Steven Spielberg'ün en son eğlenceli blockbuster filminin üzerinden tam 8 yıl geçti. The BFG, hem bu yönden hem de nostaljik açıdan beklenilen bir filmdi. Bense daha çok Mark Rylance ve görsel efektler için bekliyordum bu filmi. Size kısaca şunu söyleyeyim, bu filmi nasıl beklerseniz bekleyin, filmden tatmin olacaksınız.
Konu şöyle: "Yetimhanede yaşayan Sophie, devlerin varlığına inanıp her gece gizlice onları beklemektedir. Ve bir gece BFG'ye rastladığı zaman BFG, onu Devler Diyarı'na götürür ve asıl macera başlar."
The BFG'yi bir yetişkin veya bir genç beğenir mi, onu bilemem ama çocukların ileride bir klasik olarak izleyecekleri kesin. Çünkü film masalımsı dünyayı çok iyi yaratıyor, gerek görsel efektleri gerek oyunculukları olsun. Filmi hiç sıkılmadan izliyorsunuz.
The BFG'nin böyle bir artısı var, bu yıl Disney'in çıkardığı filmlerden oldukça farklı. Hikayesini anlatmak için pek acele etmiyor, bir süre sonra da başarılı oyunculuklarla ve görsel efektlerle sizi hikayenin içine çekiyor, filmi zevkle izliyorsunuz.
Filmdeki oyunculuklardan başlayalım. Spielberg'ün çocuk oyuncuları çok iyi seçtiğini hepimiz biliyoruz. Sophie'yi canlandıran Ruby Barnhill, çok iyi bir performans sergilemiş. Özellikle de filmin çoğunun yeşil ekrandan ibaret olduğunu düşünürsek. Mark Rylance, yine çok iyi bir performans sergilemiş. The BFG'yi ete ve kemiğe büründürmüş resmen. BFG'yi oynamak için başka bir oyuncu dahi düşünemezdim.
Ama görsel efektler gerçekten de muazzamdı. Devler Diyarı'nda geçen rüya yakalama sahnesi ve devlerin ta kendisi bunun en büyük örneklerinden. Hatta BFG o kadar gerçekçiydi ki, sanki Mark Rylance'ın yüzüne sadece makyaj yapmışlar gibi hissettirdi.
Filmin akılda kalıcı sahneleri de var, hem küçüklerin hem de büyüklerin eğlenebileceği. Benim için The BFG'nin en iyi sahnesi (aynı zamanda da bu yazın en iyi 5 sahnesinden birisi benim için) kraliçe ile yapılan kahvaltı sahnesiydi. O sahnenin altından başarıyla kalkmış film.
Ama filmin bir tane kötü yanı var, o da hikaye. Filmin sonunda BFG ile Sophie arkadaş kalıyorlar ama filmin amacı da zaten buydu. BFG'nin açılımı Big Friendly Giant (Büyük Arkadaş Canlısı Dev) zaten. Bir de kötü devler var. Neden kötü olduklarını bilmiyoruz, film onları sadece kötü olarak nitelendirmiş. BFG ile Sophie de bu sorunu çözmeye çalışıyorlar. Ama filmin sonunda ne olacağını bildiğiniz için, filmin gösterdiği bütün başarılı yanlarına rağmen bu etmenler yüzünden film kendini basit, eksik hissettiriyor. Bu yüzden The BFG, mükkemmel bir film değil.
Ama mükemmel olmasa da, kesinlikle eğleneceğiniz bir film. Bu bilindik, zayıf yanlarına rağmen The BFG, sinemada izlenmeyi hak eden bir aile filmi olarak akıllarda kalıyor. Ailecek film izlemek isteyenlere kesinlikle tavsiye ederim. İyi seyirler.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Ruby Barnhill ve Mark Rylance.
+ Görsel efektler.
+ Kraliçe ile yapılan kahvaltı sahnesi.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Kötülerin ve aksiyon sahnelerinin zayıf kalması.
- Hikayenin ilk yarıdan sonra tam olarak bir yere gidememesi.
- Bazı anlarda yavaşlaması.
TOPLAM PUAN: 7.5/10