Hesabım
    Yenilmezler: Ultron Çağı
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Yenilmezler: Ultron Çağı

    Serinin ikinci safhasında muazzam bir eğlencelik!

    Yazar: Oktay Ege Kozak

    Yenilmezler: Ultron Çağı ile Marvel sinema evreninin ikinci safhası bitiyor. Eğer Thor: Karanlık Dünya hezimetini aradan çıkarırsak, ilk Yenilmezler filminden sonra oluşan ikinci safha, Iron Man 3, Captain America: The Winter Soldier ve Guardians of the Galaxy gibi sağlam filmler ile dolmuştu. Marvel’ın bu kadar kaliteli blockbuster filmleri peşpeşe dizdikten sonra tabii ki ikinci safhayı fos bir iş ile bitirmesi beklenemezdi.

    Yenilmezler: Ultron Çağı, süper kahraman filmlerinin ikinci bölümlerinin genelde daha başarılı olduğu teorisini bir kere daha kanıtlıyor. Bunun en büyük sebebi tabi ki ikinci filmin ilk filmde olması gerekli olan başlangıc hikayesi ile uğraşmak zorunda olmaması ve hem aksiyona, hem de karakterlere ilk kareden itibaren balıklama dalabilmesinde saklı. Hemen hemen bütün Marvel sinema evreninin bir araya geldiği Yenilmezler serisi, tabii ki tipik birer süper kahraman filmleri değiller.

    Sonuçta zamanında kendi solo filmlerini doldurmuş kahramanların bir araya gelişini izliyoruz. İlk Yenilmezler vizyona girmeden önceki birinci safha filmlerinin kendileri bir bakıma Yenilmezler’in başlangıc hikayesini sunuyordu. Buna rağmen ilk filmde Demir Adam (Robert Downey Jr.), Thor (Chris Hemsworth), Kaptan Amerika (Chris Evans), Hulk (Mark Ruffalo), Kara Dul (Scarlett Johansson) ve Hawkeye’ın (Jeremy Renner) bir takım olarak çalışması üzerine bayağı zaman harcanıyordu.

    Diğer yandan Buffy ve Firefly gibi kült dizilerin yaratıcısı Joss Whedon’un yazıp yönettiği filmde, Marvel sinema evreninin gereksinimleri ve belki de Whedon’un bu kadar yüksek bütçeli bir proje ile ilk defa başa çıkması yüzünden Whedon’un sinik ve iğneleyici espri anlayışı birazcık engelleniyordu. İkinci filmde Whedon’un özel hikaye yaklaşımı biraz daha ön plana çıkıyor.

    Yenilmezler: Ultron Çağı, ilk saniyesinden itibaren Yenilmezler’in bir takım olarak çatışmasını betimliyor. Devam bölümünü de yazıp yönetmiş olan Whedon, muazzam bir tek plan ile kahramanlarımızı anında tam gaz aksiyonun ortasına oturtuyor ve filmin neredeyse iki buçuk saatlik süresi boyunca kontrolü bir an bile elden bırakmıyor. Hem Marvel hayranlarını, hem de Joss Whedon severleri mutlu edecek bir yapım var karşımızda.

    İlk Yenilmezler’in kötü adamı Loki’nin asasını Hydra’nın kalıntılarından kurtaran Yenilmezler, sonunda birazcık rahatlayabileceklerdir. Fakat Iron Man 3’te dünyayı uzaylılardan kurtarmak için panik saldırılarından yakındığını bildiğimiz Tony Stark, mükemmel bir koruma sistemi oluşturmak amacıyla asanın içindeki taşı ‘yenilmez’ bir yapay zekaya dönüştürmek için kullanır.

    Ne yazık ki Stark ve ortağı Bruce Banner tarafından yaratılan Ultron (James Spader) isimli robot, işini gereğinden fazla iyi yaparak insanların evrim geçirmeleri gerektiğine, bu evrimin oluşması için ise ilk önce yok olmaları gerektiğine karar verir. Bu noktadan sonra Ultron’u durdurabilecek tek güç tabi ki Yenilmezler’dir.

    Marvel sinema evreninin teknik standartları sayesinde aksiyon sahnelerinin belli bir kaliteye sahip olacaklarını biliyoruz zaten. Bu bakımdan Yenilmezler: Ultron Çağı,elbette hayal kırıklığı yaratmıyor. Her ne kadar finaldeki kocaman savaş sekansı son Hobbit filminin uzun savaşlı finalini bile zorlayacak derecede uzun ve şaşalı olsa da, filmin en nefes kesen aksiyon sahnesi ortalarına doğru geliyor.

    İnsanların beyinlerini kontrol edebilen Scarlet Witch (Elizabeth Olsen) isimli bir mutant (Marvel dünyasında mutant terimi X-Men’in haklarına halen sahip olan 20th Century Fox’a ait olduğu için bu Marvel Studyoları filminde mutant değil de, ‘özel’ deniliyor) Hulk’un normalden bile fazla delirmesine sebep olunca Demir Adam, fragmanlarda da gösterilen Hulkbuster kostümünü takarak epik bir kavgayı başlatıyor.

    Bu sefer bir başlangıç hikayesi ile uğraşmak zorunda olmayan Whedon, her kahramana biraz daha derinlik aşılayabiliyor. Kara Dul ve Bruce Banner arasındaki romantik alt hikaye, ilk filmde eksik olan şefkati gayet etkileyici bir biçimde ikinci filme yerleştiriyor.

    İlk bölümde arka plana geçen, hatta ilk yarısını zombi gibi geçiren Hawkeye’ın kişisel hayatı hakkında ise gayet ilginç detaylar öğreniyoruz. Çizgi romanın elli yıllık tarihinde elliden fazla elamana sahip olan Yenilmezler’e devam filmi ile yeni elemenlar eklenmesi bekleniyordu zaten. Bu bakımdan Scarlet Witch ve X-Men: Days of Future Past’te Fox versiyonu ile tanıştığımız Quicksilver (Aaron Taylor-Johnson) da ekleniyor. Bir eklenti daha var ama o sürprizi bozmak bana düşmez.

    Whedon, filmin teknik başarısından ödün vermeyerek aynı zamanda bu denli renkli bir süperkahraman materyalini çok da ciddiye almayarak bayağı eğleniyor. Kahramanlar arasındaki esprili diyaloglar ve kimya, ilk filme kıyasla biraz daha yerine oturmuş, daha kinetik bir enerjiye, daha doğal performanslara sahip. Demir Adam’ın Kaptan Amerika’nın küfür sevmeyişi ile dalga geçmesi etrafında oluşan espriler filmin en eğlenceli anlarını yaratıyor.

    Sıra filmin kötü adamına geldiğinde ise, dürüst olalım, Marvel sinema evreni bu bakımdan şimdiye kadar pek başarılı olamadı. Kahramanların kalitesi bir yana, nedense akılda kalır bir kötü adam yaratamadı bir türlü Marvel. Biliyorum, aklınıza hemen bu bölümde bulunmayan Loki geliyor, ama her ne kadar eğlenceli olsa da Loki’den ne kadar korkuyorduk ki? Neyse ki Ultron, bu problemi sonunda çözüyor ve enteresan bir kötü adam yaratıyor. Görevine olan obsesif yaklaşımı ve sinsi espri anlayışı ile Ultron, bir bakıma Tony Stark’ın kötü alt-egosunu temsil ediyor.

    Sonuçta Yenilmezler: Ultron Çağı, Marvel sinema evreninin ikinci safhasını muazzam bir eğlencelik cümbüşü ile bitiriyor.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top