Hesabım
    T2: Trainspotting 2
    Ortalama puan
    3,2
    22 Puanlama
    T2: Trainspotting 2 hakkında görüşlerin ?

    5 Kullanıcı yorumları

    5
    1 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    3 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    sinema
    1 ziyaretçi
    5,0
    28 Temmuz 2022 tarihinde eklendi
    Mükemmel bir film. Hem nostaljik yönü hemde aynı karakterleri tekrar görebilmek bana göre bu filmi özel yapan şey. Öncelikle bir sürü flashback içeren bu senaryoyu çok beğendim. Karakterler yine gerçek gibi hissettiriyor. Müzikler, oyunculuklar, çekimler ve ilk filmin olmazsa olmazı ilginç absürt sahneler. Senaryo biraz klişe olsada bu klişe senaryo olabilicek en güzel şekilde işlenmiş. Özellikle Sick boy un piyona çalıp Renton ın şarkı söylediği sahnede çok güldüm. Kısaca bana göre ilk film gibi yine bir başyapıt. Nokta
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.094 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    25 Kasım 2020 tarihinde eklendi
    Senaryosu, Irvine Welsh’in “Trainspotting” (1993) ve “Porno” (2002) isimli romanlarındaki karakterler esas alınmak suretiyle John Hodge tarafından yazılan “T2 Trainspotting”, Danny Boyle’un yönetmen koltuğunda oturduğu şahane bir “dark comedy / kara mizah” örneği…

    20 yıl önce çocukluktan beri tanıdığı “üç kadim dostunu” 8,000 £ soyarak sırra kadem basan ve kapağı Amsterdam’a atan Mark "Rent Boy" Renton (Ewan McGregor), baba ocağının da bulunduğu Edinburgh’a (İskoçya) yeniden geri dönmüştür…

    Kazık attığı arkadaşlarının kendisini nasıl karşılayacaklarını kestiremeyen Mark ilk ziyaretini, intihar girişiminde bulunan eroin bağımlısı Daniel "Spud" Murphy’e (Ewen Bremner) yapar ve onu son anda “ipten alır” …

    Bu arada dört eski ortaktan en azılısı olan ve bizzat organize ettiği bir girişim sonrasında kendini dışarıdaki sivil bir hastanenin yoğun bakım servisine taşıtan Francis "Franco" Begbie (Robert Carlyle), hapishaneden kaçmayı başarmıştır…

    Ki, kendilerine yapılan yanlışı bir türlü içine sindiremeyen ve intikam ateşi ile yanıp tutuşan bu Franco, Mark’a fena halde “gıcık” olmaktadır…

    Dörtlünün diğer elemanı ise, (seriye yeni katılan) Bulgar Veronika Kovach’ı (Anjela Nedyalkova) kendine hatun yaptığını zanneden Simon "Sick Boy" Williamson’dur (Jonny Lee Miller) …

    Mark’ın, Simon ile 4.000 £ unu da iade ettiği karşılaşması, öyle pek kibarca olmaz ve aralarında oldukça sert sayılabilecek bir “hır gür” çıkar…

    Ancak ortama “sauna” işletmeciliği hayalleri kuran Veronika’nın da dâhil olmasıyla nihayetinde uzlaşır ve ufak ufak da olsa eski günlerdeki işlerine yeniden dönmeye başlarlar…

    İşte komiliklerden ilki de bu ikilinin 1690 yılındaki savaşın kutlandığı bir mekânda gerçekleştirdikleri oldukça acayip bir soygun esnasında yaşanır…

    Ayrıntılarını vermeyeceğimiz bu bölümü kesinlikle atlamamalısınız…

    Elbette, Manchester United taraftarı olduğunu apaçık belli eden Boyle’un, futbol tarihinin en yetenekli oyuncularında George Best’e yaptığı saygı duruşunu da…

    Bütün bunlar yaşanırken, hani öyle fazlaca umutları bulunmasa da Mark, Simon ve Veronika üçlüsü büyük bir sunum hilesiyle Avrupa Birliğince sadece “iş geliştirme” projelerine verilen 100,000 £ luk destek fonlarına da başvururlar…

    Filmin bundan sonrasında, kendini komik öyküler yazma işine veren Spud’un başı çektiği daha pek çok ilgi çekici olay ile flashback geçişleri de var…

    Fakat bize göre, bir üçüncü devam filmine daha olanak yaratabileceğini düşündüğümüz, Mark, Simon, Spud üçlüsü ve Franco arasındaki, “yeni bir intikam” daha gerektirecek biçimde sonuçlanan kavganın yanı sıra AB tarafından onaylanan “100,000 £ luk fonun akıbeti”, finale doğru filme damgasını vurmaktadır…

    Keyifli seyirler,
    sinema
    1 ziyaretçi
    2,0
    16 Aralık 2017 tarihinde eklendi
    ilk dikkatimi çeken adamların aşırı yaşlanması oldu ilk filmden pek bir şey anlamasam da yinede iyi gitmiş ve sağlam final yapmıştı dönüş filmi çok sıkıcıydı yani olmasa daha iyi olur tabi çok kötü değil bundan daha kötüsü de var fazla basit bir senaryosu vardı klasik intikam almak isteyen eski bir arkadaşı öldürmek istiyor bu yüzden beğenmedim çünkü daha iyi olabilir ve geliştirile bilirdi
    Engin Yüksel
    Engin Yüksel

    Takipçi 1.458 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    26 Haziran 2017 tarihinde eklendi
    bir devam filmi olarak çok daha iyisini bekliyorken basit ve yavan kalmış bir yapım maalesef yetersiz 4/10
    Alp T.
    Alp T.

