"Tinker Tailor Soldier Spy'ın yönetmeni Tomas Alfredson'ın yönettiği ve Martin Scorsese'nin yapımcılığını üstlendiği The Snowman'ın başrolünde son zamanların başarılı oyuncularından Michael Fassbender, Rebecca Ferguson ve J.K. Simmons var." Başlı başına bu cümle ile ortaya hiç olmazsa ortalamanın üzerinde bir iş çıkması gerekir, değil mi? Ama maalesef The Snowman, bu tabirin yakınından bile geçemiyor. Hatta ortaya bu yılın kaçırılmış en büyük fırsatı çıkmış diyebilirim.
İlk önce konuya değinelim. Filmin fragmanına göre The Snowman'in konusu şu: "Son zamanlarda ortaya çıkıp insanları vahşetli bir şekilde öldüren Kardan Adam Katili'ni yakalamak için ünlü detektif Harry Hole ile meslektaşı Katrine Bratt, kendilerini oldukça tehlikeli bir gizemin içerisine bulurlar. Ve bu ikili katili bulmaya yaklaştıkça cinayetler artacak, durum ise içinden çıkılamaz bir hal alacaktır."
Öncelikle fragmanının anlatmaya çalıştığı konunun filmle alakasızlığını bırakın bir yana, bu fragmanın seyirciyi en çok yanıltacak yönü, The Snowman'i aşırı vahşetli bir korku filmi olarak gösteriyor oluşu herhalde. Çünkü film başlamadan önce arkamda oturan çiftlerden bir tanesi "Eğer film fazla şiddetli gelecekse salondan hemen ayrılabiliriz" gibi bir laf etti. Dürüst olmam gerekirse, ben de bu filmin ne kadar rahatsız edici olacağını bilmiyordum. Ama ortaya çıkan sonuçtan oldukça memnun kaldım çünkü bu film sayesinde 2 saat boyunca mışıl mışıl uyudum.
Ama şaka bir yana The Snowman, muhtemelen şu an vizyonda oynayan en sıkıcı film sayılır. Neden mi? Çünkü bu filmde hiçbir şey yaşanmıyor da ondan! Aslında her ne kadar The Snowman'in ilk yarısı, tıpkı filmin geri kalanı gibi sadece diyaloglardan ibaret olsa da sürekli kendi kendime; "Meraklanma, cevaplar yakında gelecek, yaşananlar en sonunda bir yere bağlanacak." deyip durdum. Sonra film ikinci yarıya girdi. Ve film bittiğinde süre boyunca sorulan soruların hiçbirine cevap alamadığımı fark ettim, katilin kim olduğu dışında.
Bu film Søren Sveistrup, Peter Straughan ile Hossein Amini gibi kuvvetli senaristler tarafından yazılmış. Fakat film stüdyosunun sürekli içeriğe karışması, filmin %15'lik bir diliminin çekilememesi, yönetmen ile senaryonun son anda değişikliğe uğraması ve hatta bir sürü sahnenin yeniden çekilmesiyle The Snowman, görüleceği üzere, büyük bir dağınıklıktan ibaret olmuş. Ve işin asıl acı veren tarafı bu filmde o kadar çok yetenek var ki, film bunların hiçbirini kullanmayı beceremiyor. Bu filmin de yaşadığı en büyük sıkıntı burada aslında. The Snowman harika manzaralara, başarılı bir yönetmene, güçlü oyunculuklara ve bazı yaratıcı fikirlere sahip olsa da ortaya çıkan sonuç o kadar dağınık olmuş ki, çıkan sonuç tek kelimeyle izlenemez bir hal almış.
Aylar sonra bu film ev sinemasına gelip The Snowman'in DVD'sini rafta gördüğünüzde içinizden büyük ihtimalle şöyle bir düşünce geçecek: "Vay be, oyuncu kadrosuna ve yönetmene bak hele! Gizem filmlerini sevdiğim için muhtemelen bu filmi de severim, bence eleştirmenler olayı fazla abartmış." Ama filmi izlemiş birisi olarak size diyorum ki, bu filmi sakın izlemeyin. Biliyorum, film ekibi ile içerik hakkında o kadar yerden yere vurulacak bir şey yok. Hatta bu yıl izlediğim en kötü filmler arasında ilk 10'a gireceğinden bile şüpheliyim. Ama bu filmi öyle bir kırpmışlar ki, çıkan sonuç neresinden tutsan elinde kalıyor. Bir gizem filmi için fazla durağan, bir korku filmi için fazla kansız, sırf oyuncuların döktürmesini görmek isteyenler için fazla sıradan. The Snowman, neredeyse her açıdan sınıfta kalıyor. Bunun da en büyük nedeni, dediğim gibi filmin editlenmesinden kaynaklanıyor.
