Filmini...
"'Nar'ı yapmaya başlamadan önce kafamı meşgul eden bir konuydu bu: Toplumdaki adalet duygusunun yok olması... Neden bizim toplumumuzda herkes birbirinin omzuna basmaya çalışıyor, neden herkes kendisini sürekli haksızlığa uğramış gibi hissediyor ve bunun da intikamını karşısındaki insandan alıyor diye düşündüm...
Genlerimize işlemiş bir haksızlık duygusu var bizim toplumda... Ama bir yandan da kimse kurallara uymak istemiyor... Sanki kurallar sadece başkaları için... Adalet duygusunun olabilmesi için bir toplumun birlikte yaşamaya inanması lazım, ortak değerleri olması lazım, ortak sevdikleri olması lazım, ortak şiirler, şarkılar, filmler, romanlar olması lazım...
Bunlar olmayınca, toplum giderek ayrışıyor ve gerçekten herkes "kendi adaletimi kendim sağlayabilirim" diye düşünür hale geliyor...
'Nar' metaforu işte: Bir narın içinde yüzlerce tane var ve her biri kendine özgü, kendi başına bir mahlûk gibi, kendi başına bir insan gibi, ama hepsini bir arada tutan incecik bir kabuk var... O kabuk dağıldığı zaman nar da dağılıyor... Bu, metafor olarak beni çok ilgilendirdi... İnsanları bir arada tutan adalet duygusu yok olduğu zaman, nar da dağılıyor diye düşündüm, onu anlatmaya çalıştım..."
Diyerek özetleyen...
Ve senaryosunu da kaleme alan Ümit Ünal'ın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Nar"; gerilim dozu giderek artan bir drama olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, 15 günlük bir süre içerisinde...
Farklı sınıfsal yapı ve kültürel normlar ile aidiyet duygularına sahip dört kişinin bir araya getirildiği...
Kapalı tek bir mekanda çekilerek izleyicisiyle buluşturulan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Sosyete falcısı Asuman (Serra Yılmaz) evinden çıkıp...
Atladığı belediye otobüsüyle...
İstanbul, Arnavutköy'de oturan Dr. Sema (İdil Fırat) ile görüşmek üzere yola koyulurken...
***
Sabah mesaisine giderken...
Başucuna...
"Çok güzel uyuyordun...
Ararım sonra...
Meleksin sen..."
Şeklindeki notu bırakan sevgilisi Sema ile aynı evde yaşayan...
Ve henüz...
Yeni uyanarak duşunu almış vaziyetteki...
Sinema oyuncusu olma hayalleri kuran Deniz'in (İrem Altuğ) kapısı...
Günlük gazetelerini...
Kendisine teslim edecek olan binanın kapıcısı Mustafa (Erdem Akakçe) tarafından çalınır...
***
Derken...
Boğaza nazır binanın kapısında bekleyen Mustafa'nın...
Ön elemesinden geçen Asuman...
Falına bakacağı Sema'nın...
Üçüncü kattaki dairesine varır...
***
Ardından da...
Kendi elleriyle pişirdiği Türk kahvesi ile...
İçini karartmasının yanı sıra...
***
Kahvesine...
Bedenini hareketsiz bırakacak güçteki...
Bir kas gevşetici ilacı da ilave edeceği...
Sema'nın falına bakmaya başlar...
***
Ki...
Fal bakma bahanesiyle...
Sabah sabah bu eve gelen Asuman'ın tek amacı da...
Hastanedeki servisinde...
İki aylık torunu Menekşe'nin ölümüne sebep olduğunu düşündüğü...
Dr. Sema'dan intikam almak suretiyle...
Kendi adaletini sağlamaktır...
***
Ancak
"Spoiler" verip de...
Şu ana kadar fırsat bulup da bu sıra dışı filmi henüz izlememiş olanların...
Ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için anlatımımızı burada noktalamak mecburiyetinde kalırız...
Dakika 31...
***
Son derece haksız bir biçimde...
Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde kazandığı...
Bir tek...
"En İyi Film" kategorisindeki Özel Jüri Ödülü ile yetinmek zorunda kalan ve yalın anlatım diliyle de dikkatimizi çeken filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; ters köşe sürprizleri de bünyesinde barındıran, 50 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Yorumumuzun girişindeki filme dair bilgiler...
8 Haziran 2022 tarihli INDEPENDENT Türkçe'de yayınlanan...
"Kerem Bozkurt, Independent Türkçe için yönetmen, senarist ve yazar Ümit Ünal ile konuştu" başlıklı söyleşiden alıntılanmıştır...