadar ilk yarı biraz havada kalıyor. On dakika ara yerine apar topar evlerimize geri dönüp bir sene ara veriyoruz. Tabii ki stüdyolar iki katı para kazanacak olmasa çözüm çok basit: Üç- üç buçuk saatlik bir filmi vizyona sokup seriyi adamakıllı bitirmek. Bu iki bölüm biraraya geldiğinde dört saatten uzun oluyor tabii ama özellikle ilk bölümde her an kesilebilecek, hatta kesilse filmin temposunu bir o kadar arttırabilecek o kadar çok sahne var ki (Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 1’deki dans sahnesi hemen akla geliyor), şimdiye kadar bu filmlerin hiçbiri için ‘Anlıyorum neden iki bölüme böldüklerini, bu hikaye kesinlikle başka türlü anlatılamazdı’ demedim.
Açlık Oyunları: Alaycı Kuş Bölüm 1, bu konudaki fikirlerimi değiştirmedi ne yazık ki. Popüler distopik Young Adult bilim-kurgu serisi Açlık Oyunları’nın finaline yaklaşırken son bölümün duygu, aksiyon ve heyecan dolu epik bir devrimi göstereceği bariz, fakat o noktaya gelmeden önce yavaş ritmli, minimal mekanlı, bir bilim-kurgu/aksiyon serisi için fazla dingin ve dinamizm eksiğinden yakınan bir ‘film’ var elimizde.
Eminim ki ikinci bölüm vizyona girip te Alaycı Kuş’a bir bütün olarak baktığımda daha etkileyici bir yapım karşıma çıkacaktır, ama bu haliyle resmen bir televizyon dizisinin bir bölümüymüş gibi kotarılan bir film için sinema bileti almaya değer mi bilmiyorum. Sonuçta bir televizyon dizisinin bir bölümü havada biterse evimizin rahatlığında kanal değiştirip bir sonraki haftanın bölümünü bekleyebiliyoruz, bütün gecemiz heba olmamış oluyor.
Alaycı Kuş Bölüm 1’in büyük bir kısmı başkenti ve totalitaryen Başkan Snow’u (Donald Sutherland) alaşağı etmeyi planlayan devrimcilerle dolu 13. Bölge’de geçiyor. Son Açlık Oyunları’ndan kurtarılan Katniss Everdeen (Jennifer Lawrence), kendisini takip eden kamera ekibi ile Başkan Snow’un darmadağın ettiği bölgelere giderek devrimcileri iyice ayaklandırabilmek için propaganda videoları çekiyor. Başkan Snow ise diğer yandan halen hapis altında tuttuğu Peeta Mellark’ı (Josh Hutcherson) kullanarak kendi propagandasını yapıyor.
Bir Young Adult serisine göre gayet ince ve sinisizm dolu politik bir hava yaratıyor bu sahneler ve kanımca filmin en ilginç sekanslarını yaratıyorlar. Bana kalsa bütün film, propagandanın politika ve halk üzerine etkisi hakkında Wag The Dog’un distopik bilim-kurgu versiyonuna rahatça dönüşebilirdi. Fakat tabii ki elde yüzlerce milyon dolarlık bir seri var David Mamet veya Aaron Sorkin stili kuru bir politik hiciv biraz abes kaçar.
Fakat eğer seyircinin beklediği ilk iki filmdeki gibi aksiyon dolu bir yapım ise hayal kırıklığına uğrayacakları kesin. Ortalara doğru kısa bir çatışma sahnesinin dışında Bölüm 1, özel efektlerle dolu kocaman aksiyon sekanslarından yoksun. Finale doğru bir savaş sahnesi sırasında bile saldırının detaylarını safi diyaloglar aracılığı ile öğreniyoruz.
Bu bölüm olabildiğince Katniss, Peeta ve Gale (Liam Hemsworth) arasındaki aşk üçgenine odaklanıyor. Filmin romantizm ağırlığı serinin hedefi genç kızları mutlu edecektir ama bu kadar acımasız ve ölüm dolu bir dünya yaratan seride karakterlerin romantizme bu kadar zaman ayırabilmeleri biraz göze batmıyor değil.
İlginçtir ki Alaycı Kuş Bölüm 1’in en iyi sahnelerinde ana karakterlerin hiçbiri bulunmuyor. Katniss’in videolarından gaza gelen devrimcilerin otoriteye karşı ölümüne savaşmalarını gösteren bu sekanslar filmin en heyecanlı ve duygusal bakımdan seyirci ile bağ kurabilecek anlarını yaratıyorlar.
Alaycı Kuş’un ikinci bölümü vizyona girdikten sonra Bölüm 1 ile biraraya getirildiğinde bir bütün olarak bu serinin finaline daha yüksek bir puan vereceğimi tahmin ediyorum. Fakat o ana kadar Alaycı Kuş Bölüm 1, serinin yetimi olarak havada kalıyor.