    Takipçi 441 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    9 Haziran 2017 tarihinde eklendi
    "İlk filmden yaklaşık 20 yıl sonra geçen devam filmi T2 Trainspotting, Renton'un arkadaşlarından bütün parayı çaldıktan sonra geri dönmesiyle başlıyor. Ve film boyunca Renton'ın Sick Boy, Spud ve Begbie'yle yeniden görüşmesini, bu zaman aralığında nelerin yaşandığını ve bundan sonra ne yapacaklarını öğreniyoruz."

    İlk Trainspotting filmini kötü bulmamıştım ama filme karşı gösterilen beğeninin biraz abartıldığını düşünmüştüm. Komedi, gereğinden fazla bel altına yöneliyordu ve bir süreden sonra etkisini yitiriyordu. Ve uyuşturucunun kötülüğüyle vermek istediği mesajı da Requiem For A Dream'in daha iyi vurguladığını düşünmüştüm. Bu yüzden Trainspotting, benim için ortalama bir filmdi. Peki bu devam filmi ilk filmin sorunlarını düzeltiyor mu? Benim düşüncem şu:

    Eğer ilk Trainspotting filmine dair harika anılarınız varsa ve o filme karşı derin bir ilgi duyup nostaljik şeyler hissediyorsanız, bu filmi izlerken iyi vakit geçireceksiniz. Çünkü T2 Trainspotting'in yaptığı tek şey bu; ilk filmin ne kadar güzel olduğuna dair yapılan konuşmalar ve sayısız flashback sahneleri. Bunun dışında, film senaryo bakımından sınıfta kalıyor.

    İlk filmle ilgili her şeyi bir kenara koyacak olursak, T2 Trainspotting, kendi başına ayakta durmayı beceremiyor. Renton'ın arkadaşlarıyla yeniden bir araya gelmesi dışında bu filmin seyirciye sunduğu yeni bir şey yok açıkçası. İlk 15 dakika ve Renton'ın Begbie'den kaçtığı sahne dışında akılda kalan tek şey dediğim gibi, ilk filme karşı yapılan sayısız göndermeler.

    Peki T2 Trainspotting genel anlamda kötü bir film mi? Her ne kadar seyirciye yeni bir şey sunmayıp genel anlamda kendisini gereksiz hissettirse de, bu filme dair iyi bir şeyler elbette var. Danny Boyle'ın yönetmenlik tarzına hayranlık duymuşumdur ve Boyle, tarzını yine bu filmde konuşturmuş. Oldukça renkli ama aynı zamanda karışık hissettiren sahneler, sıradan mekanları sıra dışı bir şekilde gösterme tarzı hep boy gösteriyor. Boyle'ın eşsiz kamera tekniğini de unutmamak gerek.

    Oyunculuklar tahmin edebileceğiniz gibi başarılıydı. Ewan McGregor, 20 yılın ardından yine etkileyici bir oyunculuk sergilemiş. Robert Carlyle, Steven Robertson ve Ewen Bremner da ayrıca başarılıydı, bu ekibi yeniden birlikte görmek güzeldi.

    Genel anlamda, eğer ilk Trainspotting filmine karşı nostaljik bir şeyler besliyorsanız ve bir kült klasik olduğunu düşünüyorsanız T2, size ilk filmi hatırlatacak ve sevdiğiniz karakterleri tekrar bir araya getirerek size iyi vakit geçirecek. Ama ben şahsen bu filmin çok yetersiz olduğunu düşünüyorum, özellikle de senaryo açısından. Yeni senaryoyla yeni şeyler yapmak yerine sürekli ilk filme dönüş yapması, T2'nin en büyük sorunuydu benim için. Bu yüzden sadece ilk filmin hayranlarına tavsiye ederim.

    FİLMİN İYİ YANLARI:

    + Orijinal kadro yeniden bir arada.

    + Danny Boyle'ın tarzı.

    + Birkaç ilginç sahne.

    FİLMİN KÖTÜ YANLARI:

    - İlginç olabilecek senaryonun hikayesiyle neredeyse hiçbir şey yapmaması.

    - İlk filme gereğinden fazla gönderme yapması.

    - Bazı konuları çok hızlı geçmesi, tam olarak nereye odaklanacağını bilememesi.

    TOPLAM PUAN: 4.8/10
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top