Eğer bu filme karşı gerçekten ilgi duyuyorsanız, yazının bu bölümünü geçebilirsiniz çünkü gelecek paragraflar spoiler içerecek. Çünkü bu sorun hakkında spoiler vermeden konuşabileceğimi zannetmiyorum.
Daha filmin ilk dakikalarında sahne geçişlerinin ne kadar acemi bir şekilde hazırlanmış olduğunu fark edebiliyorsunuz. Çünkü film çekilmeyen sahneleri sürekli gereksiz diyaloglarla doldurmaya başlıyor ve bir süreden sonra bundan bunalmaya başlıyorsunuz. Sırf bu yüzden film boyunca ana karakter Harry Hole'un (garip bir isim bu arada) kişiliği ve geçmişi hakkında hiçbir şey öğrenemiyoruz, hatta katilin amacını ve neden özellikle Harry'ye ipuçları bıraktığını anlayamıyoruz. Filmin sonunda katilin Harry'nin eski eşinin yeni kocası olduğunu görüyoruz ama yine de geçişliklerde o kadar çok kopukluk var ki, mesela neden katilin çocuklu aileleri hedefi olarak belirlediğini ve Harry'yi tuzağına çekmesi istemesini anlamıyoruz. Zaten film de olabilecek en saçma şekilde, katilin buzun üzerinde yürürken birdenbire suya düşmesi ve sudan çıkmak için hiçbir şekilde çaba göstermeyip ölmesiyle bitiyor.
Bir de filmin temposundan bahsedelim. Kardan Adam Katili, film boyunca aşağı yukarı 4 defa harekete geçiyor. İlk defa katilin birisini öldürmesini görmek için 45. dakikaya, ikinci defa birisini öldürmesini görmek içinse 70. dakikaya kadar bekliyoruz. Üstelik bu sahneler de 18+ yaş sınırı almamak için öyle hafif geçiştirilmiş ki, her cinayet sahnesi çok zorlama bir şekilde filme alınmış gibi hissettiriyor. Üstelik son 5 dakikada Harry ile katil arasındaki ufak dövüş sahnesi, 13+ yaş sınırı almış bir filme ait gibiydi. Asıl sorun ise bu filmin 15+ yaş sınırı almış olması.
Ayrıca film boyunca ortada gerçek bir tehlike, azalan bir süre bile yoktu. Katilin her işlediği cinayetten sonra ana karakterler film boyunca bunun hakkında konuşup sonucu hiçbir yere vardırmadan başka bir sahneye geçiyor, bu esnada da Val Kilmer gibi hikayeye hiçbir katkısı olmayan yardımcı karakterlerle tanışıyoruz. Bu arada ana karakterleri bir anlığına umursamadım, birisinin başına bir şey geldiği zaman "Ay, umarım hayatta kalır." yerine sürekli kendimi uyuklarken buldum. Sorun oyuncularda değildi ama bu karakterler öyle zayıf bir şekilde yazılmış ki, ortada onları umursamam için gerçek bir neden bile yoktu.
Kısacası, The Snowman'in harika bir sinematografisi, başarılı oyunculukları ve iyi bir yönetmenliği var ama bunları hiçbiri film üzerinde uygulanan editlenme tarzının acemiliğini geçiştirmiyor. Tıpkı geçen yılki Suicide Squad gibi, bu film de gereksiz derecede dağınıktı ve fragmanlarında gösterilen sahnelerden o kadar çoğu filmden çıkarılmış ki, çıkan sonucu bir film olarak göstermek sinema camiasına aykırı sayılır. Gerçi bu yıl çıkan "Cumali Ceber" gibi başından sonuna kadar kötü bir film değil The Snowman ama bu filmin içinde o kadar iyi ve umut verici şeyler var ki, çıkan sonucun hiçbir yere bağlanmadığını görmek büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor. Eğer yakın gelecekte bu filme bir göz atmayı düşünürseniz, sakın düşünmeyin. Kötü bir filmden ziyade, tek kelimeyle bir vakit kaybı.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Yönetmen Tomas Alfredson'ın deniyor olması.
+ Başarılı oyunculuklar.
+ Sürükleyici bir ilk yarı...
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- ...ama ilk yarıda anlatılan hiçbir şeyin bağlanmadığı ikinci yarı.
- Birdenbire biten sonu.
- Kötü editleme, umursamayacağınız karakterler, mantıksız sahneler.
TOPLAM PUAN: 3.7/10