Hesabım
    Paranormal Activity 4
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    1,5
    Kötü
    Paranormal Activity 4

    Her şey aynı: Gündüz lakırtı, gece çatırtı...

    Yazar: Serdar Kökçeoğlu

    Paranormal Activity 4 'paranormal kız kardeşlerin' çocukluğunu VHS estetiği ile ortaya koyan üçüncü filmden sonra günümüz dünyasına geri dönüyor ve ilk iki filmden sonra yaşananları ortaya koymayı deniyor. Sil baştan yeni bir hayata başlayan teyze-yeğen ikilisi, klasik bir Amerikan ailesi olan komşularıyla içli dışlı olmaya başlıyor ve haliyle komşuda 'pişen' paranormal hadiseler, internet başında yemek yapan bir anne, erkek arkadaşıyla yakınlaşmaya başlayan bir genç kız ve aksiyon yıldızı görünüşlü bir babanın oluşturduğu çekirdek aileye de 'düşmeye' başlıyor.

    Önce yalnız başına takılan problemli çocuk bu eve geliyor ve geceler haram olmaya başlıyor. Daha sonra kötü şöhretli teyzenin gelişiyle de hikaye bağlanıyor. İzleyicinin payına düşen ise ilk iki filmden çok farklı değil. Sıradan gündüz bölümleri ve takvim ilerledikçe gerilimi yükseltmeye çalışan "hardcore" gece sekansları. Gerilimi yükseltmeye çalışırken diyoruz ama ortada daha çok insanı geren mantık hataları ve bir türlü yerine ulaşamayan, hayali arkadaş tarzı (artık alıştığımız) denemeler var.

    Serinin dördüncü filmi korku klasiklerine yaptığı göndermelerle serinin ilk filmlerinden ayrılıyor sadece. Çocuk arabası sahneleriyle The Shining'in kulakları çıtlatılırken, şeytani bakışlı çocuk çekimleriyle de The Omen gibi filmlere bir selam yollanıyor. Ama bu selamların yerine ulaştığını ve ortaya yaratıcı göndermelerin çıktığını söylemek zor.

    Filmin ilk gösterim gününde alışveriş merkezindeki sinema okul çıkışı gelen öğrencilerle doluydu ve aslında filmin nasıl olduğunun cevabını bu öğrenciler çok iyi veriyordu. Filmin en mantıklı kamerası olan webcam (el kameraları bu defa manasızca kullanılıyor, zaman zaman hangi akla hizmet elde anlayamıyoruz) üzerine bir kedi düştüğünde veya ev içinde ani bir gürültü ortaya çıktığında sıçrayan ve sesli bir şekilde tepki gösteren gençler olayın şoku geçince salonda olduğunu unutarak gülmeye başlıyor. İşin özü izleyiciyi 'ani'liklerle korkutmak dışında bir şeyi olmayan filmin sunabildiği izleme biçimi daha çok gülelim eğlenelim şeklinde.

    Filmin son sahneleri de serinin komediye en yakın imajlarını ortaya koyarak bu izleme biçimini fena halde destekliyor.Paranormal Activity 3 ilk filmin kötü bir taklidine dönüşen ikinci filmden sonra çıtayı azıcık yukarı çekmeye başaran bir filmdi ve bizi hikayenin köklerine götürerek sebep-sonuç ilişkilerini de ortaya koyuyordu. Gündüz lakırtı/gece çatırtı şeklinde özetleyebileceğimiz yapının dışına çıkıyor ve bir hikaye ortaya koyarak sağlam bir şekilde veda ediyordu. Doğrusu bu dördüncü film hiç olmadı, bunun sonu (veya devamı) Testere (Saw) serisini bile mumla aratabilir. Özellikle kurgusu kötü, makyajı, plastiği çok daha kötü son sahneler bunu bile düşündürtüyor.

    Paranormal Activity ve benzeri serileri düşününce insan Amerikan korku sinemasının cavlağı çektiğini düşünebilir. Ama ne yazık ki bu seriler kadar geniş kitlelere ulaşamayan çok ilginç filmler de üretiliyor düşük bütçeli/bağımsız kanatta. 2012 tarihli antolojik V/H/S projesine ortak olan yönetmenlere ve filmlerine göz atın mesela. Adam Wingard'ın saykodelik tatlar içeren Pop Skull'ı, Ti West'in retro denemeleri Amerika'da hala sıkı dehşet atmosferleri yaratılabildiğini gösteriyor. En hararetli tavsiyem, yönetmeni V/H/S projesinde olmayan ama cinsel özgürlük, intikam ve savaş sonrası ruh hali gibi temaları zekice bir kurgu içinde buluşturan ve tadında bir sertliği olan Red, White & Blueolacaktır. Yine de bu filmin İngiliz-Amerikan ortak yapımı olduğunu da ekleyelim.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top